22 Haziran 2009 Pazartesi

SORUN EĞİTİMDE Mİ, BURJUVA EĞİTİMİNDE Mİ?

Türkiye’de tüm çevreler tarafından yıllarca tartışılan eğitim sorunları, bir türlü çözüme ulaşamamıştır. Yapılan yeni düzenlemeler ve ‘’sözde’’ eğitim devrimleri de çözüm olmak yerine birçok çözümsüzlüğün de başlangıcı olmuşlardır.
İnsanlık, varoluşundan bu yana sürekli gelişim halinde olmuştur. İlk insanlar diye tarif edilen ilkel topluluklarda da insanlar doğanın karşısında güçlü durabilmek için sürekli çaba sarfetmişlerdir, yeni yeni şeyler öğrenmişlerdir.Yani sürekli bir eğitim halinde olmuşlardır tabi bu eğitim illa ki dışarıdan bilen birilerinin bildiklerini aktarması şeklinde olmamıştır,insan maddi koşulların gereğince kendi kendisini eğitmesini bilmiştir.Doğrusu insanlığın yaşadığı en kapsamlı eğitim de bu dönemlerde gerçekleşmişti.Peki niçin? Çünkü biliyoruz ki Ortaçağa gelindiğinde, insanlık ilkçağlara göre daha uygar bir hal aldığında, bu durum eğitim-öğretime pek yansımamıştı.Dinin(kilisenin de diyebiliriz) insan yaşamı üzerindeki büyük baskısı,kilisenin dogmatik bilim ve eğitim anlayışı, skolastik karanlık insanlığın gelişimine büyük engel olmuştu.Rönesans ve reform hareketleri bu etkiyi bir nebze olsun kırmayı başarmıştı.Bir nebze diyorum çünkü insanın üzerinde baskı oluşturan unsurlar ortadan kalkmamıştı sadece bu baskı unsurlarının niteliği değişmişti. Mesela dinin etkisi halen vardı ki reformun önderi Martin Luther dindar bir insandı.
Fransız İhtilali, sanayileşme, toplumların tüm dengelerini alt üst etmiş, sınıf çelişkileri daha da yoğunlaşmış, gelişen kapitalizmle birlikte insanın insan üzerindeki sömürüsü en yoğun şekliye etkisini göstermeye başlamıştı. Tüm bu değişimler eğitime de yansımıştı elbet. Sanayileşmenin gelişmesiyle hem nitelikli hem de niteliksiz işçi ihtiyacı artmıştı.Tabi birde yedek sanayi ordusu ihtiyacı.Yeni üretim makinaları üretebilen uzmanlar,para politikalarını belirleyen,piyasa ekonomisini süreklileştirmek için sürekli teoriler üreten iktisatçılar,burjuva ideologları,sosyologları,tarihçileri vs… yeni burjuva düzeninde ihtiyaç haline gelen unsurlar oldu.Tabi eğitim de buna göre şekillenecekti.Tabi tüm bu bilim dallarında uzmanlaşan herkes burjuvaziye hizmet etti diyemeyiz,kapitalizmin mezarını kazan birçok devrimci sosyalist bilim insanı da tarih sahnesinde yerini almıştır.
Şu anda eğitim sistemi,insanın kendisini geliştirmesine,toplumsallaşmasına hizmet etmemektedir.Gençler,geleceğe dair ekonomik kaygılarla eğitim hayatına atılmaya zorlanmaktadır.’’Oku iyi işe gir çok para kazan’’ mantığı bugün öğrencilerden ailelere kadar etkisini göstermiş durumda.Tabi bu düzende böyle bir şey imkansızdır çünkü daha öncede bahsettiğim gibi yedek sanayi ordusuna ihtiyaç vardır.Açıkta kalan iktisatçılar,hukukçular,mühendisler… bu düzenin aslında gerekliliklerinden biridir.Tabi salt yedek sanayi ordusu ihtiyacı değildir okuyup da açıkta kalmak.Ayrıca birçok gencin eğitim kurumlarında eğitim alarak burjuva düzenine bağlılıkları da artırılmaktadır.Tarihin sonuna gelindiği mantığı, bilimsel olmayan milliyetçi tarih öğretimi anlayışı,insanın düşünme yeteneğinin çürütülmesi gibi birçok şey de bugünkü eğitim sisteminin temel misyonlarındandır.Eğitim ve üretimin birbirinden kopuk olduğu bir eğitim anlayışı temelden bozuk bir eğitim anlayışıdır.Üretemeyen bir insanın her zaman insani yanlarından biri eksiktir.Salt akademik bilgilerle donanmak ama üretim sürecinden yoksun olmak insan için büyük bir sorundur ve bu sorun bu eğitim anlayışıyla asla aşılamayacaktır.
Bazı çevrelerin herkese parasız eğitim anlayışını da burada eleştirmek istiyorum.Bizlere parasız burjuva eğitimi lazım değildir.Eğitim sistemi,parasız olsun bilimsel olsun gibi reformist yaklaşımlarla çözüme ulaşmaz.Kapitalizm varoldukça eğitim parasız da olsa bilimsel de olsa(artık ne kadar bilimsel olursa) hiçbir zaman gerçek bir eğitim olmayacaktır.Bizler bu karanlık düzende eğitimi parasız alsak ne işimiz yarayacak diye düşünelim.Yukarıda da saydığım milliyetçi tarih anlayışını mı parasız alalım,düşünememe yeteneğini mi parasız alalım,büyük balığın küçük balığı yediği anlayışına dayalı iktisatı mı,sınıflı toplumu reddeden sosyolojiyi mi parasız alalım?Bizler paralı ya da parasız tüm burjuva eğitiminin son bulmasını istiyoruz. Eğitimin ve üretimin iç içe olduğu,doğayı daha iyi anlayabilmemiz için gerçek bir bilim anlayışının olduğu eğitim sistemi istiyoruz.Yeteneklerimize uygun alanlarda eğitim almak,bu alanlarda kendimizi geliştirip hem kendimize hem topluma bir şeyler katabileceğimiz bir eğitim sistemi istiyoruz.Tabi tüm bunlar bu düzende,kapitalist sistemde mümkün değildir.Sosyalist bir düzende ancak biz bu isteklerimize kavuşabileceğiz.Bunu da kendi ellerimizle yaratacağız.




Not: Bu yazı yalnızca yazarına ait görüşleri yansıtmaktadır.

Hiç yorum yok: