3 Kasım 2012 Cumartesi

Türkiye’de Yüksek Öğretim ve YÖK

12 Eylül rejiminin bir kalıntısı olan Yüksek Öğretim Kurumu (YÖK), askeri diktatörlüğün üniversiteleri/ üniversite öğrencilerini disipline etmek ve yüksek öğretimi serbest piyasa ekonomisine dahil etmek için oluşturduğu bir kurumdur. YÖK, siyasi iktidarda yaşanan değişikliklere ve ekonominin ihtiyaçlarına paralel olarak zaman içinde bir değişim yaşamakla birlikte, öz olarak kurulduğu andan itibaren bu işlevlerini sürdürmektedir.  Bununla birlikte, özellikle 28 Şubat sonrasında ve AKP iktidarının ilk yıllarında YÖK üzerinden yaşanan iktidar mücadelesi, bu kurumun sadece öğrenciler üzerinde bir baskı aygıtı olmadığını; burjuvazi için kapitalist sistemin ekonomik ve ideolojik yeniden üretimi açısından vazgeçilmezliğini gözler önüne sermiştir.

Tom Henehan’ın Öldürülmesinin 35. Yılı


Ekim 2012, Dördüncü Enternasyonal’in Uluslararası Komitesi’nin ABD’deki şubesi Sosyalist Eşitlik Partisi’nin (SEP) önceli İşçiler Birliği’nin Siyasi Komite üyesi Tom Henehan’ın öldürülmesinin otuz beşinci yıldönümü.
Tom, 16 Mart 1951’de Wisconsin eyaletinin Milwaukee kentinde doğmuştu. Yaşamını işçi sınıfının siyasi eğitimine ve kurtuluşuna adamış olan Tom, Mart 1973’te İşçiler Birliği’ne katılmıştı.
Tom, partideki dört yıllık yaşamı boyunca ABD’de ve uluslararası düzeyde gençlik hareketinin gelişiminde önemli bir rol oynamıştı.

Küreselleşme ve Üniversitelerin Dönüşümü

Üniversiteler, geçmişte de sermayenin nitelikli/beyaz yakalı işgücü ihtiyacının başlıca karşılayıcısı işlevini yerine getiriyorlardı. Özellikle II. Dünya Savaşı sonrasında, tüm dünyada üniversiteler işçi sınıfından gençlerin de gidebileceği şekilde dönüştürüldü. Bunun nedeni, kapitalizmin, artık toplumun geniş kesimini oluşturan işçi çocuklarına da ihtiyaç duymasıydı. Dönemin ulusal pazar üzerinde yükselen ithal ikameci kalkınma modeli çerçevesinde, her bir ülkenin burjuvazisi ağırlıklı olarak kendi ulusal pazarındaki sermaye birikimini geliştirmek ve ihtiyaç duyduğu işgücünü buna uygun biçimde üretmek gerekliliğiyle karşı karşıyaydı.

Toplumsal Eşitlik İçin Uluslararası Öğrenciler’in (ABD) İlkeler Bildirgesi - 2011

İnsanlık, 21. yüzyılın ikinci on yılına işsizlik, savaşlar, eşitsizlik ve yoksulluk ile kuşatılmış şekilde girdi.
Teknolojideki ve iletişimdeki büyük ilerlemelere rağmen, ABD’de 25 milyon insan işsiz. Dünya çapında, milyarlarca insan açlık içinde ve insanlık sonu gelmeyen savaşlarla karşı karşıya.
ABD yönetimi (hem federal hem de merkezi düzeyde), bankalara trilyonlarca dolar verdikten sonra, eğitimde ve diğer sosyal harcamalarda daha önce tanık olunmadık kesintileri dayatıyor. Bu arada mali seçkinler, bir aristokrasinin ruh hali ve kibriyle, kendi krizlerinden işçi sınıfı zararına zenginleşmek için yararlanmaktadır. Her iş yerinde, doğrudan zenginlerin yararına ücretler düşmekte ve işyükü artmaktadır.
Çalışanlara yönelik bu savaşa, dışarıdaki savaşlar eşlik ediyor. Bush’un “21. yüzyıl savaşları”nı devam ettiren Obama, aralarında İran ve Çin’in de bulunduğu birçok ülkeye yönelik tehditlerle birlikte, Afganistan’da bir “akın” ve Libya’ya karşı yeni bir emperyalist savaş başlattı.

Toplumsal Eşitlik ve Özgür Emekçiler Üniversitesi İçin

Üniversitelerde gerçekleştirilen yeni-liberal dönüşümlere, YÖK'e ve onun atadığı rektörlere karşı nasıl mücadele edileceği ve alternatifi ne üzerinden inşa edeceğimiz, üniversite bileşenleri açısından hayati önem taşıyor. Bu mücadeleye girmeden önce şu soruların yanıtlanması gerekir: Üniversiteler sınıflar mücadelesinden bağımsız mıdır? Üniversitede sınıflar var mıdır? Üniversitelerin tek öznesi öğrenciler midir? Üniversiteler kimindir?