3 Kasım 2012 Cumartesi

Toplumsal Eşitlik ve Özgür Emekçiler Üniversitesi İçin

Üniversitelerde gerçekleştirilen yeni-liberal dönüşümlere, YÖK'e ve onun atadığı rektörlere karşı nasıl mücadele edileceği ve alternatifi ne üzerinden inşa edeceğimiz, üniversite bileşenleri açısından hayati önem taşıyor. Bu mücadeleye girmeden önce şu soruların yanıtlanması gerekir: Üniversiteler sınıflar mücadelesinden bağımsız mıdır? Üniversitede sınıflar var mıdır? Üniversitelerin tek öznesi öğrenciler midir? Üniversiteler kimindir?
Reformist solun bu sorulara verdikleri cevaplar, Marksistlerinkinden bütünüyle farklıdır. Onlar üniversitelerdeki mücadeleyi sınıf mücadelelerinden kopartmakta, bu mücadelenin öznesi olarak yalnızca öğrencileri görmektedirler. Böylece, işçi sınıfından kopartılmış olan öğrenci kitlesinin son tahlilde burjuvaziye yedeklenmesinin yolu açılmaktadır. Bizler ise, “Öğrencilerin karşı karşıya olduğu sorunlar, işçi sınıfının karşısındaki daha genel sorunlardan kopartılamaz. Bu sorunların hiçbiri, yalnızca okullarda ve yerleşkelerde çözülemez. Toplumsal eşitsizliğe, işsizliğe ve savaşa karşı koymaya çalışan öğrenciler, ülkenin tamamında ve uluslararası düzeyde işçilerle ilişki kurmak zorundadır” diyor ve bunların çözümünü işçi sınıfının devrimci yolunda görüyoruz.
Dolayısıyla, bizler, üniversitelerdeki mücadelemizi, önemli bir kesimimizin anne-babalarının da içinde yer aldığı işçi sınıfının kapitalizme karşı mücadelesinin bir parçası olarak ele alıyoruz. Bizim mücadelemizin merkezinde, yalnızca işçi sınıfının gerçekleştirebileceği bir sosyalist devrim perspektifi vardır. Üniversitelerdeki mücadele hattının nasıl ve kimlerle birlikte oluşturulacağı sorusuna yanıt ararken, bu perspektiften yola çıkılmalıdır.
Önerdiğimiz Özgür Emekçiler Üniversitesi (ÖEÜ) programı, sosyalist devrime giden yoldaki geçiş taleplerimizi ifade etmektedir.
Emekçilerin, kökeni 1871 Paris Komünü'ne dayanan parasız, eşit, bilimsel eğitim hakkı talebi tarihteki ilk ve tek muzaffer işçi devrimiyle birlikte, Kasım 1917’de kurulan Sovyetler Birliği’nde (SSCB) yaşama geçirilmiştir. Sovyet Cumhuriyeti, üniversiteleri işçi sınıfına ve gençliğe tamamen parasız biçimde açarken, temel eğitimden yoksun işçiler için de işçi fakültelerini kurmuş ve zorunlu eğitimi yaygınlaştırmıştı. Bu yolla, işçi sınıfının büyük çoğunluğunun emekçi üniversitelerinde eğitim görebilmesine olanak sağlanmıştı.
İşçi devleti,  kapitalizmdeki biçimsel-ayrıştırıcı üniversitelerden farklı olarak, üretim ile bilimi birleştiren politeknik eğitimi hayata geçirdi. Öğrenciler hem üniversitelerde hem üretim birimlerinde eğitim görerek, insan doğasına en uygun şekilde yetiştirildiler.
Unutmayalım ki bütün bu kazanımlar, üretici güçlerin son derece geri ve kaynakların sınırlı olduğu, I. Dünya Savaşı, emperyalist müdahale ve iç savaş eliyle yıkıma uğratılmış bir ülkede gerçekleştirilmişti. Bizim savunduğumuz ÖEÜ modeli, işçi sınıfının bu devrimci tarihsel temelleri üzerinde yükselmektedir.
ÖEÜ’yü inşa edecek güçler, uluslararası işçi sınıfının öncülüğünde, yine üniversitelerin bileşenleridir. Dolayısıyla ÖEÜ’yü inşa mücadelesi, aynı zamanda, üniversitelerin diktatör yetkisine sahip olan rektörlük kurumundan, burjuva devletin tüm bürokratik aygıtlardan, polisten, özel güvenliklerden ve faşist çetelerden temizlenmesi anlamına gelir.
Üniversite bileşenlerini örgütleyen sendika, ÖTK (öğrenci temsilciler konseyi) gibi mekanizmalarla bu yolda nihai kazanımlar elde ederek ilerlemek de mümkün değildir. Bu örgütlerin başlıca ortak özelliği temsili demokrasiye (burjuva demokrasisi) dayanan bürokratik bir yapıya ve düzen sınırlarını asla aşamayan, dahası onun reforme edilerek devamını savunan programlara sahip olmalarıdır.
Üniversitelerin devrimci dönüşümü, yalnızca, üniversite öznelerinin doğrudan demokrasi (işçi demokrasisi) ilkesine dayanan kendi örgütleri eliyle sağlanabilir. Bu yüzden, hiçbir ayrıcalıklı kastın doğmasına olanak tanımayan militan öz-örgütlenmelerin inşası son derece önemlidir; onların ısrarla savunulması gerekir. 
Öğrenci gençliğin mücadelesinde öne çıkan eşit, parasız, bilimsel, anadilde eğitim talebini gerçek anlamda hayata geçirebilecek bir perspektifi yalnızca ÖEÜ programı taşımaktadır. Çünkü ÖEÜ’yü inşa mücadelesi, aynı zamanda, tüm emekçilerin ve yoksul köylülerin çocuklarına parasız eğitim yoluyla üniversite kapılarını ardına kadar açma mücadelesidir.
Sermayenin üniversitelerden tümüyle kovulması, bilimsel bir eğitimin hayata geçmesi, ezilen halklardan emekçilerin ve çocuklarının kendi anadillerinde diğer emekçi kardeşleriyle birlikte eğitim görebilmesi mücadelesi, ÖEÜ'nün üzerinde yükseldiği sacayaklardan biridir.
ÖEÜ programı, emekçiler ile öğrencilerin kurtuluş mücadelesini enternasyonalist, devrimci işçiler önderliğinde ortaklaştırmaktadır. Bize göre, öğrenci gençliğin gerçek ve kalıcı kazanımlar elde etmesi, onun işçi sınıfının kapitalizmi dünya çapında ortadan kaldırma mücadelesine katılması ve bu mücadelenin zafere ulaşmasıyla mümkündür.
Kitlesel devrimci işçi ya da öğrenci hareketleri “devrimciler isteyince” ortaya çıkmazlar. Aksine, onlar, bizim niyetlerimizden bağımsız olarak, mevcut kapitalist üretim ilişkileri ile onun üzerinde yükselen sınıf mücadelelerinin doğrudan ürünüdürler. Sorun, böylesi bir devrimci kitle hareketine müdahale edebilme ve onu nihai hedefe yönlendirmeye hazır olup olmama sorunudur.
Bu bağlamda, ÖEÜ’leri inşa etme mücadelesi, aynı zamanda, öğrenci gençliği enternasyonalist-devrimci sosyalist sınıf perspektifine kazanma mücadelesinin ayrılmaz bir parçasıdır. ÖEÜ uğruna mücadele,  sosyalist bir dünyayı inşası mücadelesinden koparılamaz.
Lenin’in ve Troçki’nin Komünist Enternasyonali’nin ve IV. Enternasyonal’in yöntemini izleyerek, ÖEÜ programını hayata geçirmek için formüle ettiğimiz geçiş taleplerimiz şunlardır:
- YÖK dağıtılsın! Öğretim görevlileri ve işçiler tarafından yönetilen ve öğrencilerin denetlediği bir üniversite! Sermayenin ve burjuva devletin müdahale edemediği bir üniversite!
- Tüm eğitim kurumlarında anadilde eğitim hakkı! Milliyetçi ve dinci-gerici ideolojiyi yayan zorunlu din, Türk dili ve İnkılâp Tarihi gibi dersler kaldırılsın! Varlıkları on yıllardır yadsınmış olan ezilen halkların tarihlerinin ve kültürlerinin araştırılmasının önündeki engeller ortadan kaldırılsın!
- Eğitim, şirketlerin kâr amacı için değil ama bireylerin ve toplumun özgürce gelişmesine hizmet edecek şekilde örgütlenmeli; bilim insanlarının bir bütün olarak insanlığın yararına çalışmalar yaptıkları özgür üretim alanları haline getirilmelidir.
- Üniversitelerdeki ve diğer eğitim kurumlarındaki resmi-sivil polisler, jandarmalar ve özel güvenlikler kapı dışarı edilmelidir. Devletin ve sermayenin hizmetindeki kolluk güçleri, bilimin, onu üretenlerin ve öğrenenlerin düşmanlarıdır. Onlar bilim insanlarına ve öğrencilere karşı kendilerinin gerçekleştiremedikleri saldırılara girişmeleri için faşist çetelere yardımcı olmaktadırlar. Kolluk güçlerinin ve faşistlerin saldırılarına karşı, öğretim görevlilerinden, üniversite işçilerinden ve öğrencilerden oluşan öz savunma komiteleri oluşturulmalı.
- Meslek lisesi ve meslek yüksek okulu öğrencilerine asgari ücret, sigorta ve sendika hakkı sağlansın. Staj adı altında sürdürülen sömürüye son!
- Her düzeyde parasız ve zorunlu eğitim! Devlet üniversitelerinde toplanan tüm harçlar kaldırılsın! Özel ve vakıf üniversiteleri ile bütün özel okullar ve dershaneler karşılıksız kamulaştırılsın! Üniversitelerin ticarileştirilmesine ve eğitim üzerindeki sermaye denetimine son!
- Üniversitelere giriş sınavı kaldırılsın. Eğitim kurumları işçi sınıfına açık hale getirilmeli; dileyen herkes üniversitelerde eğitim görebilmelidir.
- Tüm öğrencilere ihtiyaçlarını karşılayacakları seviyede karşılıksız burs verilmelidir. Dileyen öğrencilere sendikalı, sigortalı ve tüm sosyal haklara sahip olarak çalışma imkânı!
- Yurtlar kışla değildir. Mevcut yurtlar özgürce ve sağlıklı yaşanabilen alanlar haline getirilmeli, ihtiyacı karşılayacak sayıda yeni yurt yapılmalıdır. Her öğrenciye, ücretsiz olarak, yeterli büyüklükte ve sağlıklı yaşam alanı sağlanmalı; yurtlara giriş çıkışlarda her türlü denetime son verilmeli; özel güvenlikler yurtlardan uzaklaştırılmalıdır. Cinsiyetçiliğin etkisi en çok yurtlarda hissedilmektedir. Bütün yurtlar, dileyen kadın ve erkek öğrencilerin birlikte kalabileceği şekilde karma hale getirilmelidir.
Eğitimi süresince bir evde yaşamak isteyen öğrencilerden yarım kira alınmalıdır.
- Özelleştirilmiş olan mediko-sosyal hizmetler kamulaştırılsın. Tüm öğrencilere ücretsiz mediko-sosyal hakkı! Kadın öğrencilere mediko-sosyal’de parasız doğum ve kürtaj hakkı! Anne olan öğrencilere ücretsiz kreş! Kadın öğrenciler üzerindeki cinsiyetçi baskılara son!
- Burjuvazi ve devlet, baskı politikalarıyla yıldıramadığı gençliğin enerjisini ve üretken gücünü -kültürsüzleştirme, uyuşturucu vb.- her türlü yöntemi kullanarak ortadan kaldırmaya çalışıyor. Uyuşturucu üretimine ve satışına karşı en ağır cezalar verilmelidir.
- Sermayenin istediği, uyuşmuş beyinler olmaya hayır! Üniversitelerde düzenli olarak kültür sanat ve spor etkinlikleri düzenlenmeli, özgür bilimsel tartışma forumları oluşturulmasının önündeki engeller kaldırılmalıdır.
- Öğrenciler, üniversite dışındaki tüm sosyal ve kültürel etkinliklerden ücretsiz olarak faydalanmalıdır.
- Öğrencilerin sırtında ağır bir yüke dönüşen ulaşım giderleri ortadan kaldırılmalı; toplu taşıma araçları ile yurt ve okullardaki yemekler ücretsiz hale getirilmelidir.
- Her alanda, teori ile pratiği bütünleştiren; üretim ile bilimin iç içe geçtiği politeknik eğitim!
-Sermayeye hizmet eden üniversiteye hayır; Yaşasın özgür emekçiler üniversitesi! Yaşasın sosyalizm!
Programımızı benimseyen tüm öğrencileri, tartışmalarımıza katılmaya, toplumsal eşitlik ve Özgür Emekçiler Üniversitesi mücadelemize omuz vermeye çağırıyoruz.

Hiç yorum yok: