6 Ekim 2010 Çarşamba

16. Sayı

16. Sayı Kapağı

İçindekiler

Yeni Bir Döneme Başlarken

12 Eylül Bitti mi? “İleri Demokrasi”ye Geçtik mi?

Sermayenin Kültür ve Sanata Yeni Saldırısı: ÖKM Tasfiye Ediliyor

Sorun KPSS Değil Eğitim Sistemi

Kasım

Anadilde Eğitim İçin Okul Boykotu Üzerine

Hrant

Jamendo

Avrupa'da Barbarları Beklerken

Binbir Gece ya da Yeni Burjuva Masalları

Pakistan'da Sel -Doğal Değil Kapitalist Afet-

Küba'da Kapitalist Restorasyon Hızlanıyor

Ortadoğu'da Son Durum

Şilili Madenciler Üzerine

E- Öğrenim ve Özelleşen Devlet Üniversiteleri

Akşamüstü

Sınırları Ortadan Kaldırma Hakkı

Yeni Bir Döneme Başlarken

İktisat-Siyaset'in 16. sayısıyla beraber, üç aylık bir aranın ardından yayın hayatımıza devam ediyoruz. Yaz döneminde okulların kapanmasıyla birlikte bizler de yayınımızı İ-S'nin internet sayfası üzerinden sürdürmüş ve yeni sayı için hazırlıklara başlamıştık.

12 Eylül Bitti mi? “İleri Demokrasi”ye Geçtik mi?

Aylarca ülke gündeminin en sıcak maddesi olarak izlediğimiz; coğrafyamızda ve dünyanın geri kalanında yaşanan birçok önemli gelişmeyi perde arkasına iten 12 Eylül referandumunu geride bıraktık. Referanduma götürülen anayasa değişikliği paketi, %42’ye varan “Hayır” oyuna karşılık, %58’lik “Evet” oyu ile kabul edilmiş oldu. AKP, öncülüğünü yaptığı “Evet” cephesi ile birlikte hatırı sayılır bir oy farkıyla siyasi rakiplerine üstünlük sağladı; anayasa değişikliği üzerinden yeni bir zafer kazandı. Bu arada referanduma katılım oranın %74 civarında gerçekleştiğini de hatırlatalım. Referamdum sonrası ortaya çıkan tablo, süreci takip etme şansına sahip olmuş ve burjuva siyasi partiler arsındaki güç dengelerini doğru okuyan hiç kimse için sürpriz sayılmazdı.

Sermayenin Kültür ve Sanata Yeni Saldırısı: ÖKM Tasfiye Ediliyor

(ÖKM'nin kapatılmasının ilk gündeme geldiği günlerde aşığıdaki yazı kaleme alınmıştı. Üniversitenin açılmasıyla birlikte, yazıda ifade edilen noktaların doğruluğu da ortaya çıkmış oldu. Bugün ÖKM'ye bağlı kulüpler fakültelere dağıtılmış durumda, ÖKM'ye bağlı olmayan kulüpler de yeni yönetmelikle ona bağlı kılındı ve böylece okuldaki tüm kulüpler kapatılmış oldu; herbirinin yeniden -bu kez yirmi üyeyle- kuruluş başvurusu yapması gerekecek. Fakülteler bünyesine dağıtılan kulüplere de yalnızca o fakültelerin öğrencilerinin üye olabileceği ifade ediliyor. Bu düzenleme ve diğer kulüplerin de kapatılmış olması, öğrencilerin tüm kültürel-sanatsal faaliyetlerinin önüne barikat çekilmek istendiğini çok net bir şekilde gösterdi. Ne yazık ki, bu saldırıya karşı örgütlü bir karşı koyuş da geliştirilebilmiş değil.)

Sorun KPSS Değil Eğitim Sistemi

Yaklaşık 300 bin öğretmen adayı ve toplamda 800 bin kişinin girdiği bu yılki KPSS Lisans sınavında yaşanan olayın ciddiyeti basın tarafından her ne kadar magazinleştirilmeye çalışılsa da bazı gerçekler su yüzüne çıktı ki bunlar başta KPSS'nin varlığını ve bununla birlikte eğitim sistemini sorgulamamıza bir kez daha vesile oldu. KPSS'de yaşanan olayı duymayanımız kalmamıştır, ama yine de özetlemekte yarar var. KPSS Lisans eğitim bilimleri bölümü testinde sorulan 120 soruya 350 kişinin 120'sini doğru olarak cevaplaması ve yine çok sayıda kişinin 117, 118, 119 net çıkarması akıllara ilk olarak kopya çekildiği şüphesini getirmişti. Bu şüpheyi destekleyen açıklamalar Türk Eğitim-Sen Genel Başkanı İsmail Koncuk'tan geldi. Olayın takipçisi olan Koncuk, sendika genel merkezinde bir basın açıklaması düzenleyerek belgeleriyle birlikte KPSS'de kopya çekildiği iddialarını kamuoyu ile paylaştı ve bu iddialar gündeme damgasını vurdu.

Kasım

susarız beraber
sonra sen gider sürekli sevişirsin
yalnızlığımızla
bir uzak mevsim çizerler
eskimiş kokularıyla gölgende yasemenler
uzar gider bütün çiçekli sokaklarda
özlenmişliğin
sahi onca akşam onca sabah
o kadına neydi benzediğin

Anadilde Eğitim İçin Okul Boykotu Üzerine

Bu yılki ilk ve ortaöğretimde yeni eğitim döneminin ilk haftasına TZP Kurdi'nin (Tevgera Ziman û Perwerdehiya Kurdî - Kürt Dili ve Eğitimi Hareketi) anadilde eğitim için okul boykotu damgasını vurdu. 20-25 Eylül tarihleri arasında yapılacağı açıklanan okul boykotuna BDP'den de destek gelmişti. Devletin ve basın-yayın organlarının boykota katılım konusunda ilgisiz görünmeye çalıştığı ama gerçekte kaçınılmaz olarak ciddiye aldığı gözlerden kaçmadı. Daha boykot başlamadan hem hükümet hem de burjuva medya ona karşı yoğun bir karşı propaganda ve karalama kampanyası başlatmıştı. Burjuva düzenin bu bekçilerine göre boykota katılım oldukça sınırlı kalmış, hiçbir şekilde başarıya ulaşmamıştı.

Hrant

“Kendi kimliğini ötekinin varlığına göre

konumlandırmak hastalıktır. Kimliğini yaşatman

için sana bir düşman gerekiyorsa,

senin kimliğin hastalıklıdır”

Bu aralar bir kez daha sık sık adını duyduğumuz bir isim oldu Hrant. 19 Ocak 2007’de bedeni kurşunlara yenik düştüğünde de herkes onu konuşuyordu. Binlerce insan onun için toplanıyor, köşe yazarlarının kalemlerinden o düşmüyordu. O öldü, zaman işlemeye devam etti ama o unutulmadı. Sürüp giden davası, her 19 Ocak’ta Agos’un önünde toplanan binlerce insan ve son olarak da Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin Hrant lehine verdiği karar. Bir şekilde hatırlatıyordu kendini. Şimdi Hrant cinayetine gelen süreci ve sonrasını bir kez daha hatırlamakta yarar var sanırım.

Jamendo

Müziğin devasa karlar elde edildiği bir endüstriye dönüştüğü, 'korsana karşı mücadele' adı altında, korsandan çok sıradan insanların müzik dinleme hakkıyla mücadele edildiği günümüzde artık üretilen bir eser insanlığa mal olmak yerine onu pazarlayan şirketlerin malı oluyor ve bir müziği özgürce bulup dinlemek suç kabul ediliyor. Hatta son yıllarda DRM adı altında müzik satıcıları, satılan müziğin sadece kendi ürettikleri cihazlarda ya da yazılımlarda çalışmasını sağlamakla kalmayıp yeri geldiğinde şarkının lisansını iptal edebilme ve zaten satın aldığımız bir şarkıyı bize yeniden satma imkanına da sahip oldular.

Avrupa’da Barbarları Beklerken

Demokrasi ve insan hakları denildiğinde burjuva siyasetçilerinin örnek gösterdiği Avrupa uzunca bir süredir ırkçı söylem ve uygulamalarıyla dünya kamuoyunda yer alıyor. Anımsanacağı üzere, Eylül ayı içinde Fransa'da göçmen Roman vatandaşların sınır dışı edilmesi çabaları, peçe yasağının Fransa parlementosunca onaylanması ve Almanya'da Sosyal Demokrat Parti (SPD) üyesi Sarrozin'in 'Almanya Kendini Yok Ediyor' isimli ırkçı kitabının piyasaya sunulması oldukça konuşuldu. Ancak ne yazık ki Avrupa ülkelerinde milliyetçilik tehditleri bu iki örnekle sınırlı değil. Bu tehdit üzerindeki en önemli kanıt bugün bir çok Avrupa ülkesinin millyetçi iktidarlar tarafından yönetiliyor olması.

4 Ekim 2010 Pazartesi

Binbir Gece ya da Yeni Burjuva Masalları

Birleşmiş Milletler Bin Yıl Kalkınma Hedeflerini görüşmek üzere 20-22 Eylül tarihleri arasında BM üye ülkelerinin devlet ve hükümet başkanları New York'ta toplandı. 2000 yılında 189 ülke lideri 8 maddelik Kalkınma Hedefleri üzerinde anlaşmıştı. Liderler zirvesinde dünya çapında kabul edilen ve 2015 yılına kadar ulaşılması beklenen 8 hedefe nasıl ulaşılacağı, ilerleme durumu ve programı, nelerin hızlandırabileceği üzerine konuşuldu.

Pakistan'da Sel:Doğal Değil Kapitalist Afet

Son yıllarda küresel iklim değişiklerinin etkisiyle artan ve dünyanın her tarafında büyük çaplı yıkımlara yol açan ‘doğal felaketlerin’ bir başkası da ağustos ayında Pakistan'daki sel felaketiyle yaşandı. Ağustos ayında Pakistan'da yaşanan sel felaketinde 1600 kişi öldü, yüzlerce kişi kapıldıkları sel sularında kayboldu. 8 milyondan fazla insan evsiz kalırken, ülke nüfusunun 5'te birine yakını selden etkilendi. Sel felaketi burjuva medyasının gündeminden düşse de kayıplara ulaşıldıkça ölü sayısı hızla artıyor. Selin en çok etkilediği bölgeler olan Pencap, Belucistan, Kyber, Khwa, Pakhtun ve Sint bölgelerinde insanlar hala açlıktan ölmekte. İçme suyu ve ilaçtan da yoksun olan halk kolera ve tifo gibi salgın hastalıkların pençesinde ölümü bekliyor. Yoksul halkın yaşadığı bu bölgelerde insanlar daha çok tarım ve hayvancılıkla geçiniyor. Ancak selle birlikte tarım alanları tamamıyla tahribe uğramış durumda.

Küba'da Kapitalist Restorasyon Hızlanıyor

Geçtiğimiz hafta Küba'nın eski devlet başkanı Fidel Castro'nun ABD'li bir gazeteciye verdiği röportajda "Küba modelinin hala ihraç edilebilir olduğuna inanıyor musunuz?" sorusuna cevap olarak "Küba modeli, bizim için bile işlerliğini kaybetti" demesi dünyanın gündemine tabiri caizse bomba gibi düştü. Hemen bunun arkasından bunu yalanlayan bir açıklama yapan Castro, aslında sözlerinin yanlış yorumlandığını, sosyalizmin ilkelerinden ödün verilmeyeceğini ve onun güvence altına alınacağını belirtti.

Ortadoğu'da Son Durum

ABD’nin son dönem Ortadoğu politikası, seçim vaatlerinin havada kalmaması için, Obama yönetiminin Kasım’da gerçekleşecek olan yerel seçimlere yönelik attığı popülist adımlar olarak yorumlanabilir. 2008’deki ABD seçimleri öncesinde büyük beklentilerle (hatta ABD’ye bir sosyalist başkan seçildiği yönlü haberlerle) iktidara gelen Obama yönetimi ilk icraatlarının Ortadoğu’daki istikrarın geliştirilmesi yönünde olacağını belirtmişti.

Şilili Madenciler Üzerine

Şili’de 33 madenci, 5 Ağustos'ta yaşanan çökme sonucu önce 400 metrede mahsur kalmış, ancak daha sonra 7 Ağustos'ta yaşanan ikinci bir çökme ile başka bir sığınağın bulunduğu 700 metreye inmişti. Madencilerle irtibata geçildi ve hayatta kalmaları için gerekli yiyecek, içecek ve ilaçların madencilere ulaştırılması sağlandı...
Bu konuyla ilgili basında karşılaştığım haberlerden birkaç başlık sunmak istiyorum:

E- Öğrenim ve Özelleşen Devlet Üniversiteleri

Uzaktan eğitim çoğumuzun açık öğretim fakültesiyle bildiği son dönemde ise İstanbul Üniversitesi'nde ÖKM’nin kapatılmasıyla ve yine diğer üniversitelerde kulüplere ayrılan alanların uzaktan eğitim öğrencilerine tahsis edilmesiyle sıkça bahsedilen bir konu oldu. Bu kısma daha sonra değinelim. Öncelikle Türkiye için uzaktan eğitim ne demek? Ne zamandan beri uygulana gelmekte? Amacı ne? Neye hizmet ediyor? Ve tabii ki bunun dünyadaki örnekleri nasıl? Bu sorulara cevaplar arayalım.

akşamüstü

birazdan susacaksınız
en ağırıyla tebessümün
gözleriniz
beni asıl teleşlandıran gözleriniz

ne derdi şair süreya sizin için
- bir şeyiniz olmak isterdim sizin
oğlunuz kiracınız sevgiliniz

son martıyı da unuttuk şimdi
kanadında üç mısrayla beraber
siz durup bir bahar düşürdünüz

ne derdi gece sizin için
- şimdi gitmek var sizle
geceden yana maviden yana gözlerinizle
...

Sınırları Ortadan Kaldırma Hakkı

Defne Ormanı

Köle sahipleri ekmek kaygusu çekmedikleri
için felsefe yapıyorlardı, çünkü
Ekmeklerini köleler veriyordu onlara;
Köleler ekmek kaygusu çekmedikleri için
Felsefe yapmıyorlardı, çünkü ekmeklerini
Köle sahipleri veriyordu onlara.
Ve yıkıldı gitti Likya.
Köleler felsefe kaygusu çekmedikleri
İçin ekmek yapıyorlardı, çünkü
Felsefelerini köle sahipleri veriyordu onlara;
Felsefe sahipleri köle kaygusu çekmedikleri
İçin ekmek yapmıyorlardı, çünkü kölelerini
Felsefe veriyordu onlara.
Ve yıkıldı gitti Likya.
Felsefenin ekmeği yoktu, ekmeğin
Felsefesi. Ve sahipsiz felsefenin
Ekmeğini, sahipsiz ekmeğin felsefesi yedi.
Ekmeğin sahipsiz felsefesini
Felsefenin sahipsiz ekmeği.
Ve yıkıldı gitti Likya.
Hala yeşil bir defne ormanı altında.

Melih Cevdet Anday