4 Ekim 2010 Pazartesi

Şilili Madenciler Üzerine

Şili’de 33 madenci, 5 Ağustos'ta yaşanan çökme sonucu önce 400 metrede mahsur kalmış, ancak daha sonra 7 Ağustos'ta yaşanan ikinci bir çökme ile başka bir sığınağın bulunduğu 700 metreye inmişti. Madencilerle irtibata geçildi ve hayatta kalmaları için gerekli yiyecek, içecek ve ilaçların madencilere ulaştırılması sağlandı...
Bu konuyla ilgili basında karşılaştığım haberlerden birkaç başlık sunmak istiyorum:

* 5 Ağustos'tan beri yeraltında mahsur kalan 33 madenci içki ve sigara istedi. İstek NASA tarafından reddedildi.
* İki aydır yerin 700 metre altında kurtarılmayı bekleyen Şilili 33 madenciye kurtarma ekipmanları ulaştı.
* Şili'de büyük umutlarla çıkarılacakları günü bekleyen 33 madenci, toprak altında en uzun süre kalma rekoru kırdı.
* Çoğu evli olan madencilerden en az beşinin evlilik dışı ilişkisi olduğu ortaya çıktı.
* İşçilerden 9'unun açılması planlanan kurtarma deliğinden geçebilmek için çok kilolu olduğu ve zayıflamaları gerektiği söyleniyor.
* Kazılara 3 koldan devam eden yetkililer, madencileri Kasım başında gün ışığıyla buluşturmayı planlıyor.
33 maden işçisinin mahsur kaldığı bu madende 2006 ve 2007 yıllarında da ölümlü kazalar meydana geldi ve protestolar sonucu maden kapatıldı. Aradan bir sene geçmeden, gerekli güvenlik önlemleri alınmadan madenin tekrar açılmasına izin verildi ve bunun bedelini ödeyenler 33 maden işçisi oldu.
Asıl sorulması gereken sorular; neden madenlerde herzaman bu tür kazalar oluyor, işçiler mahsur kalıyor ya da hayatlarını kaybediyor; kurtarılmaları neden bu kadar uzun sürüyor vs iken burjuva basın dikkatleri tamamen farklı bir yöne çekti, madencilerin durumları olağanlaştırıldı ve olayın özü saptırıldı. Bu ihmalkârlığın sorumlularının ortaya çıkarılması gerekirken odak noktası madencilerin özel yaşamlarına çevrildi. Konu tamamen magazinel bir hale getirildi ve madencilerin durumu kapitalistlerin yeni bir kar elde etme aracına dönüştürüldü.
Benzer olayları geçtiğimiz süreçte Türkiye’de de yaşadık ve bu tip olaylar dünyanın her yerinde yaşanıyor; gereken önlemler alınmadıkça, insanların hayatları kârdan ve paradan daha önemli hale gelmedikçe, işçiler artı-değer üreten makinalar olarak görülmeye devam edildikçe bu tür kazalar yaşanmaya devam edecektir.
Kapitalizmin çarkları dönmeye devam ettikçe, patronların ceplerinin biraz daha fazla dolması uğruna, her gün dünyanın farklı yerlerinde benzer olaylar yaşanmaya devam edecek, hayatta kalabilme güvenceleri olmadan, bunu sağlayacak güvenlik önlemleri alınmadan işçiler çalıştırılmaya devam edecekler ve bu olayların faturasını devrimci bir partinin öderliğinde tarih sahnesine çıkamayan işçi sınıfı (Şili’de de olduğu gibi) ödemeye devam edecektir.
kardelen

Hiç yorum yok: