6 Ekim 2010 Çarşamba

Jamendo

Müziğin devasa karlar elde edildiği bir endüstriye dönüştüğü, 'korsana karşı mücadele' adı altında, korsandan çok sıradan insanların müzik dinleme hakkıyla mücadele edildiği günümüzde artık üretilen bir eser insanlığa mal olmak yerine onu pazarlayan şirketlerin malı oluyor ve bir müziği özgürce bulup dinlemek suç kabul ediliyor. Hatta son yıllarda DRM adı altında müzik satıcıları, satılan müziğin sadece kendi ürettikleri cihazlarda ya da yazılımlarda çalışmasını sağlamakla kalmayıp yeri geldiğinde şarkının lisansını iptal edebilme ve zaten satın aldığımız bir şarkıyı bize yeniden satma imkanına da sahip oldular.

Bununla birlikte şirketlerin ve onların yöneticilerinin beğenilerine göre şarkıcılara ve gruplara fırsat tanınması bütün topluma kendi müzik anlayışlarının dayatılmasına ve üzerimizde bir müzik terörünün estirilmesini sağlamakla kalmayıp müzikle ilgilenen pek çok insanın sesini duyurmasını engellerken, bu işle hiç ilgisi olmayan insanları onlara tercih ediyor. Hal böyle olunca, müzik bir sanat olmaktan çıkıp bir takım tekellerin at koşturduğu, emek sömürüsünün en vahşi biçimlerinin yaşandığı bir bacasız sanayi halini aldı.
Kapitalizmin her alanda olduğu gibi aşırı üretimle birlikte bir tüketim çılgınlığı yaratması bu sektörde de söz konusu. Bu durum, kaliteyi düşüren bir başka etken, aynı zamanda en kaliteli şarkıların bile bir kaç haftadan sonra unutulmasına neden oluyor. Bundan sorumlu olan sadece aşırı üretimdir diyebiliriz, bunun yarattığı aşırı tüketim ihtiyacı, yüzyıllar sonra bile hatırlanabilecek bir şarkı bulabilse bile onu bir hafta içinde tüketebilmektedir.
Fakat güzel şeyler de olmuyor değil, müzikteki bu kapitalistleşmeye alternatif yapılanmalar ve hareketler ortaya çıkmış durumda. Bunlardan en çok öne çıkanıysa bu yazıya konu olan Jamendo.
Jamendo, Fransa'da Sylvain Zimmer'in başını çektiği bir grup açık kaynak yazılım kullanıcısı ve amatör müzisyenin başlattığı bir özgür müzik platformu olarak da tanımlanabilecek bir platform. Jamendo, bünyesindeki her müziğe ücretsiz ve özgürce erişimi, dünyanın her yerindeki amatör gruplara seslerini duyurma imkanı vermeyi ve onları desteklemeyi hedefliyor.
Herhangi bir telif hakkı sorunu çıkarabilecek ya da ırkçı sözler içeren şarkılar hariç, herkes yaptığı şarkıyı Jamendo'da yayınlama hakkına sahip. Bunun karşılığında Jamendo bünyesine alınan bir şarkı Creative Commons ile lisanslanıyor, bu da şu anlama geliyor:
* Üretilen eser artık kamu malıdır.
* Özgürce elde edilebilir, dağıtılabilir.
* Eser üzerinde değişiklik yapabilirsiniz, ama değişik farklı bir isimle yayınlanmalıdır.
Kısacası Jamendo platformundaki şarkılar ücretsiz ve rahatlıkla herkesle paylaşılabilir, kimse “bu korsan müzik dağıtımıdır” diyemez. Çünkü Jamendo'daki şarkıcıların asıl kaygısı para değil, seslerini duyurabilmek.
Elbette, "peki bu insanlar geçimlerini sağlıyor" diye sorabilirsiniz. Jamendo'daki grupların pek çoğu amatör gruplar olup bulundukları şehirde (hatta bazıları çok daha geniş bir alanda) az veya çok bilinen gruplar ve bulundukları yerlerde konserler vererek yaşamlarını sürdürüyorlar. Bazıları ise zaten başka bir işe sahip olup müziği hobi olarak yapıyorlar. Fakat en önemlisi, müziklerini devam ettirmek için maddi desteğe ihtiyacı olanlara bu desteği Jamendo sağlıyor.
Bu da iki yolla sağlanıyor: Birincisi aylık bir ücret ödenerek alınan bir Jamendo Pro hesabı. Bu hesap sayesinde Jamendo'daki müzikler kafelerde, sinemalarda ya da başka yerlerde fon müziği olarak kullanılabiliyor. Ayrıca filmlerde film müziği olarak da kullanılabiliyor. Karşılığında ise Jamendo Pro'dan elde edilen para yine müzisyenlere dağıtılıyor. İkincisi ise, herkese doğrudan beğendikleri müzisyene Jamendo üzerinden bağış yapma imkanının tanınması. Böylece şarkılar ücretsiz olarak Jamendo sitesinden dinlenebiliyor veya indirilebiliyor ama kişi sadece beğendiği müzisyene -eğer isterse- maddi destek sağlıyor.
Jamendo şu anda dünyanın pek çok yerinden binlerce kişiyi ve grubu bünyesinde barındırıyor. Bünyesinde her tür müzik ile hiçbir türden sayılamayacak müzikler bile var, çoğu zaman ilginç şeylere rastlamak mümkün ve müziklerin sayısı her geçen gün artıyor. Bu yazı yazılırken Jamendo'daki müzik sayısı yaklaşık olarak 245.000'di.
Dünyanın hemen hemen her ülkesinden bu kadar şarkı, Jamendo’nun artık yeterince benimsendiğini gösteriyor. Tabii bu platformun da kapitalizm tarafından kirletilebileceğini görmek için kâhin olmak gerekmiyor. Jamendo ve benzeri oluşumlar ne kapitalizmi yıkmaya ne de müzikteki kapitalistleşmeyi engellemeye kadir değil, sadece geçici bir süreliğine alternatif oluşturabilirler. Sınıfsız ve sömürüsüz bir dünyada ise insanlar ekonomik kaygı olmadan sanata zaman ayırabilirler. Jamendo’nun bu konuda getirdiği en önemli yenilik; interneti kullanarak dünyanın her yerinden sıradan insanların müziklerini tüm dünyaya duyurmalarını ve herkesin faydalanmasını sağlaması oldu.
Serdar Ö.

Hiç yorum yok: