3 Mayıs 2012 Perşembe

1 Mayıs'ın Ardından...


Uzun bir aranın ardından tekrar merhaba... Dostlarımızın katkılarıyla, yayınlanmasından dağıtımına kadar kolektif biçimde emek verilen bültenimize, siz okurlarımızdan ve daha tanışamadığımız nice arkadaşımızdan da gelecek katkıları oldukça önemsediğimizi belirterek başlayalım... 
Bültenimizin yeni sayısı ile tekrar buluşmuş oluyoruz. Hepimizi yakından ilgilendiren sorunlar, yer yer sinirlerimizi bozan gelişmeler, bazen de savaş çanlarının çaldığı koskoca bir ayın ardından 24. sayımızla karşınızdayız. Bu giriş yazımızda ise, yine içeride değinemediğimiz gündem maddelerine yer vereceğiz. 

Sağlık Emekçilerinden İş Bırakma Eylemi


Dr. Ersin Arslan, 18 Nisan günü ölen hastasının 17 yaşındaki bir yakını tarafından bıçaklanarak öldürüldü. O, doktor cinayetlerine kurban giden tek doktor tabii ki de değildi. Öldürülmesinin ertesi günü (19 Nisan) Türkiye’nin pek çok ilinde, sağlık emekçileri tarafından doktora karşı şiddet başta olmak üzere sağlık sektöründe yaşanan dönüşümü ve ticarileştirme uygulamalarını protesto etmek amacıyla iş bırakma eylemi yapıldı ve yürüyüşler düzenlendi.
İstanbul’da, İstanbul Tıp Fakültesi’nden İl sağlık Müdürlüğü’ne kadar süren yürüyüşe yaklaşık 30 bin kişi katıldı. “Recep Akdağ istifa!”, “vatandaş uyuma doktoruna sahip çık! ”, “sağlık haktır susma haykır!” sloganları atılırken eyleme katılanların ağırlıklı olarak doktor olmasına karşın pek çok sağlık çalışanı da bu eyleme destek verdi.

Cihan'a tahliye kararı ve diğer tutuklu öğrenciler üzerine


23 Mart günü, burjuva basın dahil bütün basın organlarında çok önemli bir haber geçmişti; 25 aydır tutuklu olan Galatasaray Üniversitesi Endüstri Mühendisliği öğrencisi Cihan Kırmızıgül tahliye olmuştu. Bütün ülke basınında önemle üzerinde durulmuştu bu haberin; çünkü hiç kimse Cihan Kırmızıgül’ün neden 25 aydır tutuklu olduğunu bilmiyordu (!). Cihan’ın her duruşmasından önce de bu durum hakkında tartışmalar yapılır ve Cihan davası özelinde Türk hukuk sistemine (ve ağırlıklı olarak tabii ki şu meşhur Terörle Mücadele Kanunu’na) eleştiriler yöneltilirdi.

Üniversitelerde Baskılar Artıyor


Son zamanlarda muhalif kesimlere yönelik artan baskılar, gözaltı ve tutuklamalar şeklinde kendini gösterirken üniversite yönetimleri de boş durmuyor. Üniversiteyi bilim merkezi olmaktan çıkarıp sermayenin kollarına bırakmaya çalışan rektör ve dekanlıklar adeta sahte mahkemecilik oyunu oynuyorlar. Üniversitelerde devrimci öğrencilere yönelik soruşturma ve cezaların ise ardı akası kesilmiyor.
İstanbul bağımsız milletvekili Levent Tüzel’in Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer'e yönelttiği soruşturma ve ceza alan öğrencilerin sayısını isteyen sorunun ardından, Dinçer YÖK verilerinden aldığı bilgilerle, 2010 ve 2011’de toplam 7 bin 43 üniversite öğrencisi hakkında soruşturma açıldığını, bu öğrencilerden 4 bin 602’sinin okuldan uzaklaştırıldığını, 55’inin ise atıldığını açıkladı.

MERCEDES SOSA [9 Temmuz 1935 (Arjantin’in özgürlük günü) - 4 Ekim 2009]


Teşekkürler hayat, bütün verdiklerin için
Bana gülüşü ve gözyaşını verdin
Böylece yaşamı oluşturan iki temel öğeyi
Mutluluğu ve acıyı ifade edebilirim
Ve sizin şarkılarınızı, ki benim şarkılarıma benzerler,
Ve herkesin şarkısını, ki aynı zamanda benimdirler.
(‘Gracias a la vida’ adlı şarkıdan)
Sosa’yı ilk defa dinleyen bir insan hiç şüphesiz kendisine vahiy indiğini zanneder diye düşünüyorum. Arjantinli sanatçı Mercedes Sosa, başta Latin Amerika olmak üzere, tüm dünyayı etkileyen devrimci bir ses… Latin Amerika folk müziğini Rock ve politik müzikle harmanlayan, 'Nueva Canion' tarzıyla tanınan bir sanatçı…

İspanya Genel Grevi Üzerine


Nisan ayı başlarında İspanya’da Halk Partisi (PP) hükümetine, Avrupa Birliği’ne ve onların kemer sıkma politikalarına, toplu sözleşme düzenini tersine çeviren ve işverenlerin ücretleri azaltmasını ve işçileri istediği gibi işten çıkartmasını mümkün kılan yeni çalışma yasasına karşı bir günlük genel grev örgütlendi. Genel grev kapsamında fabrikalar, havaalanları, limanlar ve demiryolları felç oldu. Kamu hizmetleri en aza indirildi; dükkânlar ve üniversiteler kapatıldı. Ülkenin farklı şehir ve kasabalarında düzenlenen kitlesel gösterilere işsizler ve öğrenciler de destek verdi.

Hükümet kitlesel gösterilere karşı 9.385 güvenlik görevlisini görevlendirdi ve bu toplam kadronun yüzde 90’ını oluşturmaktadır. Göstericilere karşı plastik mermiler, sis ve gaz bombaları kullandılar. Gaz bombaları, 16 yıldan bu yana ilk kez, Barcelona’nın merkezinde, polisin plastik mermi kullanmaya son vermesini isteyen onlarca itfaiyeciye karşı kullanıldı. Ayrıca, sivil polisler ve helikopterler de devreye sokuldu. Her seferinde, daha fazla güç kullanılmasını talep eden ve kemer sıkma karşıtı direnişe karşı faşist güçleri seferber etmeye çalışan sağcı medya da, baskıyı teşvik etmektedir.

Dar Alanda Kısa Paslaşmalar Üzerine


Yeni Sinemacılar ortaya çıktıkları 90’ların ikinci yarısından itibaren, her filmlerinde, toplumda oluşan her türlü dönüşümü, oluşturduğu güçlü ve gerçekçi karakterler ve onların yine gerçekçi diyalogları ile önümüze sermeye çalıştı. Kısaca edinilmek zorunda kalınmış dertleri, kendi kameralarıyla nasıl gösterebiliyorsa öylece gösterdiler. Dar Alanda Kısa Paslaşmalar da, şimdilerde akımdan ayrılmış olsa da Yeni Sinemacılar’ın ortaya çıktıkları dönemde akımın başını çeken Serdar Akar’ın 2000 yapımı ikinci filmi.

Zamlar ve yaşamımıza yansımaları


Pardon bakar mısınız?”, “Anketimize katılmak ister misiniz?”, “Birkaç dakikanızı bize ayırır mısınız?” bu sorular çoğu öğrencinin eğitim süreci içerisinde muhatap olduğu veya bizzat başkalarına yönelttiği sorulardır. Paralı ve pahalı eğitimin sonucunda biz, öğrencilerin büyük bir kısmı hem okuyup hem çalışmak zorunda kalırken, daha iyi ve nitelikli bir yaşam üzerine hayallerimiz ve geleceğimiz adeta ellerimizden alınıyor. Eğitimini sürdürmek için zorlu geçim mücadelesi veren öğrenciler hem eğitim sürecine vakit ayırmak hem de arta kalan zamanda geçimlerini sağlamak maksadıyla part-time veya esnek çalışma koşullarını tercih etmektedirler .

1 Mayıs 2012: İşçileri kemer sıkma önlemlerine ve savaşa karşı dünya çapında birleştirin


Not: Sosyalist Eşitlik Partisi’nin (SEP) ABD başkanlığı adayı Jerry White’ın açıklaması'nı kısaltarak yayınlıyoruz.
Sosyalist Eşitlik Partisi’nin 2012 seçimlerindeki ABD başkanlığı adayı olarak, 1 Mayıs’ta, dünyanın dört bir yanındaki işçilerle dayanışmamı ifade etmek istiyorum. Kökeni Amerikan işçilerinin 1880’lerdeki sekiz saatlik işgününü elde etmek uğruna verdikleri amansız mücadelede yatan bu tatil günü, bu yıl özel bir anlam taşımaktadır.
1 Mayıs 2012’de, uluslararası işçi sınıfı, dünya kapitalist sisteminin görülmedik bir kriziyle karşı karşıyadır. Dünyanın dört bir yanındaki işçiler, toplumun devrimci dönüşümü gereğini ortaya koyan mücadelelere girmeye başlıyorlar.
Ekonomik durum ise, toparlanmak şöyle dursun, yeni bir gerileme dönemine giriyor. Birleşik Krallık ve İspanya, şimdi, çift dipli bir durgunluğun içinde. Çin’deki ekonomi yavaşlıyor; kalıcılaşmış yüksek işsizlik düzeyleri Avrupa’da, Japonya’da ve ABD’de varlığını sürdürüyor.