3 Mayıs 2012 Perşembe

İspanya Genel Grevi Üzerine


Nisan ayı başlarında İspanya’da Halk Partisi (PP) hükümetine, Avrupa Birliği’ne ve onların kemer sıkma politikalarına, toplu sözleşme düzenini tersine çeviren ve işverenlerin ücretleri azaltmasını ve işçileri istediği gibi işten çıkartmasını mümkün kılan yeni çalışma yasasına karşı bir günlük genel grev örgütlendi. Genel grev kapsamında fabrikalar, havaalanları, limanlar ve demiryolları felç oldu. Kamu hizmetleri en aza indirildi; dükkânlar ve üniversiteler kapatıldı. Ülkenin farklı şehir ve kasabalarında düzenlenen kitlesel gösterilere işsizler ve öğrenciler de destek verdi.

Hükümet kitlesel gösterilere karşı 9.385 güvenlik görevlisini görevlendirdi ve bu toplam kadronun yüzde 90’ını oluşturmaktadır. Göstericilere karşı plastik mermiler, sis ve gaz bombaları kullandılar. Gaz bombaları, 16 yıldan bu yana ilk kez, Barcelona’nın merkezinde, polisin plastik mermi kullanmaya son vermesini isteyen onlarca itfaiyeciye karşı kullanıldı. Ayrıca, sivil polisler ve helikopterler de devreye sokuldu. Her seferinde, daha fazla güç kullanılmasını talep eden ve kemer sıkma karşıtı direnişe karşı faşist güçleri seferber etmeye çalışan sağcı medya da, baskıyı teşvik etmektedir.

İşçi sınıfı kemer sıkma politikaları karşısında eyleme geçmeye hazırdı fakat sendikalar, aylardır, PP ve işverenlerle, onlara ödünler için yalvardıkları üçlü görüşmelerle meşguldüler. Eyleme geçmeyi, yalnızca, bu görüşmelerden sonuç çıkmayacağı ortaya çıktığında, isteksizce kabul ettiler. Bir günlük grevin hükümetin kemer sıkma politikaları karşısında yeterli olacağını ve politikaların geri çekileceğini düşündüler. Grevden bir sonraki gün hükümet, kamu harcamalarını 27 milyar dolara kadar kısacağını açıkladı. Bu da açıkça göstermektedir ki; kemer sıkma ve dikta yönetimine doğru adımlar, yalnızca sosyalist ilkeler üzerine kurulu bir işçi hükümeti için, burjuvaziye ve onun -sendikalar da dahil- bütün temsilcilerine karşı işçi sınıfının siyasi iktidar mücadelesiyle yenilgiye uğratılabilir.

Hükümetin ve polisin baskısına, sendikaların ve orta sınıf grupların engellemelerine rağmen işçi sınıfı kitlesel gösterilerle bu politikalara karşı direnmek için hazır olduğunu gösterdi. Yükselen kriz dalgasıyla birlikte Avrupa’nın her yerinde işçi sınıfı burjuvaziye ve onun temsilcilerine karşı iktidar mücadelesine yönelmektedir. İşçi sınıfının kararlı mücadelesinde sırtını sendikalara ve diğer orta sınıf gruplara dayadığında hiçbir kazanım elde edemeyeceğini en yakın iki örnek olan Yunanistan ve İspanya grevleri kanıtlamıştır. Dolayısıyla gerekli olan; işçi sınıfının zaferi, sosyalist politikalar üzerine kurulu bir işçi hükümeti için mücadelede önderlik edecek, işçi sınıfını enternasyonalist çizgide birleştirecek Marksist bir partinin inşasıdır.

Hiç yorum yok: