3 Mayıs 2012 Perşembe

MERCEDES SOSA [9 Temmuz 1935 (Arjantin’in özgürlük günü) - 4 Ekim 2009]


Teşekkürler hayat, bütün verdiklerin için
Bana gülüşü ve gözyaşını verdin
Böylece yaşamı oluşturan iki temel öğeyi
Mutluluğu ve acıyı ifade edebilirim
Ve sizin şarkılarınızı, ki benim şarkılarıma benzerler,
Ve herkesin şarkısını, ki aynı zamanda benimdirler.
(‘Gracias a la vida’ adlı şarkıdan)
Sosa’yı ilk defa dinleyen bir insan hiç şüphesiz kendisine vahiy indiğini zanneder diye düşünüyorum. Arjantinli sanatçı Mercedes Sosa, başta Latin Amerika olmak üzere, tüm dünyayı etkileyen devrimci bir ses… Latin Amerika folk müziğini Rock ve politik müzikle harmanlayan, 'Nueva Canion' tarzıyla tanınan bir sanatçı…
Arjantin, 1976’da General Jorge Vileda komutanlığında yapılan darbenin ardından askeri diktatörlük dönemine girdi. Tarihin de yazdığı gibi her darbede olduğu üzere Arjantin’de de, kısıtlamalar, sansürler, kaybolmalar, faili meçhul cinayetler ve işkenceler günlük yaşamın bir parçası oldu. Askeri cuntanın tavrı ülkenin aydın, entelektüel, sanatçı ve özellikle öğrenci kesimine karşı beklenenin çok ötesinde acımasızdı. Sosa uğuldayan, pes, ağır ve çarpıcı sesiyle direnmeyi ve dik durmayı haykırdı. ‘Hasta la Victoria’ albümünde kinaye yoluyla Küba Devrimi'ni sonuna kadar destekledi. Bariz riskleri göze alarak ideolojisinden tek bir nebze taviz vermeden; Şilili halk kahramanı Victor Jara (daha sonra Pinochet tarafından örtbas metoduyla öldürüldü), şair Pablo Neruda, Perulu şarkıcı ve besteci Alicia Maguina ve Kübalı Ignacio Villa’yı yanına alarak devrimci, halkçı ve adaletçi fikirlerini müziği ile birlikte duyurmayı sürdürdü.
Darbecilerin tepkisi sertleştikçe müziğini sertleştiren Sosa, bu askeri cunta döneminde, 1979’da, La Plata şehrinde verdiği bir konser sırasında tüm seyircisinin gözü önünde şarkısını söylerken gözaltına alındı. ‘La Negra’ albümündeki şarkılarla birlikte, ülkesinde şarkı söylemesi yasaklandı. Kendi ülkesinin topraklarında şarkı söylemesi yasaklanan şarkıcı mecburen kendi isteği ile ülkesini terk ederek sürgün hayatı yaşamaya zorlandı ve Avrupa’ya yerleşti. 1982 yılına kadar Paris, Madrid gibi şehirlerde yaşadı. Bu üç yıllık sürgün hayatında ve daha sonrasında, Arjantin’de ordunun halka karşı yaptığı kirli savaşa karşı bir sembol haline geldi. Sosa direnişin ve pes etmemenin haykıran muazzam sesiydi. O ülkesinin toprağıydı, düşüncesiydi, yazgısıydı, anasıydı. Düşündüğü için vardı ve düşüncelerini o heybetli sesiyle korkmadan söylediği için ‘Gracias a la vida’ şarkısını tüm dünya dinledi ve onu ölümsüzleştirdi…
1982 tarihinde, askeri diktatörlüğün çöküşü ile birlikte, muhteşem bir konser vererek ülkesi Arjantin’e geri döndü. Artık Sosa kendi ülkesinin müziksel ve şiirsel bir kahramanıydı. Mercedes Sosa en Argentina (1982) albümünün açılışını bir Silvio Rodriguez bestesi olan, ‘Suenos con Serpientes’ adlı parçayla yaptı. Bunu şair Alfonsina Storni’ye adanan ‘Alfonsina y el Mar’ ve stadyumları sallayan ‘Cancion con Todos’ şarkıları takip etti. Daha sonra 30Anas (1993) albümünde 1993’e kadar olan tüm şaheserlerini topladı. Bu albümde ‘eğer şarkıcı susturulursa’ anlamına gelen ‘Si es Calla el Cantor’ adlı parçası oldukça önemlidir.
Corazon Libre (2005) ise çok ciddi sağlık problemlerinin ardından Sosa’nın geri dönüş albümü. Sosa bu çalışmada artık daha sakindi, ancak hala kuvvetli ve azimkârdı. Albümün kapağını ise kendisine uzun yıllar yoldaşlık etmiş, onlarca kez aynı sahneyi paylaşmış olduğu Joan Baez hazırladı.
Bunun dışında, kadınlar içinde şarkılar yazıp söyledi Sosa. Emansipasyon savaşları sırasında Manuela Padreza adlı bir kadın lidere adadığı ‘Manuela la tucumana’, yine bir kadın gerilla için yazdığı ‘Juana Azurduy’ adlı parçaları bunlardan bazılarıydı.
Aldığı onlarca ödüle, 2000 yılında Latin Grammy ödülünü ekleyen Sosa, ‘ödüller şarkı söylediğim için değil, düşündüğüm için de verildi. İnsanları ve adaletsizlikleri düşünüyorum. Düşünmeseydim kaderim böyle olmazdı…’ diyordu.
4 Ekim 2009’da, o muhteşem sesli tonton anneannemizi, Latin Amerika’nın aktivist kadın şarkıcısını, doğduğu ve şarkılarını söylediği topraklarda, Buenos Aries’te kaybettik. Yaşamındaki hareketin aksine sessizlik içinde bir ölümdü bu. Çünkü değişimi, hüznü ve özel bir ironiyi içinde yaşatan Sosa, emperyalist ve adaletsiz dünyaya fazla gelmişti. Bugün ancak bazılarımızın sahip çıkabildiği direnişin muhteşem sesli simgesi Mercedes Sosa… Çok geniş kitlelere etki edebilen heybetli sesli bu kadının ‘gracias a la vida’ (teşekkürler hayat) adlı şarkısını her dinlediğimde, ben de hayata teşekkür ediyorum Mercedes Sosa’yı tanıttığı için… Gözlerimi doldurduğu, yaşamı hissetmemi sağladığı için… Sistemin bize dayatmaya çalıştığı her şeye karşı dimdik ayakta durabilmenin asaletini öğrettiği için…
Daha önce hiç Mercedes Sosa dinlememiş olanlar, ‘la maza’ şarkısıyla başlayabilirler, bu Latin Amerikalı aktivist kadını tanımaya…
S.Kelemençe

Hiç yorum yok: