17 Ekim 2009 Cumartesi

Staj Adı Altında Sömürüye Hayır!



Kapitalistlere vasıflı ve nitelikli işçi yetiştirmekle görevli olan okullar, onların isteklerine uygun işçi yetiştirmek için teorik eğitim sürecinin yanı sıra sanayi ve hizmet sektörlerine, “iş öğretme” bahanesiyle zorunlu kıldığı staj uygulaması ile stajyer işçi gönderiyor.
Stajyer işçi gönderen okulların başında meslek ve teknik liseler, meslek yüksekokulları ve lisans eğitimi veren üniversiteler geliyor. Kapitalistler işgücü ihtiyacını karşılamak için söz konusu bu okullar ile birlikte her daim işbirliğini geliştirmeye yönelik oldukça önemli adımlar attılar. Belki de atılan adımlardan en önemlisi, çeşitli sanayi (imalat, metal, tekstil, gıda, vb.) ve hizmet sektörlerinde (eğitim, sağlık, bankacılık, vb.) stajyer işçi çalıştırmak diyebiliriz. Kapitalistlerin veli nimet olarak gördükleri stajyer işçiler, çalıştıkları sektörlerde, meslek bölümlerine göre üç ay ile bir yıl arasında değişen zaman zarfında çok düşük ücretlerle ya da -genelde- ücretsiz olarak sermaye sınıfının boyunduruğu altında sömürülüyor.


Kapitalistler işgücü ve üretim politikasını düşük maliyet ve yüksek kâra dayalı bir biçimde yürütür. Yani, bir kapitalist, metaların üretiminden yüksek kar elde etmek için, işgücünü düşük ücretle olabildiğince sömürmek ve işgücü masraflarını (sigorta, yol ve yemek masrafı, vb.) minumum düzeyde tutmak ister. Kapitalizmin ekonomi–politiği genel olarak işçi sınıfına bu şekilde uygulandığı gibi, aynı zamanda işçi sınıfının bir unsuru olan stajyer işçilere de aynı şekilde uygulanmaktadır.
Kapitalizmin ekonomi – politikasından da anlaşılacağı üzere, kapitalistlerin neden stajyer işçi çalıştırmak istedikleri ve sürekli talep ettikleri şimdi daha iyi anlaşılmakta. Metanın üretiminde mesleki ve teknik bilgiye sahip vasıflı – nitelikli işgücü ihtiyacı var, lakin onlar vasıflı – nitelikli işçi çalıştırmak yerine stajyer işçi çalıştırıyor. Zira stajyer işçiler vasıflı – nitelikli işçilerden daha düşük işgücü maliyetine sahip ve üstelik aynı işi yapabiliyor. İşte bu anlamda, stajyer işçiler, kapitalistler için kaçınılmaz veli nimet.
Stajyer işçi çalıştırmakla büyük avantaja sahip olan kapitalistler, bundan dolayıdır ki, her yıl lise ve üniversitelerde okuyan 1 milyonu aşkın öğrenciyi stajyer işçi olarak asgari ücretin üçte biri kadar ve hatta bazen ücretsiz olarak çalıştırıyor. Özellikle meslek ve teknik lise ile meslek yüksekokullarında okuyan öğrenciler bir yıla kadar ve belirli çalışma saatleri olmadan mesailere kalarak 10 – 12 saat çalışabiliyor. Dahası, çok zor koşullar altında stajyer işçiler kapitalizmin azgın sömürüsüne kurban ediliyor.
Küçük ve orta işletmelerde çalışan stajyer işçiler her türlü işi yapmaya mecbur bırakılıyor, bunun yanında keyfi uygulamalara da maruz kalıyor. Genelde büyük işletmelerde staj yapmak isteyen öğrenciler, staj zamanı geldiğinde, ya ayak bağı olmamak için işletmeye alınmıyor ya da işletmede staj süresi boyunca üretimden uzak tutuluyor. Kapitalist üretim hiyerarşisi de, stajyer işçiler ile vasıflı – vasıfsız işçilerin arasına kalın bir çizgi çekerek işçi sınıfını bölmeye yönelik işlediğini belirterek geçelim.
Stajyer işçilerin yol ve yemek masrafına gelince, düşük ücretli ve ücretsiz çalıştırmak yetmiyormuş gibi, bu masrafları ne okul ne de staj yerleri karşılıyor, tamamıyla öğrenci kendi cebinden karşılıyor. Stajyer işçilere bir darbe de burdan!
İşçi ve öğrenci düşmanı kapitalistlerin saldırıları bu kadar değil. Önceden sigorta priminin bir kısmını kapitalistler öderken, şimdi, geçen yıl TBMM'nden geçen SSGSS yasasıyla birlikte sigorta primleri devlet tarafından yani bizlerin vergisiyle ödeniyor. Ne de olsa devlet kapitalistlerin devleti ve söz konusu sermaye sınıfının talepleri olunca emekçilerden topladığı parayla bunu “seve seve” yapmaya razı.
Sigorta primi ödeniyor ödenmesine ama staj yerinde herhangi bir “iş kazası” geçiren öğrenci ödenen sigorta priminin az olmasından dolayı sağlık harcamaları karşılanmıyor; bu durumda iş kazasının faturası öğrenciye kesiliyor.
Tüm bunlarla birlikte stajyer işçiler, staj yerlerinde karşılaştıkları sorunları çözmek için toplu sözleşme ve örgütlenme hakkından da yoksun bırakılıyor. Son olarak, staj bitiminden sonra işyeri temsilcileri, öğrencilerin okulunu etkileyecek saçma sapan staj değerlendirme notu veriyor. İşyerlerine verilen bu yetki, stajyer işçiyi köle olarak her koşulda çalışmanın bir göstegesidir aslında. Başka sözcüklerle ifade edersek, okul kapitaliste diyor ki: öğrencinin eti senin kemiği benim. Özetle, okul sanayi işbirliğine dayanan staj uygulaması, staj adı altında sömürünün yeni biçimidir.
Artık sadece öğrenciler stajyer olarak çalıştırılmayacak, şimdi işsizler de stajyer olarak çalıştırılacak. Nasıl mı? İçinden geçmekte olduğumuz ekonomik kriz döneminde, hükümet, kapitalistleri krizden kurtarmak için açıkladığı “istihdam” paketinde 100 bin işsizin aylık 330 ytl kadar komik bir ücretle, aynı zamanda emekçilerle alay edercesine 6 ay süreyle “stajyer” olarak işe başlayabileceği “müjdesi”ni vermişti. 6 ay süre sonunda patronlar, çalışan “stajyer”lerin bir kısmını kapı dışarı edecek diğer bir kısmını ise iş garantisi olmadan ve güvencesiz bir şekilde çalıştıracak.
Görüldüğü üzere, stajyer işçi çalıştırmak sömürücü sınıfların olmazsa olmazları arasına girmiş durumda. Dolayısıyla burjuvazi, öğrencileri ve işsiz işçileri hiç de iyi niyetle düşündüklerinden değil, tamamen ekonomik çıkarlarına uygun düştüğü için çalıştırıyorlar. Bununla birlikte onların işine gelen bir başka nokta, işçi sınıfını stajyer, işsiz, kafa ve kol emekçisi olarak bölmektir.
İşte tüm bunlardan dolayı, stajyer işçilerin sosyal ve ekonomik talepleri siyasi ve sınıfsal nitelik taşımaktadır; dolayısıyla geleceğin işçisi öğrencilerin, geleceklerinin kurtuluşunun anahtarı da burada yatmaktadır.

Meso

Hiç yorum yok: