17 Ekim 2009 Cumartesi

Cinsel Devrim - Aile Sorunu


Cinsellik, belki de yaşadığımız çağın en geri kalmış konusu. Bilimde, teknolojide ve sanatta hızla ilerleyen 21.yüzyıl insanı maalesef cinsellik konusunda buyurgan ahlaka boyun eğmiş durumda. Bu tek başına oluşan bir gerilik değil tabiî ki. Kapitalizmin ve onun toplumsal enstrümanlarının (aile, evlilik vb.) oluşturduğu bir gerilik. Tutucu ahlak göründüğü gibi sadece ideolojik bir yapı değildir. Maddi koşullar tarafından ayakta tutulur. Bu yüzden kapitalizm ve cinselliği birbirlerinin öncesi yada sonrası olarak değerlendirmek doğru olmaz.


Kadının ve erkeğin toplumdaki yerleri, çocukluk, evlilik, anne ve babalık dönemleri o daha dünyaya gelmeden belirlenmiştir. Aile içinden başlayarak, aldığımız ahlaki eğitimin her aşamasının amacı, kişiyi bulunduğu çevreye yada aileye bağımlı kılmak; başka bir deyişle, kişinin beyninden özgür seçimleri çıkarıp kararlaştırılmış gerici ahlak kurallarını empoze etmektir. Bu ahlaki eğitimler, ileride çocuğu bekleyen yapıya hazır etmek için, yani bu düzenin iktisadi yapısını korumak için kadın-erkek ilişkilerinde, aile ilişkilerinde yol gösterici olacaktır. Karşılıklı olarak iktisadi koşullar da bireyi bu ahlaki düzene uymak zorunda bırakır. Örneğin; bir iş yerinde 10 saat çalışan erkeğin ev işlerini yapması ve çocuğuna bakması için yeterli zamanı olmayacaktır. Bunun için bir hizmetçiye gerek vardır. İşverenin çalışan için bir hizmetçi tutması üretimin maliyetini oldukça arttırır. Ancak çalışanın evlenmesiyle birlikte işveren için bu yük ortadan kalkar. Evlilikte kadın, bunu ücretsiz olarak yapmaya mecburdur. Nedeni, eşine karşı hissettiği sorumluluk duygusu ve asıl olarak ona ataerkil toplumda benimsetilen rolü. Yani işverenin sorumluluğu eşlerin birbirlerine olan sorumluluğuna dönüşür. Sonuç olarak, hem aile hem de iktisadi yapı ayakta kalmak için birbirlerine ihtiyaç duyarlar.
“Cinsel gereksinimlerin bastırılması zihinsel uyuşukluğa, genel coşkusal durgunluğa özellikle iradeden yoksunluğa yol açar. Bu yapıdaki zihinler demokratik yapıya uyamazlar.” diyor Wilhelm Reich. Bu açıdan gerici cinsel ahlakın aileyi bu denli koruması şaşırtıcı değil. Aile kurumu varoluş amacı olarak bireyi yönetmek üzerine kuruludur. Kişinin özgür eylemlerinin adam akıllı önüne geçer. Onun, hiçbir şeyde tek başına karar sahibi olamayacağını her fırsatta açık eder. Aile bu yönüyle son derece politik bir özellik taşımakta. Son derece kontrollü, benimsediği ideolojiyi baskı ve gerektiğinde şiddet yoluyla kabul ettirmeye çalışan politik bir örgüttür aile. Ataerkil ailelerde otoriter baba figürünün baskısı kadın ve çocuğun özgür iradelerini sindirir. Anne ve çocuk asalak gibi babaya bağımlı yaşar. Babanın kaybı durumunda bir başı boşluk ve ne yapacağını bilememe söz konusu olur. Bu koşullarda yetişmiş insanlar otorite tarafından yönlendirilmedikleri zaman yaşamlarını sürdüremezler. Yönetilmeyi bekleyen onca insan olduğunu düşünürseniz en acımasız fikirlerin bile insanlara nasıl kolaylıkla kabul ettirildiğine şaşmamak gerek. Hitler, Mussolini gibi diktatörlere olan anlaşılmaz sevginin kökeni de bu sorunda yatıyor.
Aile içinde yaşanamayan, kısıtlanan cinselliğin, bilinç altına itilen cinsel arzuların, zamanla ana-babaya karşı kine dönüşmesi ve bu kinin getirdiği suçluluk duygusu beklenebilir. “Bu kin” diyor Reich “bilinçli kalırsa bireysel anlamda devrimci bir etken olabilir, kişiyi aile bağlarını koparmaya iter. Eğer bu kin bilinç altına itilirse körü körüne bağlılık ve çocukça söz dinleme gibi karşıt tutumlara yol açar.” Muhafazakar gençlik aileye sıkı sıkıya bağlıyken, devrimci gençliğin aileye olan isyanı ve ondan kopuk oluşu bu bakımdan şaşırtıcı gözükmüyor. Cinsellik aile içinde bir sorun olarak başlıyor. Aile içinde verilen cinsel eğitim ister istemez bireyin cinsel hayatını bozuyor. Her şeye rağmen bu birey sağlıklı yaşam kurmak isterse bunu ancak aile bağlarını ya da onun zincirlerini ortadan kaldırarak yapabilir.
Evlilik ve aile, kapitalizmin -ve onun öncülü sınıflı toplumların- ayrılmaz parçalarıdır. İktisadi temelini çekip aldığımızda, evlilik ve aile kendiliğinden çöker. SSCB’de olan budur. Ekim devriminden sonra evlilik hızla dağılmıştır, bu evliliğin cinsel temelinin ne kadar zayıf olduğunu gösterir. Bütün bu sorunların kaynağı görüldüğü gibi bir medeniyetler çatışması değildir. Sorun, özel mülkiyetin yaşayabilmesi için korunan tutucu ahlak ve araçlarıdır. Bu yüzden reformist çabaların çözüme yönelik olduğunu söylemek zor. Gerici cinsel ahlakla mücadele yalnızca devrimci bir anlayışla sergilenebilir. Yani sağlıklı cinselliğe ulaşmış, özgür bireyler olabilmenin yolu bildiğimiz neredeyse her şeyi unutmaktan geçiyor. Toplumsal olarak bunun, ancak iktisadi yapının değişmesiyle mümkün olacağını düşünüyorum, ancak bireysel anlamda tıpkı sınıf bilinci gibi cinsel bilinç de büyük bir öneme sahiptir ve çaba gerektirir.
Buyurgan topluma giden yolda, buyurgan ailenin ne derece önemli olduğunu ve aktif rol oynadığını dar bir çerçevede de olsa ana hatlarıyla belirtmek istedim. Cinsel sorunların temelde burjuva toplumun aile yapısından kaynaklandığını, bunun sonucu olarak kişilik bunalımları ve aileye körü körüne bağlanma gibi sorunların ortaya çıktığı söylenebilir. Ayrıca aileyi var eden özel mülkiyetin getirdiği yeni yükümlülükler çalışanlara güçlü bir aile şirketi kurmaktan başka bir seçenek bırakmamaktadır. Bütün bu nedenlerden dolayı aile her zaman güçlü kalmayı bilmiştir.
Evlilik, çocuğun cinsel eğitimi, ergenlik, eşcinsellik, Sovyetler Birliğinde gerçekleştirmeye çalışılan cinsel devrim gibi konuların da sonraki sayılarda yer almasının faydalı olacağını düşünüyorum. Cinsel devrim konusunda kaynak olarak faydalanabileceğimiz geniş bir arşiv ne yazık ki yok. Zaten bu konuda Reich da cinsel devrim kuramının Marx, Engels, Lenin gibi öncüllerinin olmadığından yakınıyor, elbette bunun da geçerli nedenleri bulunuyor. Var olan kaynakların da pek fazla ilgi görmediği ortada. Ayrıca Sovyetlerdeki cinsel devrimin öncüsü olan Kollontay'ı da unutmamak gerekir. Ekim devrimindeki ilk büyük pratiğe onun katkısı oldukça fazladır.

Kaynak: Cinsel Devrim Wilhelm Reich
Gençliğin Cinsel Eğitimi Wilhelm Reich

ims

Hiç yorum yok: