15 Haziran 2009 Pazartesi

sen

Elleri bağlanmış birisi gibisin.
Çok uzakta bir şehirde dönüş bileti olmayan,
Hiç kimsenin tanımadığı
Ve tek bir kelime onların dilini konuşamayan.

Fırtınanın mahsur bıraktığı yabani otlardan biri,
Tek bir bulut gökyüzüne takılı kalmış,
Ölmeye adanmış bir kurban.
Tek tanrısı kendinden başka biri olmayan birine üstelik.

Daha önce yaşamış ve sevmiştin hayatı.
Gözlerinin içinden koklamıştın tüm o bahar çiçeklerini.
Şiddetli bir baş ağrısı gelip yerleşinceye gözbebeklerine
Ve mesafeler kokuları çok dağıtıyor

Gece olunca uykudan uyanıp sebepsiz;
Ne olacağını düşünen biri.
Tüm gün boyunca adımını atmadan sokağa,
Her şeyi unutmaya çabaladıkça hatırlayan biri…

Bu tipi bitinceye dek huzurlu bir mağaraya saklamalı kendini
Savaş alanının ortasında tarafsız bir er gibisin
Uzak, sis içinde ve kaybolmuş cesaretinin erittiği
Saçma sapan hayaller içindesin…

Bir an her şeyi anlamsızlaştırır ve onları kaybedersin
Canını sıkan ne varsa görmezden gelirsin delirmemek için
Oysa neden bu kadar korkar delirmekten insan
Dışarısı bir tımarhaneyken hatta…

Bütün bunları yeniden görmen çok fazla zamanını almayacak
Ve her defasında yeniden düşecek zırhların
Kumdan kalelerini yıktığında rüzgâr ve dalgalar
Bir kez daha yıkılacaksın

Bence delir
Bence bağır istediğin kadar.
İşte bu, işte orada diye kepaze et onları
Susup öldürmekten kendini her zaman daha iyidir bu…


lepistes

Hiç yorum yok: