Alman Marksist kuramcı, politikacı ve tarihçi Franz Mehring’in Tarihsel Maddecilik Üzerine adlı broşürü ilk olarak 1893 yılında yayınlandı. Broşürün yazarı, Alman Sosyal-Demokrat Partisi’nin I. Dünya Savaşı’nda kendi burjuva devletini desteklemesine karşı çıkan Rosa Luxemburg ve Karl Liebknecht önderliğindeki ‘Spartaküs Birliği’ ve ardından 1919 yılında Alman Komünist Partisi kurucularındandı. Mehring’in Türkçede ilk kez bir kitabının yayınlanıyor olmasının dışında, yazarın, toplumun gelişim yasalarını kavramanın bilimsel yöntemi olan tarihsel maddeciliği oldukça açık anlatması ve özellikle içinde yaşadığımız türdeki kapsamlı altüst oluş dönemlerinde, dünyayı anlamanın yöntemini sağlaması açısından değerli. Kitap Prinkipo yayıncılıktan çıktı.
Paul Lafargue’nin Tembellik Hakkı’nı Türkçeye çeviren Vedat Günyol kitap hakkında: “kimilerine göre bu yapıt, yalnız sosyalizmin değil, Fransız edebiyatının da klasiğidir” diyor. Fransız sosyalist Lafargue’ın 1883 yılında yayımlanan bu kitabında, tembellik ile kastedilen yan gelip yatmak değil, işçi sınıfının kapitalistler için çalışması yerine kendisi için çalışması, -ki Lafargue bunu üretici güçlerdeki gelişme ile günde 3 saat olarak önerir-, kalan özgür zamanını dilediği gibi geçirmesidir: Yaşasın tembellik hakkı! Kitap Telos yayınlarından.
İkinci Dünya Savaşı yıllarında, Zonguldak kömür ocakları çevresinde yaşayan erkek köylüler "işçi mükellefiyeti" adı altında zorla çalıştırılmışlardır. Yaşlı bir madenci o günleri şöyle anlatıyor: "Yük taşıyan bir hayvan huysuzlanıp gitmezse, sahibi döver onu. Ama ne kadar döverse dövsün, hayvanını yaralamak, sakat bırakmak, öldürmek gelmez içinden. İşte böyle sakınmalardan bile uzaktık 'mükellefiyet'te biz. Bir hayvan, bir eşya kadar bile değerimiz yoktu nedense! Ayağı kırılan bir ocak katırı, yiten bir kazma, bizlerin ölümünden daha çok üzerdi başımızdakileri. Çünkü ocakta çalışan katır az bulunuyordu. Kazma, kürek belli sayıdaydı. Ama bize gelince, karıncalar kadar çoktuk biz. İrfan Yalçın Ölümün Ağzı'nı, maden ocaklarında can vermiş, sakat kalmış, "maden"in bütün çilesini çekmiş, ama hiçbir zaman insan onuruna yaraşır biçimde yaşatılmamış tüm emekçilere adıyor. Kitap Kaynak yayınlarından.
Birinci Dünya Savaşı Avrupa'da şiddetlendiği zaman Osmanlı İmparatorluğu'nda yaşayan Ermeniler için tarihlerinin en karanlık, en acı dönemi başlıyordu.Trajik tarihi bir arkaplan önünde cereyan eden bir aile destanı.Agop J. Hacikyan Ermeni asıllı bir yazardır. Göçettikten sonra 1957'ye kadar ABD'de yaşadı, o tarihten sonra da Quebec'de yaşıyor. Profesördür, edebiyat ve dilbilim üzerine yazılmış kitapları vardır. Son zaman yapıtları arasında romanlar, denemeler ve çeviriler vardır.Jean-Yves Soucy Quebec'de yaşayan bir yazardır. İlk eseri 1976'da yayınlandı. Birçok romanı ve hikâyeleri yayınlanmıştır. Ayrıca televizyon ve radyolar için yazmaktadır. Kitap Pencere yayınlarından.
L'Encyclopédie'nin son ciltleri 1765 Eylülünde yayımlandı ve Diderot "Büyük ve lanetlenmiş yapıt bitti!" diye haykırdı. Sadece Aydınlanma Çağında değil günümüzde bile "büyük ve lanetlenmiş" bu yapıt, modern çağın bütün ansiklopedilerinin babası: Ansiklopedi, iki yüz yılı geçen uzun bir bekleyişten sonra, "Agnus scythicus"tan "Zenci Ticareti"ne kadar seçilmiş maddeleriyle -bile olsa- ilk kez Türkçede. Bu önemli çeviriyi gerçekleştiren Selahattin Hilav'ın kapsamlı sunuş yazısı, Alain Pons'un kronolojisi, d'Alembert'in "Öndeyiş" ve "İnsan Bilimleri Sisteminin Ayrıntılı Açıklanması", Diderot'un "Başyargıç Barcon'ın Bilimler Bölümlemesi Üzerine Düşünceler" başlıklı yazıları ve özgün baskıdan seçilmiş tam sayfa resimlerle.
Dünya okurlarınca “geleceğe kalacak elli yazar” arasında sayılan Aslı Erdoğan’ın yayımlandığı günden bugüne değerini ve yerini hiç kaybetmemiş ilk romanı: Kabuk Adam. Türk edebiyatında olduğu kadar dünya edebiyatında da yeni bir yazarın doğuşuna tanıklık eden bir kitap. Şık olmakla cinayet işlemek arasındaki o çok ince çizginin öyküsü.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder