22 Ağustos 2009 Cumartesi

Yunanistan Olayları

Yunanistan'da 15 yaşındaki bir gencin, polis kurşunuyla ölmesiyle tüm dünyaya yayılan olaylar herkesi ilgilendirecek boyutlara ulaşmaya başladı. Yunanistan 1968'den beri anarşist nitelikli hareketlerin sıkça yaşandığı bir yer. Üniversite ve lise işgalleriyle sık sık anarşist gruplar ses getiren eylemlerde bulunuyor.


Son olarak bu eylemlerle birlikte Yunan hükümeti çaresiz gözüküyor. Muhalefet gözünü iktidara dikmiş bu olayları fırsat bilirken, onlar da artık olayların basit bir çatışmadan fazlası olduğunu anlamasıyla halkı sakin olmaya çağırdı. Buna bağlı olarak poliste de tedirginlik ve korku artmış durumda. Bir gencin ölümüne daha yol açmamak için polis son derece dikkatli davranıyor. Aksi takdirde olaylar iyice kontrolden çıkabilir ve bu hükümetin kesin sonunu hazırlar. Krizin etkisini tüm dünyada yoğun bir şekilde gösterdiği bu günlerde Yunanistan'daki maddi zarar 1 milyon euroyu aşmış durumda.

Hükümet acilen bir çözüm bulmak istiyor. Son çare olarak da kitle eylemlerinin tüm ülkede yasaklanması planlanıyor. Fakat bunun ne denli etkili olacağı bilinmez. Çünkü olaylar krizin artan etkisiyle farklı bir boyuta taşınabilir. Eylemlere öğrenciler dışında farlı gruplardan da destek geliyor. Bir çok ülkede ise bu olaylara bağlı dayanışma eylemleri yapılıyor.

Yaşanan bu olaylar 68 Mayıs eylemlerine benzetilebilir. Çünkü Yunanistan'daki eylemleri fitilleyenler iyi eğitimli ve toplumun üst kesimlerinde bulunan anarşist gençleridir. Yani bu eylemler varoşlarda yada toplumun ezilen kesimlerinden yükselen bir ses değil, eğitimli ve maddi zorluk çekmeyen ama isyankar ateşli gençlerin hareketleridir.

1968 Fransa'da ve hemen hemen bütün ülkelerde baş gösteren öğrenci eylemleri çok etkili olmuştur. Fransız goşist-anarşist hareketi olarak gelişen ve toplumsal düzeni bütünüyle yadsıyarak, yıkıcı ve sürekli bir başkaldırmayı öneren goşizm bu bakımdan bugünkü olaylarla benzerlik göstermektedir.

68'de Fransa'daki eylemin önderi Cohn Bendit eylemlerin amacının rejimin devrilmesi olduğunu söylüyordu. Buna bağlı olarak bir çok fabrika ve üniversite işgal edildi. Bu eylemlerde anarşistlerin Marx'ın görüşlerine karşı çıkması ve "anti otoriter" teriminin sık sık kullanılması dikkat çekiciydi. Zaten buna bağlı olarak eylemlerin plansız, sistemsiz ve hazırlıksız olması nedeniyle bu eylemler, işçi eylemleriyle birleşmekte zorlandı. Hatta Fransa'da Billancourt'da işçiler öğrencileri fabrikaya sokmadılar. Bu olay öğrencilerin örgütlenme ve hazırlanma konusundaki eksikliklerini işçilerin göstermesi adına iyi bir örnek oluşturmaktadır.

Her ne kadar amaç rejimin devrilmesi olsa da eylemlerin örgütsüz ve disiplinsiz ilerlemesi eylemlerin reformist yanını belirgin bir şekilde ortaya çıkardı. Cohn Bendit'in Sartre'la olan bir diyaloğu sırasında Sartre şu soruyu yöneltiyor: "Sorun her zaman aynı kalıyor; Reform mu Devrim mi? Sizin dilediğiniz gibi şiddet zoruyla yaptığınız her şey reformcular tarafından olumlu bir şekilde ele geçiriliyor. Eyleminiz sayesinde üniversite düzelecek; ama bu, burjuva toplumu çerçevesinde gerçekleşecek." Cohn Bendit'in verdiği cevap şöyleydi: "Kuşkusuz. Ama bunun ilerlemek için tek yol olduğuna inanıyorum. Biz daha çok toplumun her aşamada devrimci eylemler doğurduğu sürekli bir gelişmeye doğru yol alıyoruz. Burjuva toplumunu havaya uçurmayı düşünmemeli. Bu yapılacak bir şey yok demek değil tersine toptan bir muhalefetten hareketle adım adım mücadele etmeli." 68 Mayıs'ındaki eylemlerin esas amacı ve sonuçları bu diyalogla özetlenebilir.

Anarşizm o yıllarda ne kadar hızla öne çıkmışsa aynı hızla gözlerden kaybolmuştur. Bunun nedeni bugün Yunanistan'da gördüğümüz şiddet eğilimlerinin ("Bir poliste sen öldür topluma katkın olsun" yazılı tişörtler gibi) yıllar önce tedhişçi anarşizm anlayışıyla geldiğini ve insanlar üzerinde hiç hoş bir etki bırakmadığı gayet açıktır.

Yunanistan'daki eylemlerin dünyanın dört bir yanında destek bulduğu görülüyor. İtalya'da, İspanya'da, Fransa'da, Danimarka'da ve küçük çaplı eylemler olarak bir çok ülkede daha anarşist dayanışma eylemleri gerçekleşmekte. Bu eylemlerin etkili olabilmesi için sadece sistemsiz anarşist öğrenci hareketi olması yeterli olmayacaktır; ancak, toplumun geniş kesimlerini ilgilendirecek planlı eylemler olarak uygulanmasıyla etkili bir sonuç sağlanabilir. Ayaklanma Yunanistan'daki reformist yönüyle değil devrimci yönüyle şekillenmesi ve bu sayede gelişmesiyle daha etkili bir noktaya taşınabilir.

Bütün bunlara rağmen olayların bugünkü farklılığı tüm dünyanın içinde olduğu küresel krizin etkilerinden kaynaklanmaktadır. Yani bugün çevresel koşulların maddi yönü 68 Mayıs dönemine göre daha ağır basmakta.

Son birkaç aydır Türkiye'de ve dünyada işçi ve öğrenci hareketleri hızla artış göstermekte. Küresel krize bağlı olarak bütün ülkelerde sendikal eylemler ve siyasal eylemler artmaktadır. Tabii ki bu ayaklanmaların toplumda yaratacağı etkiyi anlayabilmek için henüz çok erken. Ancak krizin etkileriyle artan işsizliğin ve yoksulluğun bu gibi eylemlerle olgunlaşıp birleşip, büyük bir kitle eylemine dönüşmesi olasılık dışı değildir. Böyle büyük çaplı bir kitle eylemi çok daha etkili sonuçlar doğuracaktır. Ancak plansız ve sistemsiz eylemler yine reformist sonuçlar doğuracaktır.

Öğrenci hareketlerinin evrensel açıdan ses getirip Cohn Bendit in dediği gibi toplumun devrimci bir gelişmeye uğraması için eylemlerin işçi sınıfına ve halka yansıması gerekir. Bu da ancak sistemli bir devrimci işçi mücadelesini ön plana çıkararak yapılabilir. Olayların sadece ekonomik açıdan değil, siyasal açıdan da iyi analiz edilip buna bağlı olarak devrimci istekler ön plana çıkarılmalıdır. Sadece anarşist tedhişçi eylemlerle toplumda devrimci bir gelişme sağlanamaz, aksine ters yönlü bir etki yaratabilir.




ims

İstanbul-öğrenci

Hiç yorum yok: