5 Ağustos 2009 Çarşamba

sifr* tolerans








Günlerdir dışarıda, sokaklarda ve alanlardaydın
Şimdi içerdesin.
Usulca karanlığa alışır gözlerin,
Beklersin.
Beklersin bir sonrakini,
Islak bir duvar gibi.
Dışarıda Kriz büyür,
İçerdekini unutursun
İşsiz kaldığın şehrin işçileri işsizdirler artık.
Sen içerdesin,
Hem de en içerde.
Genzin yanar,
Engel olamazsın.
Kocaman bir sessizlik alır başını gider,
Hiçbir şey duyuramaz kendini bir başkasına,
Bir tek kendini duyarsın…
Derken sesler bulur, alır, seni tekrar
Kimlik kontrolü yaparlar
Bütün mektupları toplanır işçilerin
Ellerin hala mürekkeplidir.
Cezayir’i hiç görmedin
Ama Cezayir kancasını iyi bilirsin
Mancuerda ve Scaphism adında işkenceler büyür üzerinde
Şaşarsın Ulusal polis kuvvetlerinin
İşkence Enternasyonaline…
Susmak istemezsin
Türkiye İlerleme Raporu sana sormadan ilerler.
Uluslararası af örgütü affetmeye hazırdır,
Ama bedenin acıyı affetmez
Islak tenini unutursun
Sonra da üşümeyi…

Ölüm gecikmeden gelir…
Artık susarsın,
Başkaları konuşur
Ama işçiler değil henüz.
Polisler, Bakanlar, Askerler ve patronlar
Birleşmiş Milletlerde birleşirler,
The Guardian Gazetesi Adalete Jest olarak atar başlığını
Adalet bakanı özür diler,
Sonra İşkenceye Karşı kurulan Komisyon üyelerine
İstinye karakolunda öğlen yemeği verilir.
Yemekte bolca havuç vardır
Fakat sopayı vekiller değil işçiler görür
150 ülke
10 bin 886 polis ve jandarma,
4 bin 662 kişi
İnsanlık onuru,
Asgari ücret,
Cenevre Sözleşmesi…

Sözleşmeler, yasalar,
İnsan hakları örgütleri,
Sendikalar,
Sonra hümanist patronlardan vekiller
Burjuva basının hükümet “karşıtlığı”…
Yaşasın özgürlük
Bırakınız etsinler bırakınız kessinler…

*Sifr, Arapçada, “boş, anlamsız” anlamında kullanılır.


Crispos
—İstanbul’dan bir işsiz-

Hiç yorum yok: