9 Ağustos 2009 Pazar

Dersimiz Felsefe’den Kaçış

Milli Eğitim’in yeni uygulamaya geçirdiği felsefe müfredatı “dini bütün, milliyetçi ve saygılı” gençlik hedeflerken felsefe anlatmayı ihmal etmiş! Bu durum ilk başta öğretmenlerin büyük tepkisini topladı. Öğretmenler bu sistemle felsefe dersinin tamamen yok olacağını söylediler. Bu durumda öğrencilerin de öğretmenlerine destek olması gerekiyor.


Öğrencilerin yeni müfredatla birlikte tamamen felsefeden farklı yönlere çekilmeye çalışıldığı çok açık biçimde ortada. Müfredatta dini ve milliyetçi motifler oldukça yoğunlukta. Yeni gelen sistemle öğrencilerin özgür düşüncesi engellenmekte. Müfredatta ayrıca öğrencilere milliyetçi filmler ve belgeseller izletilmesi isteniyor. Bunlar arasında “Türklerin bağımsızlığına olan düşkünlüğü”nü anlatan filmler de yer alıyor. Bir insanı diğer varlıklardan ayıran en önemli özelliği üretken düşünmesidir, bunun yanında da belirtmek isterim ki özgür düşüncenin vatanı olmaz.

Derste öğrencilere tanrının varlığını ispatlamaya yönelik örnek ve uygulamalar fazlasıyla yer almaktadır, aksi görüşlere çok az değinilip geçilir, ayrıca Kuran’dan da alıntılar kullanılmıştır. Sanki Kuran bir peygamberin kutsal (yani değişmezler bütünü) kitabı değil de bir filozofun düşüncelerini anlatıyor!

Öğrencilerin bu dersle kendi aralarındaki yapıcı tartışmalar da son bulmuş olacak. Çünkü, gerçekte felsefe dersinin amacı öğrencilere düşünmeyi/sorgulamayı öğretmek, hayatı doğru olarak yorumlatmaktır. Öğrencinin düşüncesine doğrudan etki etmek doğru bir yöntem değildir. Dersin bu şekilde öğrencilere özgür düşünmeyi öğretmesi mümkün değildir. Bu durumda müfredata ağırlığını koyan “dini ve milliyetçi motiflerin” doğru bir etki yaratması söz konusu değil. Din ve milliyetçilik soyut kavramlar olduğu kadar, insanlar arasında bölücü işleve sahiptirler. Şimdiye kadar egemen sınıfların düşman yaratma ve ezilen sınıfları kontrol altında tutmakta ilk sarıldıkları silahlardır bunlar.
Konumuza dönersek, felsefe aynı zamanda sorgulamaktır. Hiçbir bilgi "doğru" olarak kabul edilemez. Çünkü her doğrunun aksi de ispatlanabilir ve felsefede doğru özneldir. Herkes bilgiyi kendi düşünce gücüyle yorumlar ve kendine göre bir sonuca varır. Öğretmenin amacı; öğrenciyi hazır bilgiyi almaya zorlamak değil bilgiyi yorumlamalarını ve doğruyu öğrencilerin kendilerinin bulmasını sağlamaktır.

Lise öğrencileri mezun olmadan önce bu dersle birlikte felsefe tarihini de iyi bilmeleri gerekir. Bu da ayrıca ihmal edilen bir konu. Çünkü sadece siyasi tarih yeterli değildir. Felsefe ile insan düşünceyi çok iyi kavrar, iyi fikirler üretir. Temelde önce kendine düşünce özgürlüğünü vermeyi öğrenen öğrenci; felsefe tarihindeki önemli düşünceleri bilir, fikirler nasıl gelişmiş yorum yapabilir, geniş bir düşünme gücüne sahiptir. Gününü, kendini, dünyada olup biteni anlamaya çalışırken bildiği şeyleri kullanır. Gelişimin temelinde önce kendine düşünce özgürlüğü vermesi gerektiğini çok iyi bilir. Onun için kutsal değişmezler olmadığı gibi, körü körüne bağlanılacak şeyler de yoktur.

Öğrenciler felsefeye biraz daha ilgili olmalılar, öğrenilen bilgiler ezber olarak kalmamalı, yaşadığımız dünyada yalnızca yer kaplayan bir nesne olmaktan çıkıp, onu değiştiren bir özne olmak için en başta gerekli olan bu. Kapitalist sınıfın ve onun eğitim sisteminin de istediği gibi, günümüz geleceğinin mirasçıları olan gençler düşünmekten korkuyorlar. Oysaki onların düşünen öğrencilerden korkması gerek. Onlara bu korkuyu yaşatmanın yolu bu konuda olduğu gibi her konuda boyun eğmemekten, düşünmekten, sorgulamaktan, üretmekten ve değiştirmekten geçiyor.




Karakalemist…

—İzmit’ten bir işsiz-

Hiç yorum yok: