29 Ağustos 2009 Cumartesi

Adam

“Karanlıktan korkuyor muyum?, Bir sabah güneşi görmesem ne yaparım?, Karanlık sadece etrafta hiç ışık görememek mi?, Aslında ben de karanlıkta değil miyim?’’ kafasını bu sorular meşgul ederken ‘oturup bir çay içmek en iyisi ‘ dedi içinden adam, önünden geçtiği sahil kahvesini fark edince. Çay hep içtiğinden daha sıcaktı, içtikçe içi ısınmış, bu his ona bir şarkıyı anımsatmıştı söylemeye başladı: ‘Tvtavia u-ğavri minna resgare kela şela, Şela tre lave utre nişkanna, Nışıkla u hışla lı-şarre, Lavi kima lıg vara, Lavi keme ligvara h'abdolo lavo, Hlule kemtarri varra hey lave, Surtevan u kosi hivara h'abdolo lavo, Hayoni tela şorşete slela, Deşore bi-tope bitre u pela, Tela min parre odanoti kleta.' Rave’ydi
şarkının adı tek bir kelime bile bilmediği bir dildeki bu şarkıyı ilk duyduğunda arkadaşına yalvarmıştı ‘n'olur bana da öğret bu şarkıyı‘ diye o zaman, ne anladı?Müzik miydi dikkatini çeken? Hiç anımsamıyordu ama ruhunun kavrulduğunu çok iyi hatırlıyordu, içinde bir yerler hissediyordu bu şarkıyı, tanıdıktı ona tüm yabancılığına karşı, sözlerin anlamını bilmeyi hiç istememişti yani gerçek anlamını, sonra bir tek ravenin sarhoş demek olduğunu duymuştu arkadaşından, bildiği şarkıyı her dinleyişinde içinden bir sürü renk geçiyordu ve sarhoş oluyordu adam. Sonra birden yine hüzünlendi aklına karanlık geldi, bu ara sadece bu şarkıyı hatırladığında biraz renkleniyordu hayat. Tabii karanlık derken öyle arabesk değil adamın söylemek istediği, hayata hiç arabesk bakamazdı zaten onun karanlığı kafasındaydı ve ‘hayat şartları ne zor be kardeşim’ sohbetlerini de hiç sevmez, arkadaş toplantılarında sohbet biraz oraya doğru gidecek olsa hemen kalkardı masadan. Tanıyanlar ona, tuhaf bir adam, derlerdi. Bazen o da acaba tuhaf mıyım diye hüzünlenirdi yine aklına geldi bu laf hüzünlendi. Kendini onca insana (arkadaşlar, akrabalar, kahvede oturanlar, sokakta yürüyenler) rağmen yalnız hissetti iyice. Bir üşüme geldi adama ne zaman yalnızım dese üşüyordu çünkü, kalktı masadan ceketinin önünü kapattı, çay parasını masaya bıraktı, evine giden dolmuşun kalkış saatinin yaklaştığını fark edince durağa doğru koşmaya başladı…



İobakkhos

Zonguldak-öğrenci

Hiç yorum yok: