27 Temmuz 2009 Pazartesi

Tiyatronun Geçmişi

Tarihte ilk tiyatro Yunan toplumunda, dinsel törenlerden özerkleşerek bir sanat türü haline geldi. Estetik ölçütlerle değerlendirilen bir ‘’oyun’’a dönüştü.
Yunan toplumunda tiyatronun öncülü, şarap, bereket ve bitkiler tanrısı Dionysos'u kutsamak için yapılan Bacchanolia şenliklerinde bir koronun söylediği dithyramboy şarkılarıydı. Koro, bu şarkılarda, farklı kişilerin konuşmasını canlandırmak için söz ve tavır değişikliğinden yararlanıyordu. Daha sonra, oyuncu ve oyun yazarı Thespis, koronun karşısına, farklı kişilikleri farklı maskelerle temsil eden bir oyuncu koydu. Böylece daha karmaşık konular ele alınabiliyor, farklı anlatım biçimleri denenebiliyordu.


İÖ 534'te Atina'daki ilk tiyatro şenliği gerçekleşti. Bu tarihten sonrada tragedyalar Dionysos şenliklerinin bir parçası olarak gelenekselleşti. İÖ 5. Yüzyılın ilk yarısında, Aiskhylos, koroyu 50 kişiden 12 kişiye indirerek ve ikinci bir oyuncu ekleyerek bugünkü Batı tiyatrosunun da temelini attı. Devamında, Tiyatro önemli kişilerin başından geçen olayları yüceltilmiş bir üslupla temsil etme sanatı haline geldi.

Efsaneleri, mitleri ve efsaneleşecek kadar eski olayları işleyen tragedyanın dinsel, ahlaki ya da siyasi bir mesaj vermesi, toplumu ve evreni bir bütün olarak temsil etmesi bekleniyordu. Hiyerarşik bir evrendi bu: En üstte tanrılar katı yer alıyor, altta ölümün, sürgünün ve cezanın yurdu bulunuyor, bu ikisinin ortasında da oyunun, dramatik eylemin gerçekleştiği yuvarlak sahneyle temsil edilen insanların dünyası duruyordu. Tragedya, daha sonra Sophokles ve Euripides tarafından daha da geliştirildi, gerçekçi gözlem öğeleri katılarak Aiskhylos'taki soyutluğundan bir ölçüde uzaklaştırıldı.

Yine aynı dönemde tragedyadan sonra tiyatronun bir başka türü, Komedya ortaya çıktı. Tragedyaya göre daha çok insana ulaştı ve İÖ 486'dan başlayarak Atina'da Lenia kış şenliğinde yapılan yarışmalarla yaygınlık kazandı. Yunanca Komos sözcüğünden türeyen komedya, Dionysosçu kökenlerine tragedyadan çok daha bağlı kaldı. Eski Komedya'nın en büyük temsilcisi Aristophanes'in oyunları, siyasal ve toplumsal yergicilikleriyle ahlaki bir görev de üstlenmişlerdir. Ve yine eski Yunan tiyatrosunun önemli bir özelliği kamusallığıdır. Oyunları ortalama 10 bin ile 20 bin seyirci aynı anda izleyebiliyordu.

Eski Yunan oyunları, Sofokles'in trajedileriyle teknik yetkinliğe ulaşmıştır. Sofokles oyunlarında dekor kullanan ilk tiyatro yazarıdır. Aiskhylos, Sofokles ve Euripides konularını mitolojiden alan oyunlar yazmıştır. Bu üç yazar, sonradan Aristo'nun Poetika adlı yapıtında belirlediği kurallara uygun oyunlar yazmışlardır. Bu kurallardan biri zaman, yer ve eylemde birliktir. Eski Yunan komedisinin tanınmış yazarlarından Aristofanes, oyunlarında dönemin siyaset adamlarının ve düşünürlerinin yanlış tutumlarını alaya almıştır. Buraya kadar tiyatronun doğuşu yani ilk teatral eylemlerin çıkışını ele aldık, biraz da o oyunların kendisinden bahsedelim.

Tarihte ilk tiyatro şenliği M.Ö. 534'te Atina'da yapılmıştır ve Thespis'in bir tragedyası ödül kazanmıştır. Bu tragedyada Thespis kahramanlık hikâyelerinden bahsediyordu; kahramanın kendisiyle ve çevresiyle çatışmalarından. Yunan tragedyasının yapısı konuşmalı ve şarkılı bölümlerle kuruluydu. Konuşmalı bölümler üçe ayrılıyordu:

Progolos, yani başlangıç: Koro’nun ortaya çıkmasından önce söylenen bölümdü. Oyun üzerine bazı açıklamaların yapıldığı yerdi. Bu bölüm yalnız bir kişi tarafından seyirciye doğru söylenirdi. Bir çeşit anlatıcının bölümüdür. Bu başlangıç bitince koro oyun alanına girer ve oyun bitinceye kadar kalırdı.

Epeisodion’lar: Bunlar koronun şarkıları arasındaki bölümlerdi. İ.Ö. 5. yüzyıldan itibaren her oyunda üç Epeisodion’un olması bir kural durumuna geldi.

Eksodos, tragedyanın bitişiydi: İlk dönemlerde koronun dışarı çıkması sırasında söylenen lirik bir şarkıydı. Tragedyaların içeriğiyle ilgili özelliklere gelince:
Konular tarihten ya da mitolojiden alınırdı. Homeros destanları, Yunan ve Latin mitolojileri, Roma tarihi tragedyaların başlıca kaynaklarıdır.

*Kahramanlar yüksek sınıflardan (krallar, kraliçeler, soylular) ve doğaüstü varlıklardan (tanrılar, tanrıçalar) seçilirdi.

* Tragedya baştan sona ciddi bir hava içinde geçerdi.

* Erdeme ve ahlâka değer verilir, sözgelimi oyunda bir kral, hiçbir zaman kötü özellikleriyle tanıtılamazdı.

* Tragedyalar kesintisiz oynanır; perde olmaz. Eser birbiri ardından sürüp gelen diyalog ve koro bölümlerinden oluşurdu.

* Tragedyalarda genellikle beş bölüm vardı. Bu bölümler manzum olarak yazılmıştır. Koro, eski Yunan tiyatrosunun temel öğesidir. Koro, bir kentin ihtiyarları ya da kadınlarından oluşur; halkı temsil ederdi. Koro, eyleme karışmaz; olup bitenlere seyirci kalırdı.

*Tragedyalar “üç birlik kuralı”na uygun yazılırdı. Bu kurala göre tek bir ana olay, sahne değişmeksizin en çok 24 saat içinde anlatılmalıydı.

* Tragedyalarda vurma, yaralama, öldürme… gibi olaylara seyircinin gözü önünde yer verilmez; bunlar dışarıda gerçekleşir, sahneye haberi ulaştırılırdı.

*Eserde yüksek ve ağırbaşlı bir dil kullanılır; kaba saba sözlere yer verilmezdi.

Tiyatronun geçmişine ait bu yazıda tiyatronun doğuşu konusunda sizlere bazı bilgiler vermek, tiyatronun ilk örneklerinin nasıl ortaya çıktığını anlatmak istedik. Tabi şimdiye kadar anlattıklarımız tiyatronun ilk örneği olan Yunan Tiyatrosuyla yani Antikçağ Tiyatrosuyla ilgiliydi. Roma tiyatrosu, Ortaçağ, Rönesans, orta sınıf tiyatrosunun doğuşu, 19. yy romantizmi ve çağdaş tiyatroya doğru uzanan bu dönemleri daha sonraki yazılarda sizlerle paylaşmayı istiyoruz.




Rina

Hiç yorum yok: