22 Temmuz 2009 Çarşamba

ÖSS Sistemi Değişiyor!

Öğrenci Seçme Sınavı (ÖSS) her yıl yapılan değişikliklerle bir yap-boz oyunu haline gelmiş durumda. Uygulanması planlanan yeni sınav sistemine göre öğrenciler 10. 11. ve 12. sınıflarda her yılsonunda “olgunlaşma sınavı”na ve son yıl da ÖSS’ye girecek. Başlangıçta yılsonu sınavlarının %25, ÖSS’nin ise %70 oranında etki yapması düşünülüyor. Yılsonu sınavlarının etkilerinin zamanla artırılması ve bu dört sınavın eşit hale gelmesi planlanıyor. Düşünülen bir başka sisteme göre, aday, belirlenen 12–13 konudan istediği beşinden sınava girecek ve üç konudan aldığı puanla üniversiteye yerleşebilecek. Üniversiteler de alacakları öğrencileri bölümlere bağlı olarak 3 konu ve taban puan belirleyerek seçecekler. Yerleştirme ÖSYM ya da üniversiteler tarafından yapılacak. Bu sistem uygulamaya konulduğunda öğrencinin hangi liseden mezun olduğunun önemi kalmayacak.


Sınavın yılın belirli zamanlarında ve yılda birkaç kez yapılması ve adaya sınava birden fazla giriş hakkının tanınması, sınava gireceği derslerin tümüne de tek bir sınav tarihinde girme zorunluluğunun olmaması planlanıyor. YÖK Başkanı Prof. Dr. Yusuf Ziya Özcan, sınavın ilk aşamada tek bir ilde yapılmasını ve sistemin bu şekilde ‘kontrollü’ olacağını düşünüyor. Sınav daha sonra birkaç ile yaygınlaştırılacak. Yeni sistemin ne zaman uygulanacağı ise henüz bilinmiyor. Eğer önümüzdeki sene uygulanacak duruma gelmezse sisteme hazırlık olarak alan ve katsayıların kaldırılması düşünülüyor. Alan ve kat sayıların kaldırılması halinde aday üniversiteye aldığı puana göre yerleşecek…

Teste dayalı sınav sistemi öğrenciyi düşünme ve fikir üretmekten uzaklaştırmaktadır. Bu sınav sisteminin üç yıla yayılması ve test sisteminin sürekliliğinin sağlanması öğrenciyi köreltmekte ve ezbere itmektedir. Okullarda verilemeyen “test çözme becerisi”ni kazandıran dershanelere yönelim bu gün uygulamada olan tek sınavlı sisteme göre bile artarken bir de sınavın üç yıla yayılması planlanıyor. Öğrencinin üzerindeki psikolojik yük ve velinin omuzlarındaki maddi yük ağırlaşacaktır. Bugün bir ya da iki sene dershaneye giden öğrenci, yeni sistemle en az üç yıl boyunca dershaneye gitmeye mecbur bırakılmaktadır. Bu, okullarda verilen eğitimin tek başına yeterli olmadığının ve dershaneye gitmeyi zorunlu kılan bir sistem olduğunun kanıtıdır. Bu sistemde öğrencinin durumu ise meçhul, yaşadığı baskı ve korku(aile baskısı ya da gelecek korkusu, kazanamama korkusu) bir yana bir de hayatından çalınan zaman var.

Sistem değişiyor, peki ya üniversiteler? Bu sistemle, kazanan öğrenci sayısını arttırmak hedefleniyor. Kazanan öğrenciler, kontenjanı sınırlı üniversitelere nasıl yerleşecekler?

Üniversiteler bugün işçi ailelerine kapanmış durumda. Üniversite kazanmak için paralı kurslara gitmeyi dayatan eğitim sistemi, -sözde- anayasal bir hak olan eğitimin patronların daha fazla kâr etmesi için her yıl değiştirilmesi üzerine kurulmuş durumda. Bu sistem sadece üniversiteye girmeyi değil; üniversitede okumayı da bir o kadar zorlaştırmaktadır.




İstanbul’dan bir liseli

Hiç yorum yok: