21 Temmuz 2009 Salı

1 Mayıs’ın Kökeni ve Türkiye’de 1 Mayıs Tarihi

Dünyada ilk 1 Mayıs’ın başlangıcı Amerika’da 1 Mayıs 1886’da yaklaşık 500.000 işçinin 8 saatlik işgünü talebiyle genel greve çıkmasıyla gerçekleşti. Bu genel grev toplam 8 işçinin ölümüyle sonuçlandı. İşverenler sokak çeteleriyle işbirliği yaparak onları işçilerin üzerine saldırttı ve polisin işçilerin üzerine ateş açmasıyla 4 işçi yaşamını yitirdi. Bu grevde, greve öncülük eden 8 işçi önderi hakkında idam cezası istendi ve 4 işçi önderi idam cezasına çarptırılarak katledildi. Tarihi; işçi sınıfının kanıyla yazılmaya başlanan bu gün 1889 yılında Paris’te 2. Enternasyonal tarafından “İşçi Sınıfının Uluslararası Birlik Mücadele ve Dayanışma Günü” olarak ilan edildi. 1889 yılında Amerika’da yaşandığı gibi hala dünyada burjuvazinin işçi sınıfının bu birlik gününe tahammülü yoktur ve hala baskılarla, yasaklamalarla, saldırılarla işçi sınıfının örgütlenmesinin önüne set çekmeye çalışmaktadır.

Türkiye’de ise ilk 1 Mayıs 1905 yılında İzmir’de kutlandı. Daha sonra 1909 yılında Selanik’te bir kutlama gerçekleşti ve İstanbul’daki ilk 1 Mayıs kutlaması 1910 yılında yapıldı. 1 Mayıs 1920’de ise işgal altında olan İstanbul’da işgal idaresine ve Osmanlı’nın baskılarına karşı Haliç’ten yürüyüşe geçen liman ve tersane işçileri halktan da yoğun destek alarak ‘Bağımsız Türkiye’ sloganıyla Karaköy’den Beyoğlu’na kadar yürüdüler. 1925 yılına kadar İstanbul’da 1 Mayıs kutlamaları devam etti ve 1925’te çıkarılan Takrir-i Sükun kanunuyla 1 Mayıs yasaklandı. Bu tarihten sonra Türkiye’de 1 Mayıs’ların tarihi yasakların tarihi oldu. 1 Mayıs 1976’da ise o güne kadar Türkiye’deki en en kitlesel ve coşkulu 1 Mayıs kutlaması gerçekleştirildi. Taksim meydanını 400.000 kadar işçi doldurmuştu. Bu kutlama 1 Mayıs 1977’nin daha da coşkulu geçeceğinin sinyallerini veriyordu. Bu durum burjuvazi ve onun işbirlikçilerini tedirgin ediyor ve dünyayı yaratanların gücü hepsini korkutuyordu.
Tarih 1 Mayıs 1977’yi gösterdiğinde ise sabahın erken saatlerinden itibaren 500.000 işçi, emekçi, öğrenci, aydın Taksim alanını işçi sınıfının uluslararası birlik mücadele ve dayanışma günü olan 1 Mayıs’ı kutlamak üzere tıklım tıklım doldurmuştu. Türkiye tarihinin en görkemli 1 Mayıs’ını yaşıyordu ki zamanın DİSK genel başkanı Kemal Türkler’in konuşmasının sonlarına doğru etraftan silah sesleri duyulmaya başlandı. Sular İdaresi Başkanlığı ve civardaki otellerin üzerinden kitlenin üzerine ateş açılıyordu. Panzerlerde kitlenin üzerine sürülmeye başlamış işçilere saldıran polislerle beraber kitleyi Kazancı Yokuşu’na doğru itiyordu. Silah sesleri, insanların vurulmasıyla beraber yaşanan panik sonucu insanlar birbirini ezerek kaçmaya başladı. 1 Mayıs 77’de 37 emekçi vurularak, ezilerek, panzerlerin altında kalarak can verdi ve 200’ün üzerinde emekçi de yaralandı. Bu kanlı Pazar günü kitlenin üzerine ateş açan kontrgerillalar devlet tarafından korundu ve katliamın failleri hala bulunup yargılanmadı. 37 emekçinin katili hala aramızda dolaşmakta…
1978 ‘de yine işçiler 1 Mayıs alanını doldurdu, 79’da İstanbul’da yapılmasına izin verilmedi, İzmir Konak Meydanı’nda yapıldı ve 1980 askeri darbesiyle birlikte tüm parti, sivil toplum örgütleri kapatıldı ve 1 Mayıs da yasaklandı. Darbeden sonra ilk 1 Mayıs kutlaması 1987 yılında gerçekleşti; bunda da sadece yaklaşık 1000 kişilik bir gruptan oluşan sanatçı, milletvekili ve aydının Taksim Meydanı’na çelenk bırakmasına izin verildi. Artık burjuvazi; her maçtan sonra, yılbaşlarında her türlü taşkınlığın yaşandığı Taksim Meydanı’nı ülkenin tüm meydanlarını değerlerini kendi elleriyle yaratan işçi ve emekçilere kapattı. Yine darbeden sonra en kitlesel 1 Mayıs 96 yılında Kadıköy’de yaşandı ve yine emekçilerin üzerine açılan ateş sonucu 3 kişi yaşamını yitirdi. Bundan sonra valiliğin izin verdiği yerlerde 1 Mayıs kutlamaları gerçekleştirildi ve Taksim alanı emekçilere açılmadı.
1 Mayıs 2007’de ise hem 1977 katliamını anmak, hem de Taksim’i tekrar 1 Mayıs alanına çevirmek isteyen tüm kitle örgütleri, parti ve sendikalar 1 Mayıs’ta Taksim Meydanı’nda olacaklarını söyledi ve bu tavırlarında ısrarcı oldular. Taksim yine emekçilere verilmedi ve emekçilerin Taksim’e hatta İstanbul’a ulaşamaması için Valilik ve Emniyet Müdürlüğü İstanbul’u felç etmek pahasına 1 Mayıs kutlamalarını engellemek istedi. Kutlamalar sırasında tam bir polis terörü yaşandı ve 3000’in üzerinde gözaltı oldu. Fakat tüm bu baskılara, saldırılara, yasaklamalara rağmen; emekçiler, işçiler, kadınlar ve öğrenciler, işçi sınıfının birliğini, karalılığını göstereceği bu günde yılmadan, direne direne Taksim’e yürüdüler ve 30 yıl sonra yine “İşte Taksim İşte 1 Mayıs” sloganlarıyla Taksim ve tüm Türkiye’yi 1 Mayıs alanına çevirdiler.
Bugünlerde 2008 1 Mayıs’ına girerken yine Taksim tartışmaları yaşanmaya başlandı. Hükümet ve işbirlikçilerinin göstermiş oldukları tavır; ne kadar emekçi düşmanı olduklarını bir kez daha ıspatladı. Bir yandan SSGSS yasasını meclisten geçirip tüm çalışanların haklarını gasp edenler bir yandan da özgürlükçü olduklarını söylüyorlardı. Onların özgürlük anlayışının işçilere emekçilere değil sadece kendilerine olduğunu hepimiz anladık. Taksim bir kez daha emekçilere kapatıldı. Ayaklar başı yönetmeye kalkarsa kaos olur dediler. Bu ülkenin işçi ve emekçilerine ayak takımı diyen zihniyete, işçi sınıfının gücünün ne olduğunu bir kez daha göstermek ve ayaklar olarak o başı ezmek için 1 Mayıs 2008 günü Taksim alanını dolduralım. Yaşasın İşçi Sınıfının Uluslararası Birlik Mücadele ve Dayanışma günü. Yaşasın 1 Mayıs

Suphi

Hiç yorum yok: