25 Eylül 2009 Cuma

Sinir Krizi

-Ne oldu, susuyorsun?

-Susmuyorum ki, yalnızca konuşmuyorum.

-Ee, ben ne dedim?


-Susmak bir eylemdir, yani bilinçli olarak yapılır. Ben bir eylemlilik içerisinde değilim, bilinçli olarak susmuyorum. Yalnızca konuşmuyorum. Konuşmazken, olur da bir gün konuşursam acaba ne söylerim diye de düşünmüyorum. Benim şu an içinde bulunduğum durum bu.

-Hasta mısın?

-Olabilirim. Ama hekim değilim tabii. Hasta olabilirim çünkü kendimi sağlıklı hissetmiyorum. Ama kesin yargıya da varamam çünkü bildiğim,belirli bir sağlık sorunum yok. Biraz kırgınlık var sadece, biraz da ümitsizlik.

-Anlıyorum?!

-Neyi? Ben bir şey anlatmadan sen benim anlatmadıklarımı anlayabiliyorsun ha? Çok anlayışlısın.

-Bana mı kızgınsın?

-Hayır, sana niye kızayım? Patronlarla tartıştık biraz.

-Nasıl yani? Ne tartıştınız?

-Güncel konular… Spor, magazin, siyaset falan. Ekonomik krizden bahsettik. “Ne olacak bu memleketin hali?” dedik. Seviyeli bir tartışma oldu ama, izleyenler keyif aldı. Hani dün akşam televizyonda seyretmiştik ya. Aynen öyle…

-Hiç bir şey anlamadım. Dalga mı geçiyorsun sen benimle. Patron, müdür seni karşısına aldı da bunları mı konuştu yani. İşi gücü bırakıp sohbet mi ediyorsunuz fabrikada?

-Yalnız değildim ki! On dört arkadaş daha vardı. Bir nevi toplantı sayılır bizimki. Sendika’dan da iki temsilci vardı, sağ olsunlar. Onlar olmasa bu kadar uzun tartışamazdık.

-Ee, sonuç? Yani sohbet ettiniz, peki sonra?

-En son derbi hususuna gelince çok ateşlendi tartışma. Tam birbirimize giriyorduk biz, sonra mevzu krize gelince bir durulduk.

-Yahu, amma uzattın! Neticeye gel! Geçen ayın maaşını alamadın daha, sen tutmuş patronlarla maç muhabbeti yapıyorsun. Açmadın mı maaş konusunu, hani konuşacaktın, kararlıydın?

-Fırsat olmadı ki! Tam açacaktık. Kısmet işte…

-Kısmet?

-Biz biraz işten atıldık bugün.

-Ne!!! Ne yaptınız? Nasıl işten atıldık? Nasıl biraz? Hani maç! Maaş! Sohbet! Sendika! Ümitsiz!
Anladım..

-Yine anladın. İşte ben seni bu yüzden seviyorum. Senin anlaman için benim anlatmama gerek yok… İşin özü kovuldum. Kovulduk. Siparişler iyice azalmış, giderleri karşılayamıyorlarmış. Müdür o son arabayı almayacaktı, ondan oldu biraz da. Yani ne sohbet vardı, ne magazin ne kültür-sanat. Patronlar vardı. Sendika vardı. Biz vardık. Lafı uzatmadılar, durum bu deyip kıçımıza vurdular tekmeyi…
Susuyorsun? Bir bardak su vereyim?

-Ne olacak şimdi?

-Çocuklar nasıl?

-İyiler, uyuyorlar. Peki, ne olacak şimdi?

-Sen nasılsın?

-İyiyim. Peki, ne olacak şimdi?

-Babamlar nasıl?

-İyidirler herhalde! Peki! Ne olacak şimdi! Kira, elektrik, su, telefon, taksitler, okul, çocuklar?
Susuyorsun!

-Bilmiyorum. Konuşmuyorum. Dur ben bir intihar edip geleyim…
Gamlı Baykuş

Hiç yorum yok: