21 Eylül 2009 Pazartesi

'Güneşi Gördüm' Filmi ve Gerçekler


Son bir yıl içerisinde, Türkiye'nin tarihi ve politik olaylarını konu alan 'Gitmek', 'Bahoz (Fırtına)', 'Sonbahar' ve 'Güz Sancısı' gibi filmlere bir yenisi daha eklendi: 'Güneşi Gördüm'. Mahsun Kırmızıgül'ün, yönetmenliğini ve senaristliğini yaptığı ve başrolde oynadığı 'Güneşi Gördüm', 'Beyaz Melek'den sonra ikinci filmi.

Güneşi Gördüm filmi, yıllardır kangrenleşen Kürt sorununun çözümsüzlüğünden şekillenen bir öykü anlatıyor. Film, önce, Kürt coğrafyasında devlet tarafından boşaltılmış bir dağ köyünde yerleşik olan iki akraba ailenin, acı, hüzün, mutluluk ve sevinç sahneleriyle başlıyor. Sonra, çatışmalar nedeniyle, devletin köyü boşaltmak istemesi üzerine, aileler zorunlu göçe tabi tutuluyor. Altan Erkekli ve ailesi Norveç'e, Mahsun Kırmızıgül ve ailesi İstanbul'a gidiyor. Norveç'e giden aile bir süre sonra “yaşama sevinci” yaşarken, İstanbul cephesinde Mahsun Kırmızıgül ve ailesi üst üste gelen dramatik olaylara maruz kalıyorlar.

Güneşi Gördüm filmi, on yıllardır süren “savaş”a son verilmesi yönünde, cinsel kimliklerinden dolayı baskı ve şiddete maruz kalan eşcinselllerin “cinsel özgürlük”lerini yaşayamaması gibi verdiği mesajlar açısından “kaliteli”; köyleri boşaltan, yakan, bombalayan, “faili meçhul” cinayetler işleyen; Kürt halkının kendisini inkar ve imha eden devleti yere göğe sığdıramadığı için ise “ucuz” bir film. Filmde aile ve askerler arasında iyi ilişkilerin olduğu ve köyün boşaltılmasında askerin hiç “zorlama” ve “baskı” yapmadan aileler ile birlikte alınan ortak karar alma sahneleri; geçmiş yıllarda bizzat devletin ordusu tarafından “büyük acı”lar yaşayan Kürt halkının geçmişindeki “gerçek”leri gözardı ediyor. Dahası, filmde toplam 5-10 Kürtçe kelime geçmiyor- ve üstelik “Kürt” sözcüğü bile geçmiyor. Bir de şu var: Filmin sonunda “Kürt sorunu”, devletin tanımladığı “Güneydoğu sorunu” olarak geçiyor. Kısacası film, Kürt sorununu Kürt'süz anlatma çabasında.

Güneşi Gördüm filminin Ankara'da yapılan galasına ilgi çoktu. Filmin galasına Mahsun Kırmızıgül ve film oyuncuları dışında, sanatçılar, Ergenekon operasyonunda gözaltına alınan Ankara Ticaret Odası Başkanı Sinan Aygün, DTP Muş milletvekili Sırrı Sakık ve devlet erkanından oldukça geniş katılırım olurken, Başbakan R. Tayyip Erdoğan, CHP Genel Başkanı Deniz Baykal gibi önemli isimler de tebrik telgrafları gönderdiler.

Filmi izleyenler sel gibi akan gözyaşlarına mani olamadılar! “Kürt sorunu”nu işleyen film, burjuva siyasetçilerden büyük övgü aldı. Burjuva siyasetçiler beğenilerini “cesur”, “gerçekçi” ve “müthiş” gibi sözlerle dile getirdiler. Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek filmin ardından yaptığı açıklamada “Türkiye'nin '25 yıl'dır yaşadığı acıların, sıkıntıların, göz yaşının en güzel şekilde ortaya konulduğu iyi bir film. Mesajlar çok doğru, çok yerinde” diye konuştu. Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay ise, “Çok cesur, çok gerçekçi bir çalışma” olarak niteledi. Abdülkadir Aksu da, filmi “müthiş” bulduğunu belirtti. DTP'li Sırrı Sakık da “bir parça kendimizi gördük” diyerek, “Bugüne kadar aydınların, sanatçıların, Türkiye'de yaşayan pek çok kesimin kralın çıplak olduğunu söyleyemediğini” savundu.

Kırmızıgül, burjuva siyasetçilerden aldığı övgü dolu sözlerden ve topladığı alkışlardan sonra gazetecilere, “ Mesaj gereken yerlere iletilmiştir” dedi. Kırmızıgül'ün bu sözleri, akıllarda ister istemez soru işaretleri bıraktı. Yalnız bu değil! Küresel sermayenin ve Türkiye burjuvazisinin “Kürt sorunu”nu “çözme”ye çalıştığı şu dönemde, “Kürt sorunu”nu sermayenin istediği gibi işleyen Güneşi Gördüm filminin vizyona girmesi tesadüf müdür? Bu soruların cevabını ve yorumlanmasını okuyucuya bırakıyoruz...

Son olarak, Mahsun Kırmızıgül bu filminden dolayı burjuva medya tarafından Yılmaz Güney'e benzeltilmeye çalışıldı. Kesinlikle, ne Mahsun Kırmızıgül'ün kendisi Yılmaz Güney'e benzeyebilir, ne de filmi Yılmaz Güney'in yönettiği filmlere benzeyebilir. Yılmaz Güney'in “Sürü”, “Yol”, “Duvar” gibi filmleri hem devletin gerçek konumunu göstermesi hem de Kürt sorununun işlenmesi bakımından “değerli” filmlerdir.





Meso

Hiç yorum yok: