10 Mayıs 2010 Pazartesi

Tez Antitez Sentez

''Sen'' ve ''ben''im oluşturduğumuz bir paradoks içinde, depremler oluyor yine içimde bir yerlerde. Yine bir şeyler yazma isteği uyandırıyor kalemim bu garip sentezle...
Tez anitez sentez; sen ben hiç olmayan biz... Ne kadar da örtüşüyorduk bu diyalektik aşamalarla. Ama yanlışlarımızla hiçbir zaman doğruyu da bulamadık yüzyıllardır. Aslında biz hiçbir çelişkiden doğmadık iyi biliyorsun. Varlığımız yalnızca zıtlığın doruğuydu yine yüzyıllardır...

Bir umut var mı derdim sana, var bekle derdin. Beklerdim yüzyıllarca. Bilirdim gelişi yoktu dönüşünün... Bilirdim yoktu inişi benim yıllar süren tırmanışımın... Bir umut var mı demiştim, gitmiştin... Güneş doğar mı sabahlarıma derdim, güneş hep vardır derdin... Ama ben, yalnız ben üşüyorum...
Çatışmanın tam ortasında beynim. Silahlar sıkılıyor boğazıma her seferinde... Bir çatışma içinde bedenim ama yalnızca ben ölüyorum yüzyıllardır... Unutmanın neferiyim epeydir, gel gör ki geçmiyor günlerim ve yalnız sen görmüyorsun...
Bırak tükensin yaşanılası tüm zıtlıklar türküler eşliğinde, bırak doğsun bir kaç tane güneş, aynı gün içinde ve bırak bıçak çekelim biz kendi sentezimize...
Bir umut var mı dersin! Var dersen bilirsin ki çiçek, toprak, su çok; gelirim dersen aslında, bilirsin ki pranga, kelepçe yok...
Yokluğun adresim, sözcüklerin dağılmış yerlere. Toparlayamadığım kırıntılarla bir umut var bilirim güzel güneşli günlere. Birer birer düşer şimdi nefretlerim, bilirim. Ama uzağında kalır her seferinde cümlelerim... Acının verdiği tatla aynı şimdi kayboluşlarım... Aynı şimdi elimden yüzüne düşen kurumuş çiçeklerim, aynı şimdi yakarışlarım bir evlada edilebilecek dua gibi haykırışlarım...
Yine bir paradoksun eşiğinde bedenim... Yazamıyor daha fazlasını umut bakleyen ellerim... Tez anitez sentez; sen ben hiç olmayan biz...

Senin yüz çevirişinle yırtıp, hançerinle kendi içinde öldürdüğün bahar rüzgarlarını bilirim. İşte bu zıtlık. Benim itilmişliğimle ve bekleyişimle gurursuzluğumu bileyen çelişki... Ve ortaya çıkamayan, doğamayan, ölemeyen, ne geçen ne azalan; ne açan ne solan sadece acıtan gözyaşlarımın, yok oluşlarınla yarattığı devrim, sentezden de büyük...


isyan

Hiç yorum yok: