10 Mayıs 2010 Pazartesi

Erol'a...

Akşam olur mektuplar hasretlik söyler
Zağrep radyosunda Lili Marlen türküsü

Siperden sipere ateş tokuşturanlar
Karanlıkta dem tutan ishak kuşu ...

Biz insanlar yemin ettik imanımız var
Hürriyet için hürriyet aşkına

Savulacak dönem savulacak düşman
Dehrin cefasını çektik sefasını süreceğiz


Akşam olur mektuplar hasretlik söyler
Zağrep radyosunda Lili Marlen türküsü

Dost ağlar karanfilim, dost ağlar karanfilim
Marş söylemeden ölmek bize yakışmaz
...

Lili Marlen türküsü! Sevdiğin, severek dinlediğin şarkılardan birisi... Hatta hikayesini de bana anlatan sensin. Senden öğrendiğim o kadar çok şey var ki, seninle aynı şeyleri düşünüyor olmak, aynı duyguları hissediyor olmaktan mutluluk duyuyorum... Birçok şeyin savaşımını vermene rağmen hayatta; azimle, gururla ve en önemlisi o sıcacık gülüşünle 3 yıldır içimi ısıttın...
...
Yazmayacaktım bu sayfaya yazı, senin yokluğunu kabullenircesine gözyaşlarımla bütünleştirmeyecektim satırlarımı... Ama gel gör ki dökmek istiyor içim yaşadıklarımızı... O kadar çok muhabbetimiz oldu ki, artık seni iyi tanıyorum. Başın ağrısa gülen, moralin bozuk olsa bile espriler yapan, kendini herkese kapalı kutu gibi saklayan ve hepsinden önemlisi bir kişinin bile kalbini kırmayan muhteşem bir insansın.

Nasıl söylerim öldüğünü sen konuş biraz. Senin gibi insanlar ölür mü hiç. O kadar çok insanın hayatına bir şeyler katmışsın ki, verilen emekler silinir mi hiç!

Unutma insanlar ölmez. Eğer yer etmişse birilerinin yüreğinin köşesine; ne asi rüzgarlar silip götürür mazisini, ne de hırçın dalgalar... Ne geçip giden zaman unutturur yüzünün gülüşünü, ne de hayata devam etme arzusuyla atılan kahkahalar...
Asi görünüşlü masum insan... Yüzündeki güzellik hepimizin olduğu gibi benim gözlerimin önünden de silinmeyecek hayatım devam ettiği sürece...

Bugün yine bir matematik dersiydi; en önde oturuyordum ve kapı açılıp kapandı defalarca... Her seferinde gözlerim seni aradı... Sanki her kapıyı açan sendin... Yine derse geç kaldığını düşündüm. Geleceksin dedim içimden. Geleceksin ve “Meltem ne diyorsun ya ben ölmedim ki” diyeceksin. Ardından da boşver dersi gel bir sigara içip muhabbet edelim diyeceksin...
...
Ama öyle değil işte Erol. Öyle değil... Gittin bizi bırakıp sonsuz diyarlara... O kişiliğinden mahrum ettin bizi... O gülüşünden yoksun... Hayallerin vardı her büyüyen çiçek gibi; İnançların vardı dağlar gibi, yılmayan asaletin ve o yapılı bedeninin arkasındaki tertemiz büyümemiş çocuk...

Sen şimdi gittin ya, gidişinden midir belirsiz, herkes sana benziyor... Baktığım bir çok şeyde sen varsın... Ama karşı da gelinmiyor ki ölüme! Her şeye hayır, her şeye isyan edilir değil mi hayatta; mümkündür: ama ölüme asla!
''Yasaklar delinmek içindir Meltem'' diyen asi insan. Ama ölüm, unutmak için değildir... Her geçen gün ve her gün yeniden yaşatmaktır seni içimizde...

isyan

*Geçtiğimiz günlerde kaybettiğimiz dostumuz Erol'u sevgiyle anıyoruz, İ-S.

Hiç yorum yok: