5 Nisan 2011 Salı

Yoldaş Pançuni

Yoldaş Pançuni’yi okumayan arkadaşlara duyurulur! Acil okunması gereken bir kitap... Kitabı okuduktan sonra belki biraz üzülebilirsiniz de, geç kalınmış bir okuma olduğunu düşünerek, ısrarla tavsiye edilir! Kitabın kısa reklamından sonra kitabın yazarından yine kısaca ve kendisinden bahsetmeye geçilebilir kanımca.

ypancuniYervant Odyan 19 Eylül 1869’da İstanbul Yenikapı’da doğdu. İstanbul anayurdu olmakla beraber ne doğduğu şehir ne de başka bir yer bağrına basamadı Yervant’ı. Bütün yaşamı boyunca çeşitli ülkelerde bulundu, gittiği yerlerde de gazete ya da mizah dergileri çıkardı, ağırlığıysa mizaha verdi. 1896’da Osmanlı Bankası'nın işgali ertesinde Ermenilere yönelik saldırılar sırasında terk-i diyarları başladı. II. Meşrutiyetle, yani aradan geçen 12 yıldan sonra doğduğu şehre tekrar dönebildi. Ne var ki bu da çok uzun sürmedi. 1915 Ermeni soykırımına tanıklık eden yıllarda Suriye’ye sürgün gönderildi, buradaki ağır koşullardan sağ olarak kurtularak tekrar İstanbul’a döndü ancak son dönüşten sonra yapacağı terk-i diyarla bir daha dönmeyecekti İstanbul’a. Mizah dergilerini ve gazetelerini başka coğrafyalarda çıkartmaya devam etti, ta ki 3 Ekim 1926’ya kadar…

Okunması ısrarla tavsiye edilir dedik, her ne kadar okunarak varılacak bir duygu olsa da bu duyguyu yaşayan biri olarak, fazlasıyla keyif aldığımı belirtmek isterim...

***

Yoldaş Pançuni gittiği yerlerde yaptığı her faaliyeti yoldaşlarına mektup yazarak bildirir ki, gittiği yerler de görev yerleri olmuştur. Kitap da Yoldaş Pançun’nin diğer yoldaşlarına yazdığı mektuplar; durum değerlendirmeleri, raporlarıdır. Yervant Oydan’da bunları “Sosyalist Mektuplar” olarak kaleme alır. Buraya kadar bakıldığında her şey olabildiğince normaldir. Fakat… Fakat bizim Yoldaş Pançuni pek bir toydur, devrimci tiplerin yoğunlaşmış genel bir ifadesidir denebilir. Nereye gönderilirse gider, sıkı bir parti disiplinine sahiptir. Olanaksızı tanımaz yaptığı her şey parti programına sıkı sıkıya bağlıdır. Alınan her karar partiyi temsil eder, bağlayıcıdır, bu bağlayıcılık sadece kendisi ve yanındaki yoldaşları için değil, karşı gruplara karşı da bağlayıcılığını savunur. Yoldaşlarına karşı da lafını esirgemez, mektuplarını büyük ciddiyetle yazar, her mektubunun sonunda “paraya olan yakıcı ihtiyacı” hiç usanmaksızın yazar, paranın gelmemesi karşısında yoldaşlarının tavrını da sert bir dille eleştirmekten geri durmaz.

ypancuni2Bu paragrafta kitabın özetinden ve Yoldaş Pançuni’nin görev yerlerinden, yaşadığı tecrübelerinden ziyade, siz kitabı okuyuncaya kadar aklınızın bir yerlerinde kalması için birkaç şey aktarmak isterim. İlk görev yeri yirmi haneli Dzabılvar köyü olan Yoldaş Pançuni, burada kendi örgütlenmesine gider; köyün delikanlısı Deli Avo’yu, köyün çocuklarını, bunlara öncü olarak köyün 9 yaşındaki uyanık velet Garo’yu saflarına katar. Köyün ağasına, papazına karşı direnişe geçilir, Dzabılvar Bilinçli Kadınlar Öncü Birliği ve Dzabılvar Ermeni Kadınlar Fedakar grubunun öncülüğüne ise öncü gençliğin annesi, sağır ve dilsiz Sara seçilir. Yoldaş Pançuni o kadar disiplinlidir ki yoldaşları ile aldıkları kararı birebir uygulamaktan asla vazgeçmez, alınan karar kapıyı kırıp içeri girmekse eğer, kapıyı açık bulsa bile “önce kırıp sonra gireceğiz” kararlılığını sürdürür ve uygular. Yoldaş Pançuni’nin deyimiyle kritik ve heyecanlı momentler fazladır. Sonunda Dzabılvar’ı birbirine katarak oradan ayrılır. Ancak Yoldaş Pançuni buradaki görevini başarıyla tamamladığını mektubunda belirtir. Öyle ki sınıf ayrımlarının olmadığı Dzabılvar Köyü’nde sınıfsal ayrımları yaratmış, onlara bu sınıflara özgü talepleri elde etmenin yollarını göstermiştir.

Son bir eklemeyle; kitabın eleştirmenlerinden biri, Yoldaş Pançuni’nin “birçok yönüyle insanlığın büyük ailesine ait olduğunu” söyler ve “bu yönüyle ünlü tiplerin evrensel galerisinden İspanyol Don Quijote’un, İngiliz Pickwick’in ve Fransız Tartarin’in yanında yer almayı haz kazanır”, der, hakkı da yok değil.

Çela

Hiç yorum yok: