5 Nisan 2011 Salı

Filmmor’dan Notlar

flimmor9. Filmmor Uluslararası Gezici Kadın Filmleri Festivali'nin bu yıl ki teması eşitlik. Bildiğimiz gibi, biz kadınlara, kanun önünde, anayasada, iş hayatında, okulda, evde, ailede, sokakta ve diğer bütün yaşam alanlarında eşit olduğumuz yalanı anlatılıp duruldu. Demokrasi kelimesinin arkasına saklanarak sinsice kadınları hayatın her alanından dışlayan ve onu değersizleştiren erkek egemen politikalara karşı ortaya çıkarılan bir iş Filmmor. İçerisinde sadece kadın emeği bulunuyor ve bizlere kadınların neler yapabileceğini gösteriyor. Kadına karşı sürdürülen ayrımcı, cinsiyetçi politikaların en yaygın aracı olan medya ve bu politikaların ürünü olan sinemanın tam karşısında duran yapısı ile sinemanın kadın bedeni üzerine kurulu olmaması gerektiğini anlatıyor festival ekibi. Kısacası kadınları bedenleriyle değil kimlikleriyle ortaya koyan bir çalışma. Basında, konuştuğumuz dillerde, gece hayatında, sokak tabelalarında ve daha birçok yerde alışmış olduğumuz cinsiyetçiliği bizlere kadınların kamerasından gösteriyor. Bu sene dokuzuncusu düzenlenen festival Türkiye’nin çeşitli illerine giderek kadınları yine kadınların gözünden göstermeye çalışıyor.

Filmmor Kadın Kooperatifi sadece kadınların emeği ile kurulmuş ve kadınların ürettikleri ile var olan bir birliktelik. Kooperatifteki kadınlar birlikte film yapıyor, senaryo yazıyor, fotoğraf çekiyor kısacası ortak çabayla üretim yapıyorlar. Kadınları cinsel obje olarak sunan sistem kamerasına karşı, onlar, kadınların sadece kadın olmasından dolayı yaşadıklarını, yani gerçekleri ve nasıl bir dünya istediklerini ortaya koyuyorlar.

Filmmor’un 9. yılında, ‘eşitlik ’kavramını sorgulaması, aslında eşit olmadığımızı kameralarına kaydediyor. Festivale 25 ülkeden 88 yönetmen filmleriyle katılmış ve ortaya çok renkli, çok sesli, çok dilli bir organizasyon çıkmıştı. Kapitalizmde kadın olmanın rolünü ve cinsiyetçi iş bölümünün getirdiği bütün yükleri hissettiriyor festival; anne olmak, ev işi yapmak zorunda olmak, cinsel özgürlüğe sahip olmamak, tacize, tecavüze uğramak, hunharca katledilmek, iş yaşamından dışlanmak, boşanmak, lezbiyen olmak, direnişte kadın işçi olmak, hapishanede devrimci olmak, kayıp yakınlarını aramak... ve daha bir çoğu. Konuları kısa filmler, söyleşiler, belgeseller, animasyonlar, uzun kadrajlı filmler şeklinde izleyicilerine sunan onlarca yönetmen, senarist ve bütün ekip çalışanları hepsinin kolektif emeği ile hazırlanmış sadece kadın elinden çıkan ve herkese hitap eden bir etkinlik.

Birçok filmi izleme şansına sahip olarak belirtmeliyim ki, bence, festivaldeki filmlerden “Atlıkarınca” en etkileyici filmdi. Onu diğerlerinden ayıran şey ise aslında hepimizin bildiği ve belki yaşadığı ama asla kimsenin konuşmadığı, yok sayılan, göz ardı edilmeye çalışılan ve bütün toplumsal normları yıkan ‘ensesti’ anlatıyor olmasıydı. Film 1 Nisan’da gösterime girdiği için filmin içeriği ile ilgili bilgi vermek istemiyorum ama herkesin filme gitmesini tavsiye edebilirim. Egemenler, ensesti görmüyor, duymuyor ve hatta unutturuyor. Ortaya çıktığında ise saklamak için yalanlıyor. Ne de olsa kutsal aile sorgulanamaz ve kol kırılır yen içinde kalır. Film bize bu olgunun yanımızda, ailemizde, komşumuzda, akrabamızda ve belki içimizde olduğunu göstermeye çalışıyor. Bunu ise erotize etmeden olduğu gibi anlatıyor.

Her Mart ayında -8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü dolayısıyla- düzenlenmekte olan Filmmor tekrar belirtmek gerekirse, kadınların ortak ürünü olduğu için ve bizlere sorunlara başka açılardan yaklaşma imkanı sunduğu için çok değerli bir çalışma. Her filmin sonunda izleyicilerin eleştirilerini sunabilmesi, merak ettiklerini sorabilmesi, hatta organizasyonu geliştirmek adına bizlerin de fikrinin alınması bu organizasyonun başka bir farkı.

Festivalin sonlarına doğru ise bu sene 3.'sü yapılacak olan “kadınlarla ilgili yanlış mitlerin, algıların, cinsiyetçi bakışın sinemada yeniden üretilip temsil edilmesi ve bu ayrımcılığın kanıksanır kılınması ile kadınlara dair alanların daraltılmasına dair erkek egemen bakışın ağırlığı açısından” değerlendirilen filmlere, senaryolara ve karakterlere Altın Bamya Ödülleri veriliyor. Bu seneki ödüller şöyle dağıldı;

1. Erkek karakter ödülü; Ejder Kapanı (tamamen erkek egemen zihniyetin ürünü olan, kadını her anlamda aşağılayan, cinsiyetçi erkek karakterin olduğu filme veriliyor).

2. Kadın karakter ödülü; Veda (bu kategoride kadın kimliğinin iyi-kötü kadın, fettan, şeytan, her kötülüğün anası, namuslu, fedakar anne, korkak, güvensiz gibi cinsiyetçi ayrımların yansıtıldığı kadın karakterin olduğu filme veriliyor).

3. Senaryo ödülü; Av Mevsimi (cinsiyetçi, erkek karakteri yücelten, kadın karakteri aşağılayan senaryoya veriliyor).

4. Film ödülü; Romantik Komedi (bütün unsurlarının değerlendirildiği ve istisnasız her noktası cinsiyetçi olan filme veriliyor).

5. Jüri Özel Tek Taşlı Bamya ödülü; Harbi Define, Kukuriku Kadın Krallığı, Vay Arkadaş(kadın bedenini pornografik malzeme olarak sunan cinsiyetçi filmlere veriliyor.)

6. Jüri Özel Homofobik Bamya ödülü; Yahşi Batı (Eşcinselleri bir komedi unsuru olarak sunan, onları aşağılayan ve ötekileştiren filmlere veriliyor.)

7. Jüri Özel Kaşıkçı Bamyası ödülü; Mahpeyker: Kösem Sultan, Sultanın Sırrı (kadının iktidarla ilişkisini sadece cinsiyetçi yaklaşımla veren, iktidar sahibi kadınları entrikacı ve siyasi yozlaşmayla gösteren filmlere veriliyor.)

Filmmor’un bu seneki değerlendirmesini yaptıktan sonra kısa bir not ve hatırlatma olarak VI. Uluslararası İşçi Filmleri Festivali'nin 1-8 Mayıs tarihleri arasında olduğunu belirtmek isterim.(festival ile ilgili detaylı bilgi diğer sayıda verilecek.)

Hiç yorum yok: