Tarihler 12 Mart 1995’i gösterdiğinde Gazi Mahallesi’nde, üç kıraathane ve bir işyeri “kimliği belirsiz” saldırganlarca taranmış ihtiyar bir Alevi yaşamını yitirmişti. Olayın ardından polis karakoluna haber verilmiş olsa da polisler gelişmelere kayıtsız kalmışlardı. Bunun üzerine başta olayda yaşamını yitiren Halil Kaya’nın dostları ve yaralananların yakınları olmak üzere binlerce kişi Cemevi önünde toplanarak Gazi polis karakoluna doğru yürüyüşe geçmişlerdi. Bir süre sonra mahallenin giriş kısmında bulunan çevik kuvvet polisleri halkın üzerine ateş açmış günlerce süren polis saldırısı sonrasında on dokuz kişi öldürülürken onlarca insan yaralanmıştı.
12 Mart 2011 tarihinde yani katliamın on altıncı yıldönümünde Gazi Mahallesin’de bir anma etkinliği gerçekleştirildi. Anmaya her sene olduğu gibi olaylarda hayatını kaybedenlerin yakınları ve siyasi örgütler katılıyordu. Ancak geçen senelerden farklı olarak ilk defa bir CHP milletvekili de anmaya katıldı. Daha önceleri yapılan anmalarda göremediğimiz CHP Milletvekilinin seçimlere sadece üç ay gibi kısa bir süre kala etkinliğe katılması hiç kuşkusuz bir göz boyama ve seçim çalışmasından başka bir şey değildi.
Bu kadar önemli bir olayın bir sermaye partisi tarafından seçimlere alet edilmesi şaşırtıcı değil. Ancak daha da önemlisi anmanın sonunda Cemevi başkanı ve dedesi olan Veli Gülsoy’un ve beraberindekilerin katliamın tek suçlusu olmasa da tetikçisi olan ve bütün basının önünde halkın üzerine kurşun yağdıran, insanları öldüresiye döven ve çöp konteynırına atan polislerle karakolda yemek yemesi, Alevi deyimiyle söylenecek olursa bir düşkünlüğün ifadesidir.
Bu son olay göstermiştir ki Alevi emekçiler, yaşadığı sorunların sadece dini-etnik farklılıklardan değil, sınıfsal çelişkilerden kaynaklandığını artık görmelidir. Sorunun özü tamamen sınıfsaldır. Saldırı yoksul ve emekçi Alevilere yapılmıştır. Veli Gülsoy, İzzettin Doğan, Reha Çamuroğlu ve diğerleri Alevi olsalar da yolları CHP ve AKP gibi sermaye yanlısı partilerin yoluyla kesişmiştir. Söz konusu partiler sınıfsal olarak da etnik olarak da Alevi öğretisine ve halkına düşmandır.
CHP geleneğinin ilk temsilcileri, 1921 yılında, Sivas’ın Zara ilçesi başta olmak üzere çevre ilçelerde bulunan Koçgiri aşireti mensubu onbinlerce Kürt-Alevi'yi katletmiş ve takvimler 1938 yılını gösterdiğinde silahlarını Dersim şehrine yöneltmiştir. Bu katliamları sırasıyla; Maraş, Çorum, Malatya, Sivas ve Gazi mahallesi katliamları izledi. Bunların dışında sayısız irili-ufaklı olay yaşandı ve çok sayıda Alevi zarar gördü.
Alevi kültürel–kimlik-inanç mücadelesi işçi sınıfının özgürlük mücadelesinden bağımsız düşünülemez. Bizler Alevi halkının CHP vb. sermaye partilerine olan inancını kırmalıyız, söz konusu partilerin iç yüzünü teşhir etmeliyiz. Alevilerin ve dünyanın bütün diğer ezilenlerinin mücadelesini işçi sınıfının devrimci mücadelesiyle birleştirdiğimiz zaman gerçek kurtuluşun yani sınıfsız, sınırsız, sömürüsüz bir dünyanın kurulduğuna tanık olacağız.
Ali Haydar
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder