5 Nisan 2011 Salı

Extreme Ways

hayat dediğiniz şey terbiyesizlik yapıyor ona çok sırıttığınızda

bir arabesk çıkışı olmalı bu yalanın gibi bir hayal bazen oluyor

hayır imkansız olamaz başka birini saramaz öldürürüm kendimi

diye başlayan bir duvara dayıyorum omzumu kalleş saatler. olmuyor.

sayın tanrı bugünlük borca yaz; o çok sevdiğim şarkılar ve gökyüzü

hiçbir önemi yok hiçbir şeyin; bilinçaltı falan filanlarıyla cunda adası.

mesela kimse bunu söylemiyor: param olsaydı yalnız kalmazdım...

mesela kimse bunları söylemiyor 'şehrim unutma ben gidiyorum'

town center'ı yıkılmış bir birinci tekilden konuşuyorum: kırmızı alarm!

hepimize yetecek kadar arabesk nöbetleri var. ülser de tur bindiriyor.

şehrim hayır. inan sistemine kaldırımlardan ve devrimden bahsetmedim

hayal dediğin şeyi dudaklarında o kızın ve duştan çıkınca pencere olamamak

hayır adalet dediğin şey denilmiş bir yanılgı denenmiş bir güzel ikindi gibi

ama kabul etmiyorum böyle olabilirdiliğini olmuşluğun. ki bu hep böyledir.

sevgilimin dua etmediği gecelerde arabeskten korkup komedi filmlere

ağlarken; isimlerin ne demek olduğuna inanabilmek kuşkusu: lütfen!

sevgilim bana inan bu odalarda bir şeye benziyormuş gibi yapıyorum

sonra dönüp kendime gülüyorum. hala bir resmine kırılıyorum durup durup.

sen beni sabah akşam unutuyorsun... o çok sevdiğim şarkılar ve gökyüzü

geçmişimle bir sorunum yok. önünde saygı içiyorum ahmet erhan şiiri.

gidiyorum diyecekleri gecelerde gidiyorum diyebileceğime inanmak

bir mahalle kavgasının orta yerinde bıçakla göz göze gelmek kadar

sahte hayalleri anlamak. olur öyle çünkü ben çıkmışım kendimden

bir defasında kendime içmiştim kendimi kendime isterken senden!

o çok sevdiğim şarkılar ve gökyüzü; geride bıraktığım bir eşya gibi; neden

bir şeye neden olamayan bir parabellum gibi kaldım burada.

o

çok sevdiğim şarkılar

ve

gökyüzü...

Ulrike

Hiç yorum yok: