16 Aralık 2010 Perşembe

Üniversiteli Olmak

Üniversiteli olmak; kampüste polis şiddetiyle burun buruna yaşamak, kampüsteki sivil polislerle aynı banka oturmak zorunda kalmaktır.

Her gün kapıda kendisini karşılayan güvenlik görevlisine çantasını ve üzerini didik didik aratmak zorunda olmak, buna karşı mücadele ettiğinde darp edilmektir.

Dicle Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesinde okuyan bir öğrenci için; Diş Hekimliği Fakültesi’ne aradaki duvar yüzünden ulaşamamaktır.
Fakülteler arası geçiş yasakları nedeniyle üniversitesinin bahçesinde çay içememektir.

Üniversiteli olmak; olası faşist saldırıya karşı sürekli tetikte olma gerekliliği hissetmektir.

Polis terörünü “karnında” hissetmektir.

...

Geçtiğimiz günlerde Türkiye’nin farklı yerlerindeki üniversitelerde yaşanan birçok olay bize üniversiteli olmanın ne demek olduğunu değişik şekillerde gösterdi.

Üniversitelerde yaşanan olaylar burjuva devletin hergün biraz daha kıskaçları içine adığı üniversitelerde durumun günden güne kötüye gittiğinin ve öğrencilerin farklı biçimlerde maruz kaldığı saldırının, şiddetin dozunun arttığının ve üniversitelerde örgütlü olmanın, Marksist perspektife uygun ve birlikte hareket edebilmenin gerekliliğinin bir kanıtıdır.

Ortak bir mücadelenin örgütlenmesi ve mücadelenin öğrenciler içerisinde yayılması gerekliliği kaçınılmazdır. Ancak bu şekilde “üniversiteli olmak” daha farklı şekilde anlamlandırılabilir.
                                                                                             

KARDELEN

Hiç yorum yok: