14 Aralık 2009 Pazartesi

Charlie Chaplin


(16 Nisan 1889-25 Aralık 1977)

Asıl adı Charles Spencer olan Charlie Chaplin, Londra’da sirkte oyuncu olarak çalışan bir ailenin ferdi olarak doğdu ve tabi böyle bir ailede doğmuş olmanın sonucu olarak çok küçük yaşta sahneye adım attı. Her ikisi de müzikhol oyuncusu olan annesi Hannah’dan ve babası Charles Chaplin'den, daha küçük yaşta şarkı söyleyip dans etmesini öğrenmişti. İlk kez sekiz yaşındayken, bir klog dansı gösterisi olan "Eight Lancashire Lads" (Sekiz Lancashirelı Delikanlı) ile sahneye çıktı. Babasının bundan kısa bir süre sonra ölmesi, annesinin de sık sık akıl hastanesine girip çıkması yüzünden Chaplin'in çocukluk yılları, yatılı okul ve yetimhanelerde sıkıntıyla geçti. Bu dönemde bazen geçici sahne işleri buldu, bazen de sokaklarda yaşamak zorunda kaldı. On yedi yaşındayken, üvey ağabeyi Sydney kendi çalıştığı, çeşitli danslar, oyunlar, komedi programları sunan Fred Karno vodvil topluluğunda ona iş buldu. 1910’da Amerika’ya yerleşen Chaplin’in sanatsal kariyeri de bu ülkede başladı. 1913'e değin Karno'yla çalışarak sayısız müzikhol skecinde oynayan Chaplin, Keystone'un tek makaralık slapstick filmleri yapımcısı Mack Sennett’la tanışmasıyla birlikte (Chaplin'i Karno turnesi sırasında New York'tayken fark etmişti) filmlerde rol almak üzere sahneye veda etti. 1913'den itibaren önceleri kısa metrajlı daha sonra uzun metrajlı birçok filmde rol aldı.

Amerikan yapımı sessiz filmlerde canlandırdığı kimilerine göre acınacak halde, ama aynı zamanda komik küçük serseri (Şarlo/Charlot) karakteriyle dünya çapında ün kazandı. Chaplin’in, bu melon şapka, dar bir frak ceketi, bol pantolon, büyük ayakkabılar, bıyık ve bastondan oluşan karakteri Şarlo, ikinci filmi olan Kid Auto Races at Venic'te (1914,Venedik'te Ufaklıklar Oto Yarışları) karşımıza çıktı, ama bu tipin özellikleri henüz tam anlamıyla oluşmamıştı. 1914'te oynadığı ilk filmini izleyen iki yıl içinde ABD'nin en tanınmış kişilerinden biri olmuş, bununla birlikte, filmlerin, haftada iki film gibi büyük bir hızla çevrilmesine karşın, Chaplin’in komedileri olağanüstü bir başarı sağlamıştı. Kısa bir süre sonra Chaplin'in kendi filmlerini yönetmesine izin verildi, ücreti de gitgide astronomik rakamlara ulaştı. İki yıl sonra, dönemin önde gelen yıldızları Mary Pickford, Douglas Fairbanks ve ünlü yönetmen D. W. Griffith ile, her birinin kendi filmlerinin dağıtımını bağımsızca yürütmesi koşuluyla, United Artists'i kurdu. First National ile olan sözleşmesi The Pilgrim (1923; Şarlo Hacı) filmiyle sona erdikten sonra, 1966'da Universal için yaptığı A Countess from Hong Kong'a (Hong Kong'lu Kontes) değin filmlerini yalnızca kendi şirketi adına çekti. 1920'lerin sonlarında sesli sinemaya geçilmesinden sonra yalnızca birkaç filmde görünmekle yetinmesine karşın, ilk dönem filmlerinin sinema klasikleri olarak değerlendirilmesi ve yeni izleyici kitlelerince de ilgi görmesi nedeniyle ününü hemen hiç yitirmemiştir.
Uzun metrajlı büyük komedi filmleri arasında The Kid (1921; Yumurcak), The Gold Rush (1925; Altına Hücum), City Lights (1931; Şehir Işıkları), Modern Times (1936; Modern Zamanlar) ve The Great Dictator (1940; Büyük Diktatör) sayılabilir.
Şimdiye kadar anlattıklarımız dışında önemle üstünde durulması gereken bir konu da Chaplin’in filmlerine de yansıttığı politik tutumudur. Üstündeki yoğun baskı sebebiyle o dönemde Amerikan Komünist Partisi'ne olan yakınlığını açıkça dile getirmemiş olsa da filmlerinde sisteme yönelttiği doğrudan eleştirilerde siyasi görüşünü apaçık ortaya koymaktadır. Maaş Günü, Modern Zamanlar ve Altına Hücum'da sanayi devrimiyle birlikte ortaya çıkan işçi sınıfını tanımlar; karakteristik özeliklerini seyircisiyle, yani işçi sınıfının kendisiyle paylaşır ve kapitalizmin yıkıcı etkisine dikkat çeker. Büyük Diktatör'de Hitler’i karikatürize ederek faşizmin doğasını gözler önüne serer. Chaplin 1942'de, savaşta Almanlar'a karşı ikinci bir cephe çağrısında bulunduğunda gene manşetlerde yer almış, Yahudi olduğu iddiasıyla siyasi eleştirisinin üstü karalanmaya çalışılmıştır. Siyasal tavrına yöneltilen saldırıda, hiçbir zaman ABD vatandaşlığına geçmemiş olmasının payı da vardır. Mavi Sakal öyküsünün iğneleyici bir uyarlaması olan Monsieur Verdoux (1947), pek çok çevrenin yanı sıra Amerikan ordusunu da oldukça sinirlendirdi. ABD hükümetinin vergi borcu için sıkıştırması, ayrıca bazı politikacı ve köşe yazarlarının yıkıcı etkinliklerle ilişkisi olduğunu ileri sürmeleri üzerine Chaplin 1952'de ülkeyi terk etti. Amerika'daki politik atmosferin iyice kızışması ve Hollywood'daki komünist avı nedeni ile ABD'ye girişinin engellenmesi, hayatındaki zorlukları pekiştirecektir. Geri dönüş hakkının ABD Adalet Bakanlığı'nca soruşturulacağını öğrenince 1953'te Cenevre'de bu haktan vazgeçtiğini açıkladı.
Bundan sonra ailesiyle birlikte İsviçre'de Vevey yakınlarında Corsier-sur-Vevey'de yaşamaya başladı. 1957'de Londra'da yaptığı A King in New York (New York'ta Bir Kral), Amerika'ya Karşı Etkinlikleri Soruşturma Komitesi'ne, anlamsız televizyon reklamlarına ve Amerikan tarzı yaşamın başka yanlarına yönelik eleştirilerle dolu bir komediydi. Film, Chaplin'in özellikle reddettiği (aslında reddetmek zorunda kaldığı) komünizm yanlılığı suçlamalarının artmasına yol açtı. 1966'da başrollerini Marlon Brando ve Sophia Loren'in oynadığı, kendisinin de hem senaryosunu yazdığı, hem de küçük bir rolde göründüğü A Countess from Hong Kong'u (Hong Konglu Kontes) çekti. 1972'de kendisine verilen özel Oscar ödülünü almak üzere ABD'ye gitti. 25 Aralık 1977'de İsviçre'de öldü.

Filmografisi
"Caught in a Cabaret" (1914 yarım düzine kadar oyunculuk yaptığı filmden sonra hem oynayıp hem yönettiği ilk film), "Kid Auto Races in Venice" (Ünlü Şarlo kılığını ilk kez taşıdığı film), "Tillie's Punctured Romance", "The Tramp-Şarlo Serseri", "Easy Street", "The Immigrant-Şarlo Göçmen", "A Dog's Life-Köpek Hayatı", "Shoulder Arms- Şarlo Asker", "Sunnyside-Şarlorda Kırlarda", "A Day's Pleasure-Keyifli Bir Gün", "Pay Day-Maaş Günü", "The Kid-Yumurcak", "The Pilgrim- Şarlo Kaçak", "A Woman in Paris-Paris'li Kadın", "Gold Rush-Altına Hücum", "The Circus-Sirk", "City Lights-Şehir Işıkları", "Modern Times-Modern Zamanlar", "The Great Dictator-Büyük Diktatör", "Monsier Verdoux", "Limelight-Sahne Işıkları", "A King in New York-New York'ta Bir Kral", "A Countess from Hong Kong-Hong Kong'lu Kontes".
.

Tüm bunların dışında Charlie Chaplin’in hayatını merak edenler için iyi bir kaynak olarak ‘Charlie Chaplin’ adıyla çekilen filmi gösterebiliriz ancak filme şu eleştiriyi yapmadan geçmemek gerektiğini düşünüyoruz: Filmde Chaplin biraz kaprisli bolca evlilik yapan bir adam gibi gösteriliyor. Elbette Chaplin’in hayatının önemli bir kısmını kaplayan evliliklerine yer verilmeliydi, ama ‘bu kadar çok mu?’ diye sormadan geçemiyoruz. Yine de Chaplin'in Britanya'da fakir bir ailede başlayan çocukluğundan, ölümünden dört sene öncesine kadarki süreci anlatan film, Robert Downey Jr.'ın muhteşem oyunu ile başarılı biyografiler arasına yazılıyor. Chaplin'in annesi Hannah'ı, Chaplin'in öz kızı Geraldine Chaplin'in canlandırdığını da eklemeyi unutmayalım.


İobakkhos

Hiç yorum yok: