YouTube, Blogspot, Fizy gibi birçok internet sitesinin yasaklama ve denetime maruz kalmasının üzerinden çok fazla zaman geçmemesine rağmen şimdi de İnternet Filtresi adı altında yeni sansür ve yasaklamalar gündeme geldi. 22 Ağustos 2011 tarihinde yürürlüğe girecek paket güvenli ve standart olarak ikiye ayrılırken güvenli paket de kendi içinde üçe ayrılıyor; aile, çocuk ve yurtiçi paketi. Standart paketi seçen kullanıcılar için her şey “bugün olduğu gibi” kalacak. BTK başkanına göre ise bunlar sadece “güvenli paketler” ve bu uygulama yalnızca özdenetim için yürürlüğe konulacak, isteğe ve seçime göre uygulanacaklar.
Göz önünde bulundurulması gereken bir başka nokta da şu; standart pakette sunulan bugün kullandığımız internette zaten binlerce site yasaklı. Bu şekilde, yasaklı internet herkesin mecburen tabi olacağı bir filtre haline getiriliyor. Aile ve çocuk paketlerinin oluşturulmasındaki amaç ise çocuk ve gençleri “zararlı” sitelerden koruma olarak gösteriliyor. Çocuk ve gençlerin “zararlı” sitelere girmesini engelleyen filtreleme zaten şu anki sistemde de mevcut.
Yurtdışı paketi ise kullanıcılara yalnızca Türkiye içinden servis sağlayan sitelere ulaşım imkanını sunuyor. Böylesine küreselleşmiş bir dünyada, interneti ulus devlet sınırları içinde tutmak güçsüz ulusal sermayenin son çırpınışları olarak ve kitleleri yeniden ulusal sınırlara hapsetmek için atılan cılız adımlar olarak görülebilir.
Bu filtrelerin bir ön çalışması “yasaklı sözcükler listesi”nin yayınlanmasıyla başladı diyebiliriz. Alan adı almada yasaklanan sözcükler her insanın günlük yaşamda kullandığı sıradan sözcüklerden oluşuyor ve içeriğe de bazı sınırlandırmalar getiriliyor. Bu konuda da ilk kapatma kararı uyarısı ekşi sözlüğe gönderildi ve sözlük çevresinde büyük tepkilere sebep oldu.
Peki, gerçek amaç ne? Burjuva devlet bu yasaklamalarla internete erişimi tamamıyla kendi kontrolüne almaya ve internet üzerinden oluşturulan muhalefeti önlemeye çalışırken bahane olarak da kendi varlığının maddi temelleri olan ahlak kavramı, aile ve din gibi kurumları, çok sayıda porno, kumar vb. sitesine erişimi engelleyerek korumayı amaçlıyor. Bu amaçla yasaklanan çok sayıda porno ve kumar sitelerinin yanında çok sayıda haber portalı ve muhalif siteler de yasaklandı.
Bu yasağı değerlendirirken Ortadoğu’da yaşanan isyan dalgasında, Avrupa’da yakın zamanda yanşanan öğrenci hareketlerinde internet üzerinden örgütlenmenin etkilerini de göz önünde bulundurmak gerekir. Bu örnekler de Türkiye’de internet üzerindeki denetimi artırma açısından ciddi anlamda tehdit oluşturdular.
İnternet yasaklarına ek olarak basın alanındaki sansür de hatırısayılır ölçüde sermayenin muhalif, hoşnutsuz ve sesini duyurmak isteyen kitlelere karşı uyguladığı geniş çapta bir baskıdır.
Bu yasak ve sansürlere karşı çıkan 600 bini aşkın kişi Türkiye’nin 40’a yakın ilinde ve Avrupa’da birkaç şehirde sesini yükseltmek için 15 Mayıs günü alanlardaydı.
İstanbul’da Taksim Meydanı’nda toplanıldı ve Tünel girişine kadar yürünmesi planlandı fakat katılımcıların sayısının fazlalığı nedeniyle tünel girşine ulaşılamadan Taksim Meydanı’na geri dönüldü. Sansüre karşı yaratıcı pankartlar ve dövizler taşıyan katılımcılar, sloganlarıyla da sansüre karşı seslerini yükselttiler. İnternete uygulanan sansür, kabul edilemez. Sansüre karşı sesimizi yükseltmeye devam edeceğiz; Sansürsüz, yasaksız, ücretsiz internet!
kardelen
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder