5 Mart 2013 Salı

Kızıl Kitap'ı* okumak; Rus Termidorunun Doruk Noktası: 1936-38 Moskova Duruşmaları



*Not: 11.02.2009 tarihinde "toplumsalesitlik.org" adresinde yayınlanan bu yazıyı tekrar yayınlıyoruz. İçinden geçtiğimiz dönemde, özellikle küresel krizin derinleştiği ve "kemer sıkma politikaları" adı altında işçi sınıfına ve emekçi kesimlere dönük olarak, burjuvazinin yürüttüğü kapsamlı saldırılara karşı Marksist devrimci bir dünya partisinin inşasının yakıcılığı her geçen gün artmaktadır. Dünya partisinin inşasına omuz verecek olan öğrencilerin ve genç işçilerin Marksist hareketin tarihini tüm gerçekleriyle öğrenmesi ve bu tarihi sahiplenmesi adına Lev Sedov'un 1936 yılında Moskova duruşmaları üzerine yazmış olduğu "Kızıl Kitap" çok önemli bir değer taşıyor. Bununla birlikte, son dönemde Marksizme/Troçkizme dönük olarak eski iftiracı ve düzeysiz kampanyalar yeniden örgütlenmeye başlamıştır. Dolayısıyla Kızıl Kitap'ın dünya Marksist hareketinde çok önemli bir kırılmayı da içeren gerçek bir siyasi tarihi değerlendirmeye dayanan bir kaynak olması itibariyle, bu gerici ve Marksizm düşmanı kampanyalara karşı önemli cevaplar taşıdığını düşünüyoruz. İyi okumalar dileriz.

Prinkipo Yayıncılık, Lev Sedov’un “1936 Moskova Duruşmaları Üzerine Kızıl Kitap”ını yayınlayarak siyasi tarih alanında son derece önemli bir yapıtı Türkçeye kazandırdı. Kitabın önemi sadece kitapta aktarılanlarla ilgili değil; tek başına kitabın konusu/başlığı dahi gerçeğin ortaya çıkmasında önemli bir adım. 1988 yılında yayınlanan Sınıf Bilinci Dergisi’nden yaptığımız aşağıdaki alıntı, bunun nedenini açıkça göstermektedir.
Moskova duruşmaları sanıklarının yeniden saygınlaştırılması için açılan son kampanyanın, tek başına Buharin için açılmış olan bir önceki kampanyaya oranla uluslararası düzeyde olsun SSCB içinde olsun daha elverişli koşullar altında başladığına yukarıda değinmiştim. Aynı şeyi Türkiye açısından söylemeye ne yazık ki olanak yok. Kampanyanın Türkiye’de yürütülmesini zorlaştıran kimi etkenleri aşağıda ele almak istiyorum. Zorlukların başında Moskova duruşmalarının iç yüzünü ortaya koyacak kaynakların eksikliği, buna karşılık Stalinci bürokrasinin (ve Stalin’in kendisinin) bu duruşmalar çerçevesinde oluşturduğu efsane ve yalanları aktaran kaynakların göreli bolluğu geliyordu.”
Bu makalenin üzerinden yaklaşık 20 yıl geçmesine, bu süre zarfında SSCB’nin ve diğer Stalinist diktatörlüklerin yıkılmasına rağmen Türkçede Moskova Duruşmaları’nın gerçek yüzünü açığa çıkarmaya çalışan (birkaç kitaptaki değinme ve birkaç makale dışında) bir yayınla karşılaşmadık. Stalinistlerin bu konudaki suskunluğunda elbette şaşılacak birşey yok! Ancak “Troçkistler”in de bu konuda çok fazla çaba sarf ettiğini söyleyemeyiz. Türkiye’de “Troçkist” hareketin Stalinistlerle olan göbek bağını bir türlü koparamaması Moskova Duruşmaları’na “Troçkistler” tarafından yeterince önem verilememesinin önemli nedenlerindendi. Diğer yandan Bolşevizmin zorunlu olarak Stalinizme yol açacağı iddiasında olan sol liberallerimiz de Stalinizm dışında Marksist bir alternatifin olduğunu gizlercesine bu konuda susmaktaydı. Böylece Bolşevik Parti ve Uluslararası Komünist Hareket içindeki Sol Muhalefet’in varlığı ve mücadelesi yıllarca genç kuşaklardan gizlenmiş oluyordu. Stalinistlerden “Troçkist”ine sol yelpazenin tümü için bu kitap önemli bir sorun olarak önlerinde durmakta.

Moskova Duruşmaları
Kirov’un 1934 yılı sonunda, GPU’nun örgütlediği bir komplonun parçası olarak bir terörist tarafından öldürülmesi SSCB’de Stalin’in önderliğindeki bürokrasinin cadı avını başlatması için olanak sağladı. Kirov’un öldürülmesinden sonraki üç yıl içinde yürütülen temizlik kampanyasının kısa bir bilançosunu kitabın girişindeki yayınevi notundan aktaralım.
1938 yılına gelindiğinde, 1917 Ekim Devrimi’ni gerçekleştiren merkez komiteden geride yalnızca Stalin ile Kolontay kalacak; ‘Zafer Kongresi’nin 1.966 delegesinden 1.108’i ortadan ‘kaybolacak’tı. Stalinist terörden Kızıl Ordu da nasibini aldı: Beş mareşal, sekiz amiral (yani amirallerin hepsi), 80 kişilik Yüksek Askeri Konsey’den 75’i, 11 savaş komiseri yardımcısının tamamı, generallerin üçte ikisi ve alay komutanlarının yarısı; yani Kızıl Ordu’nun en seçkin kadrolarının yarıya yakını öldürüldü, görevden alındı ya da sürgüne gönderildi. Stalin, bu süreçte, 1.600.000 dolayında komünistin öldürülmesine önderlik etti -ki bu, tarihteki en büyük komünist katliamıdır.”
1936-38 yılları arasında yürütülen üç ana duruşma vardı. 19 Ağustos 1936’da başlayan birinci duruşmada başlıca sanıklar Zinovyev, Kamanev, Evdokimov, Bakayev, Smirnov, Mraçkovski gibi Bolşevik Parti ve Komintern yöneticilerinden; Ter-Vaganyan, Pikkel, Golzman, Dreitzer ve Reingold gibi Bolşevik Parti ve muhalefet üyesi olan tanınmış kişilerden; ve tertibin bir parçası olarak davaya dahil edilmiş muhbirlerden oluşmaktaydı. Bunların dışında mahkemede hazır bulunmayan iki sanık daha vardı: baş sanık Troçki ve oğlu Lev Sedov. Birinci Moskova Duruşması, partinin ve ülkenin önderlerine karşı terörist saldırılar hazırlayıp uygulamakla görevlendirilmiş bir “merkez”e katılmakla suçlanan 16 sanığın 25 Ağustos’ta kurşuna dizilmesiyle sona erdi.
Bu duruşmayı, 23-30 Ocak 1937 ve 2-13 Mart 1938 tarihleri arasında yapılan ikinci ve üçüncü Moskova Duruşmaları izledi. İkinci duruşmada birbirine karıştırma yöntemiyle seçilmiş ve aralarında Pyatakov, Radek, Serebriyakov, Sokolnikov, Dobnis ve Muralov gibi tanınmış Bolşeviklerin bulunduğu 18 sanık “Troçkist-Zinovyeci merkez”i kurmak, işçileri zehirlemek, iktisadi kundakçılık gibi suçlarla yargılandılar. Pyatakov, Radek ve Sokolnikov hapis cezasına çarptırılırken diğer 15 sanık ölüme mahkum edildi. Üçüncü duruşmada ise aralarında Buharin, Rikov, Rakovski, Kretinski gibi Bolşevik önderlerin olduğu 21 sanık bir “sağcılar ve Troçkistler bloku”na katılmakla ve düşman devletlerle ittifak halinde SSCB’yi parçalamakla suçlandılar. Sanıkların on dokuzu idam edildi.

Stalin bu duruşmaya neden gereksinim duydu?
Sedov’un birinci Moskova Duruşması’nı anlattığı Kızıl Kitap’ın ilk kısmı bu başlığı taşıyor. Sedov bu duruşmanın nedenlerini iç ve dış siyasal nedenler başlığında değerlendiriyor. “İç siyasi nedenler” başlığı altında Sedov, SSCB içinde toplumsal eşitsizliğin arttığı bir ortamda bürokrasinin ayrıcalıklarınını savunma gereksinimi üzerinde duruyor. Stalin iktidarının başından itibaren orta sınıf ve köylülüğün iktidardaki etkisi gittikçe artmış; işçi sınıfı her geçen gün iktidardan dışlanmış; “bürokrasi, yasal ve yasadışı yollarla ulusal gelirin son derece büyük bölümüne el koymakta”ydı. Bürokrasinin artık savunması gereken birşeyleri vardı. Ancak eşitsizliğin artması, aynı zamanda hoşnutsuzluğun artması anlamına da gelmekteydi. İşte bu nedenle “Stalin, infazlarıyla, Bonapartist bürokrasinin, gasp etmiş olduğu iktidarı elinde tutma ve ayrıcalıklarını koruma mücadelesinde hiçbir şeyden geri duramayacağını” işçi sınıfına ve muhaliflere göstermek istiyordu. “Stalin, Zinovyev ile Kamanev’in cesetlerini göstererek, ‘eğer benim yanılmazlığımdan kuşku duyarsanız ve bürokrasinin sessiz köleleri olmayı kabul etmezseniz, sizi bekleyen şey işte budur’ demektedir.”
Sedov diğer yandan “dış siyasal nedenler” başlığında bu davanın uluslararası nedenleri üzerinde duruyor. Stalinist bürokrasinin konumunu sağlamlaştırması ve dünya burjuvazisine rüştünü ispatlaması için işçi sınıfıyla, dünya devrimiyle ve sosyalizmle hiçbir ilişkisinin olmadığını göstermeye ihtiyacı vardı. “Tek ülkede sosyalizm”, “anayurdu savunma” gibi teoriler; Stalinizmin Çin, Almanya v.b. ihanetleri bunun için yeterli olmamıştı. Bu nedenle Stalin, Zinovyev, Kamenev ve diğer Bolşeviklerin cesetlerine, sadece işçi sınıfını baskı altında tutma amacıyla değil; aynı zamanda dünya burjuvazisine proleter enternasyonalizmiyle ve Bolşevik devrimci geçmişiyle (onlara düşman olmak dışında) hiçbir bağının kalmadığını göstermek için de ihtiyaç duyar.

Gerçekler
Moskova Duruşmaları’nın hiçbir maddi delili yoktu. Tek delil sanıkların itiraflarıydı. Birçoğumuzun kafasında Moskova Duruşmaları sırasında Bolşevik önderlerin suçlamaları neden kabul ettiği sorusu oluşmuştur. Burada kısaca şunu belirtmekle yetinelim: sanıklar (aynı zamanda eşleri ve çocukları) ağır bir baskı ve işkence altındaydı; hayatta kalmalarının tek yolunun iftiraları kabul ederek mahkemeye çıkabilmek olduğunu düşünüyorlardı; üstelik birçoğu çok daha önceden Stalin’e siyasi olarak teslim olmuş durumdaydı. Sedov kitabının önemli bir kısmını “itiraflar” konusuna ayırmış. Kitap okurun kafasındaki bu tür sorulara önemli ölçüde yanıt verecek ve gerçeklerin aydınlanmasına katkıda bulunacaktır.
Ancak gerçeklerin tam olarak aydınlanması sadece kitaplarla mümkün değil. Gerçeklerin ortaya çıkması işçi sınıfının dünya devrimi mücadelesinin ayrılmaz bir parçasıdır. Troçki, 'Stalin’in Cinayetleri' adlı kitabını şu anlamlı cümlelerle bitirir: “Tarih, keyfilik ve ayrıcalıkların ahir zaman mabuduna kurban edilen kanların tek bir damlasını affetmeyecektir… Devrim, bütün gizli dolapları açacak, bütün davaları gözden geçirecek, iftiraya uğrayanları temize çıkaracak, keyfiliğin kurbanları için anıtlar dikecek, cellatların adını sonsuza değin lanetleyecektir.”
M.Özgür Demir

Hiç yorum yok: