5 Mart 2013 Salı

Erkek egemenliğine ve kapitalizme karşı toplumsal eşitlik mücadelesinde birleşelim!

Bugün “Dünya Emekçi Kadınlar Günü” vurgusunu öne çıkarmak her zamankinden daha fazla önem kazanıyor. Egemenler işçi sınıfının tarihsel olarak en önemli mücadele günlerinden biri olan 8 Mart’ın gittikçe daha çok içini boşaltmaya çalışıyorlar. Kapitalist tüketim çılgınlığıyla sınıfsal özünü boşaltma çabası veren egemenlere karşı 8 Mart’ın işçi sınıfının birleşik mücadele günü olduğunu vurgulamak büyük önem taşıyor.Emekçi kadınlar, işyerinde, fabrikada ve evde çalışan tüm kadınlardır. Onlar, dünyanın her yerinde başbakan veya bakan olarak ya da büyük şirket ve bankaların sahibi, yöneticisi olarak bu sistemin ve cinsel baskının sürdürücüsü olan kadınlar değiller. Emekleri sömürülen, evde, işte, okulda ve sokakta taciz edilen ve tecavüze uğrayan; geceleri sokağa çıkamayan, şiddet gören, bedenlerini satmaya zorlanan ve katledilen kadınların ve lgbt’lerin ezilmelerinin nedeni tüm kurumlarıyla erkek egemenliğini savunan burjuva toplumdur.Cinsel baskı ve eşitsizliğin kökeni üretim araçlarının özel mülkiyeti üzerine kurulu sınıflı toplumlardır ve onun en gelişmiş hali olan kapitalizmin kadın-erkek tüm işçi sınıfı eliyle ortadan kaldırılması sorunun çözümünün başlangıcı anlamına gelecektir.


Bugün, patronların, erkek işçilerle eşit değerde işe eşit ücret vermediği emekçi kadınlar esnek, güvencesiz çalıştırılmakta, işyerlerinde cinsel ayrımcılığa ve mobbinge (iş yerinde yıldırma ve psikolojik şiddet) maruz kalmaktadır. Son yapılan araştırmalar, Türkiye’de 3,5 milyon kadının kayıt dışı çalıştığını gösteriyor. Kadınların çalışma hayatındaki istihdam oranı her geçen gün azalmaktadır. Evden çalışmayla, esnek ve güvencesiz çalışma koşullarıyla, kadınlar ucuz iş gücüne dahil edildiler. Böylelikle kadınlar izin, ihbar ve kıdem tazminatı gibi haklardan da mahrum bırakıldı.Ayrıca, devletin sorumluluğu olan çocuk, yaşlı ve hasta bakımı gibi işler, sadece kadınların yapması gereken işler haline getirilmiş durumda. Hükümetlerin ürettiği politikalarla kadınların asıl yerinin evi ve kocasının yanı olduğu anlayışı yerleştirilmeye çalışılmaktadır. Kısacası kadınlar eve hapsedilmek istenmektedir. Kürtaj ve sezaryen hakkının gasp edilmeye çalışılması hiç şüphesiz egemenlerin nüfus politikalarının ve kadınları “çocuk üretim aracı” olarak görmelerinin bir ürünüdür. Kadınların cinsiyetçi işbölümüne dayanan ev işlerinden kurtulması için çocuk yetiştirme, yaşlıların bakımı ve ev işlerinin toplumsallaştırılması, kadınların istihdamının önündeki tüm engellerin kaldırılması gerekmektedir.Tüm bu sorunlar emekçi kadınların ve lgbt’lerin değişmez kaderi değildir. Burjuva cinsel kimlik politikaları ise maruz kaldığımız bütün sorunların kaynağı olan özel mülkiyet ve ücretli emek sömürüsü sistemine son vermek şöyle dursun, bizi bu sisteme karşı mücadeleden alıkoymaktadır. Cinsel baskı ve ezilmeye, cinsiyet temelinde karşı çıkmaya çalışmak tam da egemenlerin istediği gibi sorunun çözümünü yaratacak özneyi, yani işçi sınıfını kadın ve erkek olarak bölmek anlamına geliyor. Kadınların ezilmesinin nedeni tek tek birey olarak erkekler değil, ama bir bütün olarak erkek egemen kapitalist sistemdir.Kurtuluşumuz, cinsel kimliğimizi ve tercihlerimizi bir yana atmadan, tüm cinsel, ulusal ve dini kimliklerden emekçileri bir araya getiren işçi-emekçi kimliğimiz altında mücadeleye girişmekten geçiyor. Erkek egemenliğine karşı sınıf mücadelesi temelinde örgütlenmek, uğradığımız hak ihlallerine, cinayetlere, cinsiyetçi iş bölümüne ve cinsiyete dayalı her türlü eşitsizliğe karşı bir mücadele anlamına geliyor.Bu, sınıf kardeşleriyle birlikte, 1857 yılında greve giden, eşit işe eşit ücret ve 8 saatlik işgünü mücadelelerinde, 15-16 Haziranlar ve Zonguldak Madenci Yürüyüşü’nde en önde olan; Paris Komünü barikatlarında savaşan, 1917 Şubat Devrimi’ni başlatan kadın emekçilerin yoludur.Bu yol, cinsiyete dayalı eşitsizliklere karşı siyasi eşitlik mücadelesini bu eşitsizlikleri ortadan kaldıracak bir toplumsal devrim hedefiyle birleştiren sosyalist kadınların yoludur.“Erkek egemen kapitalizme karşı, devrimci sınıf mücadelesi ve sosyalizm” sloganını kadın-erkek tüm emekçilerle birlikte yükseltelim. Okullarda, iş yerlerinde, sokaklarda ve evde erkek egemen sınıflı toplumun üzerimizde kurmaya çalıştığı tahakküme birlikte son verelim!Yaşasın kadın-erkek emekçilerin birleşik mücadelesi!Yaşasın Dünya Emekçi Kadınlar Günü!

Hiç yorum yok: