29 Mayıs 2012 Salı
3 Mayıs 2012 Perşembe
1 Mayıs'ın Ardından...
Uzun bir aranın ardından tekrar merhaba... Dostlarımızın katkılarıyla, yayınlanmasından dağıtımına kadar kolektif biçimde emek verilen bültenimize, siz okurlarımızdan ve daha tanışamadığımız nice arkadaşımızdan da gelecek katkıları oldukça önemsediğimizi belirterek başlayalım...
Bültenimizin yeni sayısı ile tekrar buluşmuş oluyoruz. Hepimizi yakından ilgilendiren sorunlar, yer yer sinirlerimizi bozan gelişmeler, bazen de savaş çanlarının çaldığı koskoca bir ayın ardından 24. sayımızla karşınızdayız. Bu giriş yazımızda ise, yine içeride değinemediğimiz gündem maddelerine yer vereceğiz.
Sağlık Emekçilerinden İş Bırakma Eylemi
Dr.
Ersin Arslan, 18 Nisan günü ölen hastasının
17 yaşındaki bir yakını tarafından bıçaklanarak öldürüldü.
O, doktor cinayetlerine kurban giden tek doktor tabii ki de değildi.
Öldürülmesinin ertesi günü (19 Nisan) Türkiye’nin pek çok
ilinde, sağlık emekçileri tarafından doktora karşı şiddet
başta olmak üzere sağlık sektöründe yaşanan dönüşümü ve
ticarileştirme uygulamalarını protesto etmek amacıyla iş bırakma
eylemi yapıldı ve yürüyüşler düzenlendi.
İstanbul’da,
İstanbul Tıp Fakültesi’nden İl sağlık Müdürlüğü’ne
kadar süren yürüyüşe yaklaşık 30 bin kişi katıldı. “Recep
Akdağ istifa!”, “vatandaş uyuma doktoruna sahip çık! ”,
“sağlık haktır susma haykır!” sloganları atılırken eyleme
katılanların ağırlıklı olarak doktor olmasına karşın pek çok
sağlık çalışanı da bu eyleme destek verdi.
Cihan'a tahliye kararı ve diğer tutuklu öğrenciler üzerine
23
Mart günü, burjuva basın
dahil bütün basın organlarında çok önemli bir haber geçmişti;
25 aydır tutuklu olan Galatasaray Üniversitesi Endüstri
Mühendisliği öğrencisi Cihan Kırmızıgül tahliye olmuştu.
Bütün ülke basınında önemle üzerinde durulmuştu bu haberin;
çünkü hiç kimse Cihan Kırmızıgül’ün neden 25 aydır
tutuklu olduğunu bilmiyordu (!). Cihan’ın her duruşmasından
önce de bu durum hakkında tartışmalar yapılır ve Cihan davası
özelinde Türk hukuk sistemine (ve ağırlıklı olarak tabii ki şu
meşhur Terörle Mücadele Kanunu’na) eleştiriler yöneltilirdi.
Üniversitelerde Baskılar Artıyor
Son
zamanlarda muhalif kesimlere yönelik artan baskılar,
gözaltı ve tutuklamalar şeklinde kendini gösterirken üniversite
yönetimleri de boş durmuyor. Üniversiteyi bilim merkezi olmaktan
çıkarıp sermayenin kollarına bırakmaya çalışan rektör ve
dekanlıklar adeta sahte mahkemecilik oyunu oynuyorlar.
Üniversitelerde devrimci öğrencilere yönelik soruşturma ve
cezaların ise ardı akası kesilmiyor.
İstanbul
bağımsız milletvekili Levent Tüzel’in Milli Eğitim Bakanı
Ömer Dinçer'e yönelttiği soruşturma ve ceza alan öğrencilerin
sayısını isteyen sorunun ardından, Dinçer YÖK verilerinden
aldığı bilgilerle, 2010 ve 2011’de toplam 7 bin 43 üniversite
öğrencisi hakkında soruşturma açıldığını, bu öğrencilerden
4 bin 602’sinin okuldan uzaklaştırıldığını, 55’inin ise
atıldığını açıkladı.
MERCEDES SOSA [9 Temmuz 1935 (Arjantin’in özgürlük günü) - 4 Ekim 2009]
Bana
gülüşü
ve gözyaşını verdin
Böylece
yaşamı
oluşturan iki temel öğeyi
Mutluluğu
ve acıyı ifade edebilirim
Ve
sizin şarkılarınızı,
ki benim şarkılarıma benzerler,
Ve
herkesin şarkısını,
ki aynı zamanda benimdirler.
(‘Gracias
a la vida’ adlı
şarkıdan)
Sosa’yı
ilk defa dinleyen bir insan hiç şüphesiz kendisine vahiy indiğini
zanneder diye düşünüyorum. Arjantinli sanatçı Mercedes Sosa,
başta Latin Amerika olmak üzere, tüm dünyayı etkileyen devrimci
bir ses… Latin Amerika folk müziğini Rock ve politik müzikle
harmanlayan, 'Nueva Canion' tarzıyla tanınan bir sanatçı…
İspanya Genel Grevi Üzerine
Nisan
ayı başlarında İspanya’da Halk Partisi (PP) hükümetine,
Avrupa Birliği’ne ve onların kemer sıkma politikalarına, toplu
sözleşme düzenini tersine çeviren ve işverenlerin ücretleri
azaltmasını ve işçileri istediği gibi işten çıkartmasını
mümkün kılan yeni çalışma yasasına karşı bir günlük genel
grev örgütlendi. Genel grev kapsamında fabrikalar, havaalanları,
limanlar ve demiryolları felç oldu. Kamu hizmetleri en aza
indirildi; dükkânlar ve üniversiteler kapatıldı. Ülkenin farklı
şehir ve kasabalarında düzenlenen kitlesel gösterilere işsizler
ve öğrenciler de destek verdi.
Hükümet
kitlesel gösterilere karşı 9.385 güvenlik görevlisini
görevlendirdi ve bu toplam kadronun yüzde 90’ını
oluşturmaktadır. Göstericilere karşı plastik mermiler, sis ve
gaz bombaları kullandılar. Gaz bombaları, 16 yıldan bu yana ilk
kez, Barcelona’nın merkezinde, polisin plastik mermi kullanmaya
son vermesini isteyen onlarca itfaiyeciye karşı kullanıldı.
Ayrıca, sivil polisler ve helikopterler de devreye sokuldu. Her
seferinde, daha fazla güç kullanılmasını talep eden ve kemer
sıkma karşıtı direnişe karşı faşist güçleri seferber etmeye
çalışan sağcı medya da, baskıyı teşvik etmektedir.
Dar Alanda Kısa Paslaşmalar Üzerine
Yeni
Sinemacılar
ortaya çıktıkları 90’ların ikinci yarısından itibaren, her
filmlerinde, toplumda oluşan her türlü dönüşümü, oluşturduğu
güçlü ve gerçekçi karakterler ve onların yine gerçekçi
diyalogları ile önümüze sermeye çalıştı. Kısaca edinilmek
zorunda kalınmış dertleri, kendi kameralarıyla nasıl
gösterebiliyorsa öylece gösterdiler. Dar Alanda Kısa Paslaşmalar
da, şimdilerde akımdan ayrılmış olsa da Yeni Sinemacılar’ın
ortaya çıktıkları dönemde akımın başını çeken Serdar
Akar’ın 2000 yapımı ikinci filmi.
Zamlar ve yaşamımıza yansımaları
“Pardon
bakar mısınız?”, “Anketimize katılmak ister misiniz?”,
“Birkaç dakikanızı bize ayırır mısınız?” bu sorular çoğu
öğrencinin eğitim süreci içerisinde muhatap olduğu veya bizzat
başkalarına yönelttiği sorulardır. Paralı ve pahalı eğitimin
sonucunda biz, öğrencilerin büyük bir kısmı hem okuyup hem
çalışmak zorunda kalırken, daha iyi ve nitelikli bir yaşam
üzerine hayallerimiz ve geleceğimiz adeta ellerimizden alınıyor.
Eğitimini sürdürmek için zorlu geçim mücadelesi veren
öğrenciler hem eğitim sürecine vakit ayırmak hem de arta kalan
zamanda geçimlerini sağlamak maksadıyla part-time veya esnek
çalışma koşullarını tercih etmektedirler .
1 Mayıs 2012: İşçileri kemer sıkma önlemlerine ve savaşa karşı dünya çapında birleştirin
Not:
Sosyalist
Eşitlik Partisi’nin (SEP) ABD başkanlığı adayı Jerry White’ın
açıklaması'nı kısaltarak yayınlıyoruz.
Sosyalist
Eşitlik Partisi’nin 2012 seçimlerindeki ABD başkanlığı adayı
olarak, 1 Mayıs’ta, dünyanın dört bir yanındaki işçilerle
dayanışmamı ifade etmek istiyorum. Kökeni Amerikan işçilerinin
1880’lerdeki sekiz saatlik işgününü elde etmek uğruna
verdikleri amansız mücadelede yatan bu tatil günü, bu yıl özel
bir anlam taşımaktadır.
1
Mayıs 2012’de, uluslararası işçi sınıfı, dünya kapitalist
sisteminin görülmedik bir kriziyle karşı karşıyadır. Dünyanın
dört bir yanındaki işçiler, toplumun devrimci dönüşümü
gereğini ortaya koyan mücadelelere girmeye başlıyorlar.
Ekonomik
durum ise, toparlanmak şöyle dursun, yeni bir gerileme dönemine
giriyor. Birleşik Krallık ve İspanya, şimdi, çift dipli bir
durgunluğun içinde. Çin’deki ekonomi yavaşlıyor; kalıcılaşmış
yüksek işsizlik düzeyleri Avrupa’da, Japonya’da ve ABD’de
varlığını sürdürüyor.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)