10 Mart 2012 Cumartesi

Film Eleştirisi: Zenne’nin Homofobi’ye Karşı Dansı


Caner Alper ve Mehmet Binay’ın yönettiği Zenne filmi, Altın Portakal’da aldığı 5 ödülle, Malatya Film Festivali’nde son anda gösterimden kaldırılmasıyla ve Yeni Akit’in filmi ‘sapkınların filmi’ olarak haber geçmesiyle adından sıklıkla söz ettirdi. Ancak filmin en önemli özelliği 2006 yılında ailesi tarafından gey olduğu gerekçesiyle öldürülen Ahmet Yıldız’ın anısına çekilmiş olması. Hikaye Yıldız’ın hayatından kesitler taşısa da bir kurguya dayanıyor.  Bu kurgu, ‘birbirine benzemeyen üç iyi arkadaşın’ bir arada geçirdiği zamana tanıklık ediyor.
Masallara inananın ya da inanmayın, Zenne bu topraklarda cinsel yönelimi ya da kimliği, sınıflı toplumların dayattığı heteroseksüel toplum yapısına sığmayan bireylerin hikayesi. Alman fotoğrafçı Daniel, İstanbul’da bir dansçı Can ve Ahmet’in öyküsü, bu coğrafya da yaşayan herkesin hikayesi. ‘Şehit’ çocuğu olan Can’ın askere gitmek istememesinin nedeni cinsel yönelimi değil, yaşamayı seviyor olması, öldürmek istemiyor olmasından en çok. Ama pembe teskere alabilmek için fotoğraflara ihtiyacı vardır Can’ın. Almanya’da yayınlanan Der Spiegel’in geçtiğimiz yıl bir sayısında belirttiği gibi dünyanın en büyük porno arşivine sahip TSK,  askere gitmek istemeyen geyleri, eşcinselliğini ispatlamak zorunda bırakıyor çünkü. 



Annesi hoşuna gitmeyen ve yeterince erkeksi bulmadığı çamaşırlarını kesiyor Ahmet’in. Çünkü toplumda kadın ve erkek nasıl giyinir bellidir. Çünkü toplumsal cinsiyet gereklidir. Çünkü toplumsal cinsiyet dayatmasıyla, aile kurulabilir bu aile sistemin işleyişine endikedir. Homofobi hep kan akıtan bir kilimdir!
Alman fotoğrafçı, Afganistan’daki çocukları görmüştür. Emperyalizmin ayak bastığı her toprağın altı mayın doludur. Bir deklanşöre basmak bazen geri dönüp bakıldığında gülümsetmeyen fotoğraflar çekebilir. 


Siz masallara inansanız da inanmasanız da, Ahmet Yıldız’ın katili babasıdır. Babası Kuzey Irak’a kaçmıştır, kaçırılmıştır, hukuk tarafından Yıldız’ı öldüren babası korunmuştur, yakalama emrine ve nerede olduğu belli olmasına rağmen baba Yıldız mahkeme karşısına çıkarılmamıştır. Masallar mutlu sonla bitsin ya da bitmesin, Ahmet Yıldız, sevgilisine dondurma almak üzere dışarı çıktığında babası tarafından öldürülmüştür. Ahmet Yıldız, genel ahlak tarafından, devlet tarafından, devletler tarafından, kapitalizm tarafından öldürülmüştür. Siz masallara inanın ya da inanmayın, sınıflı toplumlarda masallar mutlu sonla bitmez. 


Ama Zenne dansını sürdürür. 


*Ahmet Yıldız’ın 10. Duruşması için, ‘Ahmet’in Ailesi Biziz’ demek için, 20 Nisan 2012 günü saat 10:30’da Üsküdar 1. Ağır Ceza Mahkemesin’de buluşalım.
Marmara

Hiç yorum yok: