12 Aralık 2011 Pazartesi

N.Ç. Davasında Yargıtay Son Noktayı Koydu: “Rızası Var”


N.Ç.; 2001 yılında 13 yaşındayken aralarında kamu görevlilerinin, askerlerin, mahalle muhtarının, çevresindekilerin de bulunduğu 31 kişinin tecavüzüne uğradı. Yılmadı bu küçük kadın ve yaşadıklarını anlatan bir mektup yazdı. Adalet Bakanlığı'ndan -hukuktan medet umdu çünkü- yardım istedi. Mağdurdu çünkü, masumdu daha 13 yaşında bir çocuktu, bilemedi başına gelebilecekleri, ona günlerce tecavüz eden kişilerin suçlu olduğunu sandı ama yanıldı. Mahkemeler ‘her şeyin farkındasın sen bizi mi kandıracaksın, 13 yaşındayım kimseye karşı koyamadım masallarını git başkalarına anlat, bak hem istediğinle beraber oluyormuşsun daha ne olsun’ diyerek rızası olduğunu tespit etti ve ona tecavüz edenleri en düşük sınırdan cezalandırdı. Bu vahim olay üzerinden 9 yıl geçti, artık N.Ç 20’li yaşlarında genç bir kadın; fakat umudunu sürekli var etmeye çalışan, umutsuzluğa kapılmamak için çabalayan bir kadın.  N.Ç, Mardin’den kaçıp İstanbul’a geliyor, burada ona yardım edebilecek insanlarla buluşuyor; ama zamanla öğreniyor işinin ne kadar zor olduğunu, gerçekler apaçık ortada dururken işi yokuşa sürmek için ellerinden geleni yaptıklarını görüyor. Başladığı bu yeni hayatında yaşama zor da olsa tutunuyor N.Ç, ona yardım edenlerin desteğiyle, hukuk okumak istiyor –gerçi hukuka olan inancını kaybedeli çok olmuş-, hayatına bu olaylar olmamış gibi devam etmek istiyor artık, her karar sonrasında yaşamının tepetaklak olmasını istemiyor, medya bu olayı popüler olduğu için deşmeye çalıştıkça, o bir o kadar uzaklaşmak istiyor, ’60 yıl verseler de rahatlamam’ diyor, ve artık başka şeylerden konuşmak istiyor.
TC; hakimiyle, savcısıyla, bakanıyla, cumhurbaşkanı-başbakanıyla, askeriyle, polisiyle, medyasıyla, adli tıbbıyla sadece bu davanın değil, her gün bir yenisi eklenen sadece harfleri değişen diğer bütün davaların tarafıdır. Tecavüzcüleri, katilleri, çocuklara, kadınlara, erkeklere, hayvanlara cinsel istismarda bulunanların koruyucusudur. Yasasıyla-yargısıyla her zaman eril tarafta duran sistemin savunucusudur. N.Ç davasında karar veren aslında o hakim değil eril (erkek egemen) sistemin ta kendisidir! Hakim ise, eril kapitalist sistemin yılmaz savunucularından biridir ve bu yüzünü hiç gizlemeden, saklamadan apaçık ortaya koymakta hiç sakınca görmez. 13 yaşında 31 kişinin tecavüzüne uğrayan bir çocuğa rızası olduğunu söyler, ve bu dava gibi binlercesinde de aynı kararları alır; töre cinayetlerinde ‘namus’ indirimi, trans cinayetlerinde ‘ahlak’ indirimi, eş-sevgili cinayetlerinde ‘tahrik’ indirimi, cinsel suçlarda ‘rıza’ indirimi yapar, ve de eğer bu kişi (katil-tecavüzcü) üzgünse ‘pişmanlık’ indirimi yapar. Çünkü bu suçları bu sistem üretmiştir ve kendi devamlılığı için onları korur, bunu yapmak zorundadır.
Dava karara bağlanıp yargıtaya taşındığında Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı (geçtiğimiz seçimlerde değiştirilen bakanlık isminden ‘kadın’ ibaresi çıkarıldı) Fatma Şahin, ‘N.Ç. bizim kızımız’, Gıda Tarım ve Hayvancılık bakanı Mehdi Eker ‘toplumsal vicdanı rahatsız eden bir karar, ben de rahatsızım’, Adalet Bakanı Sadullah Ergin ise ‘bu 2005’den önceki yasa için geçerlidir, bir daha bu tür davalarda böyle kararların çıkmayacağı’ yorumlarını yaptılar. Böylece karardan sorumlu olmadıkları veya rahatsız olduklarını belirtip sanki bu kararlar veya eski-yeni yasalar onlardan bağımsız yapılıyor sanmamızı istediler. Oysa bu davada ve diğer davalarda alınan bütün kararların sistemin ürünü olduğu apaçık ortada olmasına rağmen işin içinden çıkacaklarını sandılar. Suçluların en düşük sınırdan, hafifletilmiş cezalar almış olmasına göz yumdular, kişiyi hürriyetinden yoksun bırakma hükmünü davaya dahil ederek ağır cezalar verilebileceğini görmezden geldiler. Medya ise olayın popülerliği ile ilgilendi, kamuoyu yaratma, insanların dikkatini çekme ve etkileyici gücünü kullanmaktansa olayı reyting kaygısı içinde ele aldı, karşısındaki insanın daha çocukken yaşadığı travmayı bütün yasakları çiğneyerek ‘sofralarına meze’ yaptılar. Ve 25 Kasım Kadınlara Yönelik Şiddetle Mücadele Günü'nde Yargıtay N.Ç.'nin rızasının olduğunu söyleyen kararı onayladı. Karar kesinleşti “N.Ç. yaşadıklarından sorumluydu, her şey onun rızasında gerçekleşti”. Kararın bugünde onanması ise sistemin ‘bizim hukukumuz bizim çıkarımız için vardır, sizler için değil’ mesajını açıkça bizlere iletti.
BİZLER ise içerisinde TC'nin de bulunduğu bütün kapitalist devletlerin hukuk sistemlerinin (ki bu sistemler varolan sınıf egemenliğinin devamlılığı üzerine inşa edilmiştir), toplumsal sorunlara çözüm sağlayıcı değil, aslında sorunların kurumsal yeniden-üreticileri olduklarını biliyoruz. Ve, her gün gazetelerde sadece baş harflerinin değiştiği olayları okumadığımız, en yakınımızdaki erkekler tarafından kadın, eşcinsel veya trans olduğumuz için öldürülmediğimiz, tecavüze uğramadığımız, bedenimizin-emeğimizin bizlere ait olduğu; evde, işte, sokakta sömürülmediğimiz, sınırların ortadan kalktığı, sınıfsız bir dünyanın mümkün olduğunu da biliyoruz.
                                                                                         Kadınlar İsyanda

Hiç yorum yok: