1 Kasım 2010 Pazartesi

İstanbul Üniversitesi'nde Özel Güvenlik Saldırısı

İstanbul Üniversitesi bugün sabah saatlerinde özel güvenlik birimlerinin (ÖGB) yeni bir saldırısına sahne oldu. YÖK'ün yeni genelgesiyle birlikte üniversitelerde sermayenin tam denetimini sağlama yolunda önemli bir adım daha atan AKP hükümetinin, çeşitli kollardan (rektörlük, sivil polisler, ÖGB, faşistler) devrimci öğrencilere yönelik saldırılarını arttıracağı zaten bekleniyordu. Bugünkü olayda da, Gençlik Federasyonu'ndan iki öğrenci, üstlerinin ve çantalarının keyfi olarak aramasına karşı çıktıkları için ÖGB saldırısına maruz kaldılar.


ÖGB tarafından fiilen gözaltına alınan öğrenciler, Merkez kapı girişindeki odaya çekilerek darp edildiler, diğer devrimci öğrencilerin onlara yardım etmesini önlemek için Merkez giriş kapısı kapatıldı ve öğrenciler içeri alınmadı. ÖGB'nin işkencesinin ardından devreye polis girdi ve iki öğrenci yine darp edilerek karakola götürüldüler. Yalnızca bu durum bile, üniversitelerdeki sivil polislerin ve güvenliklerin neyin güvenliğini sağladığını ve kime karşı olduklarını göstermeye yetiyor. Faşistlerin okul içine çeşitli delici, kesici aletlerle ve hatta yeri geldiğinde tabancayla (Akdeniz Üniversitesi'ni hatırlayın) girmesine göz yuman yine aynı bu devletin güvenlik birimleridir.


Olayın duyulmasının ardından saat 13'te biraraya gelen çeşitli gruplardan devrimci öğrenciler, hem gerçekleştirilen saldırıyı hem de öğrencilerin üstlerinin aranmasını protesto etmek için toplu olarak araç kapısından üniversite içerisine giriş yaptılar. ÖGB'nin bu eylemi araç kapısını kapatarak önlemeye çalışmasına rağmen öğrenciler kapıların kapatılmasına izin vermediler ve sloganlarla okul içerisinde yürüyüşe geçtiler. Havuzlu bahçede ve yemekhanede öğrencilere bugün yaşananlar anlatıldı ve bu saldırılara karşı hep beraber karşı durulması gerektiği ifade edildi. Öyle ki, üst ve çanta araması yalnızca devrimci öğrencilerin siyasi faaliyetlerini engellemek amacıyla yapılmıyor, tüm öğrenciler keyfi olarak aranıyorlar. Bu durum, devletin tüm topluma yaptığı, öğrencilerin de denetim altında yaşamaya alıştırılması ve en basit haklarının dahi ortadan kaldırılması anlamına geliyor.


Sermayenin YÖK eliyle üniversitelerdeki bütünlüklü saldırısının bir parçası olan bu uygulamayla beraber tüm saldırıyı püskürtmenin yolu, devrimci öğrencilerin mücadeleyi öğrenci kitleleri içerisinde yayması ile birleşik ve kitlesel mücadelenin örgütlenmesinden geçiyor. 




İstanbul Üniversitesi'nden Öğrenciler