“Pardon
bakar mısınız?”, “Anketimize katılmak ister misiniz?”,
“Birkaç dakikanızı bize ayırır mısınız?” bu sorular çoğu
öğrencinin eğitim süreci içerisinde muhatap olduğu veya bizzat
başkalarına yönelttiği sorulardır. Paralı ve pahalı eğitimin
sonucunda biz, öğrencilerin büyük bir kısmı hem okuyup hem
çalışmak zorunda kalırken, daha iyi ve nitelikli bir yaşam
üzerine hayallerimiz ve geleceğimiz adeta ellerimizden alınıyor.
Eğitimini sürdürmek için zorlu geçim mücadelesi veren
öğrenciler hem eğitim sürecine vakit ayırmak hem de arta kalan
zamanda geçimlerini sağlamak maksadıyla part-time veya esnek
çalışma koşullarını tercih etmektedirler .
Parasız
eğitim hakları gasp edilmiş öğrenciler sadece part-time işlerle
sömürülmekte olmayıp temel anlamda burjuva devletin merkezinde
bulunduğu sömürülme süreci içerisindedir. Öğrenciler
geçimlerini sürdürebilmek için çeşitli işlerde çalışırken,
ayrıca öğrencinin omuzlarına bir de tüm emekçi insanların da
çilesini çektiği zamlar binmiştir. Öğrencilerin temel
ihtiyaçlarını içeren gıda, barınma, enerji, ulaşım gibi
ihtiyaçların pahalılığı söz konusuyken yakın dönemde
elektriğe yapılan %9.26'lık zam ile doğalgaza yapılan %
18.72'lik zamla beraber geçim sıkıntısını daha derinden
hissedecekler. Veriler neticesinde elektriğe son 6 ayda yapılan zam
% 20'yi bulmuşken doğalgaza son 6 ayda yapılan zam %33'ü
bulmuştur.
Asgari
ücret artışında, işçiye ve emekçiye yapılacak zam konusunda
fazlasıyla eli sıkı davranan devlet, insanların en doğal
ihtiyaçları üzerine zam üstüne zam yapmaktadır. Tüm bu
koşullarda, hayat pahalılığından doğrudan etkilenen, paralı
ulaşım ve piyasalaşan eğitime karşı, “parasız ulaşım ve
eğitim” taleplerini dile getirdiklerinde ise öğrenciler, devlet
tarafından ağır yaptırımlara tabi oluyorlar.
Kısacası
işçinin, emekçinin kötü olan yaşam şartlarını daha da kötü
hale getiren zamlar öğrencilerin de yaşamlarını yakından
etkilemektedir. Ulaşım ve barınma fiyatlarının artışına
karşın neredeyse artmayan alım gücümüz düşünüldüğünde,
esas sorunun içerisinde yaşadığımız sistemden kaynaklı olduğu
görülüyor. Hayallerimizi, geleceğimizi kazanmanın yolu ise
kimsenin kimseyi sömürmediği, sınırların ve bizlere sömürüyü
dayatan özel mülkiyet koşullarının olmadığı bir dünyayı
inşa etmekten geçiyor!
eris
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder