3 Mayıs 2012 Perşembe

Zamlar ve yaşamımıza yansımaları


Pardon bakar mısınız?”, “Anketimize katılmak ister misiniz?”, “Birkaç dakikanızı bize ayırır mısınız?” bu sorular çoğu öğrencinin eğitim süreci içerisinde muhatap olduğu veya bizzat başkalarına yönelttiği sorulardır. Paralı ve pahalı eğitimin sonucunda biz, öğrencilerin büyük bir kısmı hem okuyup hem çalışmak zorunda kalırken, daha iyi ve nitelikli bir yaşam üzerine hayallerimiz ve geleceğimiz adeta ellerimizden alınıyor. Eğitimini sürdürmek için zorlu geçim mücadelesi veren öğrenciler hem eğitim sürecine vakit ayırmak hem de arta kalan zamanda geçimlerini sağlamak maksadıyla part-time veya esnek çalışma koşullarını tercih etmektedirler .
Parasız eğitim hakları gasp edilmiş öğrenciler sadece part-time işlerle sömürülmekte olmayıp temel anlamda burjuva devletin merkezinde bulunduğu sömürülme süreci içerisindedir. Öğrenciler geçimlerini sürdürebilmek için çeşitli işlerde çalışırken, ayrıca öğrencinin omuzlarına bir de tüm emekçi insanların da çilesini çektiği zamlar binmiştir. Öğrencilerin temel ihtiyaçlarını içeren gıda, barınma, enerji, ulaşım gibi ihtiyaçların pahalılığı söz konusuyken yakın dönemde elektriğe yapılan %9.26'lık zam ile doğalgaza yapılan % 18.72'lik zamla beraber geçim sıkıntısını daha derinden hissedecekler. Veriler neticesinde elektriğe son 6 ayda yapılan zam % 20'yi bulmuşken doğalgaza son 6 ayda yapılan zam %33'ü bulmuştur.
Asgari ücret artışında, işçiye ve emekçiye yapılacak zam konusunda fazlasıyla eli sıkı davranan devlet, insanların en doğal ihtiyaçları üzerine zam üstüne zam yapmaktadır. Tüm bu koşullarda, hayat pahalılığından doğrudan etkilenen, paralı ulaşım ve piyasalaşan eğitime karşı, “parasız ulaşım ve eğitim” taleplerini dile getirdiklerinde ise öğrenciler, devlet tarafından ağır yaptırımlara tabi oluyorlar.
Kısacası işçinin, emekçinin kötü olan yaşam şartlarını daha da kötü hale getiren zamlar öğrencilerin de yaşamlarını yakından etkilemektedir. Ulaşım ve barınma fiyatlarının artışına karşın neredeyse artmayan alım gücümüz düşünüldüğünde, esas sorunun içerisinde yaşadığımız sistemden kaynaklı olduğu görülüyor. Hayallerimizi, geleceğimizi kazanmanın yolu ise kimsenin kimseyi sömürmediği, sınırların ve bizlere sömürüyü dayatan özel mülkiyet koşullarının olmadığı bir dünyayı inşa etmekten geçiyor!
eris

Hiç yorum yok: