Bana
gülüşü
ve gözyaşını verdin
Böylece
yaşamı
oluşturan iki temel öğeyi
Mutluluğu
ve acıyı ifade edebilirim
Ve
sizin şarkılarınızı,
ki benim şarkılarıma benzerler,
Ve
herkesin şarkısını,
ki aynı zamanda benimdirler.
(‘Gracias
a la vida’ adlı
şarkıdan)
Sosa’yı
ilk defa dinleyen bir insan hiç şüphesiz kendisine vahiy indiğini
zanneder diye düşünüyorum. Arjantinli sanatçı Mercedes Sosa,
başta Latin Amerika olmak üzere, tüm dünyayı etkileyen devrimci
bir ses… Latin Amerika folk müziğini Rock ve politik müzikle
harmanlayan, 'Nueva Canion' tarzıyla tanınan bir sanatçı…
Arjantin,
1976’da General Jorge Vileda komutanlığında
yapılan darbenin ardından askeri diktatörlük dönemine girdi.
Tarihin de yazdığı gibi her darbede olduğu üzere Arjantin’de
de, kısıtlamalar, sansürler, kaybolmalar, faili meçhul cinayetler
ve işkenceler günlük yaşamın bir parçası oldu. Askeri cuntanın
tavrı ülkenin aydın, entelektüel, sanatçı ve özellikle öğrenci
kesimine karşı beklenenin çok ötesinde acımasızdı. Sosa
uğuldayan, pes, ağır ve çarpıcı sesiyle direnmeyi ve dik
durmayı haykırdı. ‘Hasta la Victoria’ albümünde kinaye
yoluyla Küba Devrimi'ni sonuna kadar destekledi. Bariz riskleri göze
alarak ideolojisinden tek bir nebze taviz vermeden; Şilili halk
kahramanı Victor Jara (daha sonra Pinochet tarafından örtbas
metoduyla öldürüldü), şair Pablo Neruda, Perulu şarkıcı ve
besteci Alicia Maguina ve Kübalı Ignacio Villa’yı yanına alarak
devrimci, halkçı ve adaletçi fikirlerini müziği ile birlikte
duyurmayı sürdürdü.
Darbecilerin
tepkisi sertleştikçe
müziğini sertleştiren Sosa, bu askeri cunta döneminde, 1979’da,
La Plata şehrinde verdiği bir konser sırasında tüm seyircisinin
gözü önünde şarkısını söylerken gözaltına alındı. ‘La
Negra’ albümündeki şarkılarla birlikte, ülkesinde şarkı
söylemesi yasaklandı. Kendi ülkesinin topraklarında şarkı
söylemesi yasaklanan şarkıcı mecburen kendi isteği ile ülkesini
terk ederek sürgün hayatı yaşamaya zorlandı ve Avrupa’ya
yerleşti. 1982 yılına kadar Paris, Madrid gibi şehirlerde yaşadı.
Bu üç yıllık sürgün hayatında ve daha sonrasında, Arjantin’de
ordunun halka karşı yaptığı kirli savaşa karşı bir sembol
haline geldi. Sosa direnişin ve pes etmemenin haykıran muazzam
sesiydi. O ülkesinin toprağıydı, düşüncesiydi, yazgısıydı,
anasıydı. Düşündüğü için vardı ve düşüncelerini o
heybetli sesiyle korkmadan söylediği için ‘Gracias a la vida’
şarkısını tüm dünya dinledi ve onu ölümsüzleştirdi…
1982
tarihinde, askeri diktatörlüğün
çöküşü ile birlikte, muhteşem bir konser vererek ülkesi
Arjantin’e geri döndü. Artık Sosa kendi ülkesinin müziksel ve
şiirsel bir kahramanıydı. Mercedes Sosa en Argentina (1982)
albümünün açılışını bir Silvio Rodriguez bestesi olan,
‘Suenos con Serpientes’ adlı parçayla yaptı. Bunu şair
Alfonsina Storni’ye adanan ‘Alfonsina y el Mar’ ve stadyumları
sallayan ‘Cancion con Todos’ şarkıları takip etti. Daha sonra
30Anas (1993) albümünde 1993’e kadar olan tüm şaheserlerini
topladı. Bu albümde ‘eğer şarkıcı susturulursa’ anlamına
gelen ‘Si es Calla el Cantor’ adlı parçası oldukça önemlidir.
Corazon
Libre (2005) ise çok ciddi sağlık
problemlerinin ardından Sosa’nın geri dönüş albümü. Sosa bu
çalışmada artık daha sakindi, ancak hala kuvvetli ve azimkârdı.
Albümün kapağını ise kendisine uzun yıllar yoldaşlık etmiş,
onlarca kez aynı sahneyi paylaşmış olduğu Joan Baez hazırladı.
Bunun
dışında,
kadınlar içinde şarkılar yazıp söyledi Sosa. Emansipasyon
savaşları sırasında Manuela Padreza adlı bir kadın lidere
adadığı ‘Manuela la tucumana’, yine bir kadın gerilla için
yazdığı ‘Juana Azurduy’ adlı parçaları bunlardan
bazılarıydı.
Aldığı
onlarca ödüle, 2000 yılında Latin Grammy ödülünü ekleyen
Sosa, ‘ödüller şarkı söylediğim için değil, düşündüğüm
için de verildi. İnsanları ve adaletsizlikleri düşünüyorum.
Düşünmeseydim kaderim böyle olmazdı…’ diyordu.
4
Ekim 2009’da, o muhteşem
sesli tonton anneannemizi, Latin Amerika’nın aktivist kadın
şarkıcısını, doğduğu ve şarkılarını söylediği
topraklarda, Buenos Aries’te kaybettik. Yaşamındaki hareketin
aksine sessizlik içinde bir ölümdü bu. Çünkü değişimi, hüznü
ve özel bir ironiyi içinde yaşatan Sosa, emperyalist ve adaletsiz
dünyaya fazla gelmişti. Bugün ancak bazılarımızın sahip
çıkabildiği direnişin muhteşem sesli simgesi Mercedes Sosa…
Çok geniş kitlelere etki edebilen heybetli sesli bu kadının
‘gracias a la vida’ (teşekkürler hayat) adlı şarkısını her
dinlediğimde, ben de hayata teşekkür ediyorum Mercedes Sosa’yı
tanıttığı için… Gözlerimi doldurduğu, yaşamı hissetmemi
sağladığı için… Sistemin bize dayatmaya çalıştığı her
şeye karşı dimdik ayakta durabilmenin asaletini öğrettiği için…
Daha
önce hiç Mercedes Sosa dinlememiş
olanlar, ‘la maza’ şarkısıyla başlayabilirler, bu Latin
Amerikalı aktivist kadını tanımaya…
S.Kelemençe
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder