3 Mayıs 2012 Perşembe

Sağlık Emekçilerinden İş Bırakma Eylemi


Dr. Ersin Arslan, 18 Nisan günü ölen hastasının 17 yaşındaki bir yakını tarafından bıçaklanarak öldürüldü. O, doktor cinayetlerine kurban giden tek doktor tabii ki de değildi. Öldürülmesinin ertesi günü (19 Nisan) Türkiye’nin pek çok ilinde, sağlık emekçileri tarafından doktora karşı şiddet başta olmak üzere sağlık sektöründe yaşanan dönüşümü ve ticarileştirme uygulamalarını protesto etmek amacıyla iş bırakma eylemi yapıldı ve yürüyüşler düzenlendi.
İstanbul’da, İstanbul Tıp Fakültesi’nden İl sağlık Müdürlüğü’ne kadar süren yürüyüşe yaklaşık 30 bin kişi katıldı. “Recep Akdağ istifa!”, “vatandaş uyuma doktoruna sahip çık! ”, “sağlık haktır susma haykır!” sloganları atılırken eyleme katılanların ağırlıklı olarak doktor olmasına karşın pek çok sağlık çalışanı da bu eyleme destek verdi.
Cinayete kurban giden Arslan’ın ölümünün ardında böylesine yoğun katılımlı bir eylemin yapılmasını, doktorların yaşadıkları şiddet olaylarına karşı biriken öfkelerinin bir işareti olarak görmek mümkün. Türkiye’de her gün onlarca doktor hasta yakınları tarafından şiddete maruz bırakılıyor, çeşitli aralıklarla onlarcası ise yine hasta yakınları tarafından işlenen cinayetlere kurban gidiyor. Tüm bu vakalara karşın hükümetin yaşananların nedenini şiddeti uygulayanlar ve doktor arasındaki bireysel münasebetle açıklamaya çalışması gerçekleri gizleme çabasını ifade ediyor. Dr. Arslan’ın öldürülmesiyle alakalı Bakan Akdağ’ın hastane kapısına X-Ray cihazı koyacağına dair yaptığı açıklama bu durumu destekler nitelikte. Doktor ve hasta ilişkisinin gün geçtikçe müşteri-satıcı ilişkisine dönüştürülüyor olması ve hastaların doktorları adeta br düşman olarak görmeye başlamaları ise hasıraltı edilmeye çalışılan gerçeklerden.
Yaşanılan şiddet ve cinayet olayları karşımıza şu gerçekleri çıkartmakta: sağlık hizmetinin metalaşmaya başlaması ile birlikte hasta-doktor ilişkisi de altüst olmaya başlamıştır. Hastaların algılarındaki değişiklikler aynı zamanda yetkililerin sağlık çalışanlarını küçültücü, aşağılayıcı, değersizleştirici açıklamaları ve bu tutumlarının yarattığı olumsuz ortam bu tür olayların yaşanmasında son derece etkilidir. Daha etkili olansa sağlık hizmetlerinde yaygınlaşan piyasa ilişkilerinin hastaları müşteri haline getirmesi ve sağlık hizmetlerinde müşteri taleplerinin belirleyici hale gelmesidir. En temel insani ihtiyaçların başında gelen sağlık hizmetinin ticarileşmesine karşı parasız bir sağlık sistemini savunmak ve bu yolda başarı sağlamak yalnızca işçi sınıfının devrimci mücadelesinden geçmektedir. 

Hiç yorum yok: