26 Şubat günü, Taksim'de İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin’in de katıldığı ve İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin de destek verdiği, günler öncesinden yaygın reklam ve duyurularla hazırlanan Hocalı Katliamı anması ırkçı ve faşist söylemleriyle akıllarda iz bıraktı. "Hepiniz Ermenisiniz, hepiniz piçsiniz", "Bozkurtlar burada, Hrantlar nerede", "İşgalcisiniz, katilsiniz, hepiniz Ermenisiniz" yazılı pankartlarla Taksim'de gerçekleştirilen bu yürüyüşte, göze çarpan katliam olayının lanetlenmesi değil, ağırlıklı olarak Ermenilere ve Kürtlere yönelik nefret söyleminin ortaya konulmasıydı.
28 Şubat günü ise, Hacettepe Üniversitesi Beytepe Kampüsü’nde ‘Hocalı Katliamı’nı Anma’ adı altında Türkçe Topluluğu ve Maliye Topluluğu Edebiyat Fakültesi’nde bir etkinlik düzenledi. Etkinliğe Ermeni halkını aşağılayıcı ifadeler barındıran sinevizyon gösterimiyle başlandı. Anti-faşist öğrenciler, Azeri halkının Hocalı’da maruz kaldığı katliamı diğer katliamlar gibi lanetlediklerini belirterek, bu katliamın Ermenilere hakaret etmek ve ırkçı söylemlerde bulunmak için bir bahane olamayacağını dile getirdiler ve etkinliği protesto ettiler. Öğrenciler daha sonra, halkların kardeşliğine inanan herkesi salonu terk etmeye davet etti ve çıkmak üzere kapıya yöneldiklerinde salondaki faşist öğrenciler sloganlar atarak etkinliği protesto eden öğrencilere saldırdılar. Provokasyonu önlemek için dışarı çıkıp toplu halde bekleyen öğrenciler, can güvenlikleri için; sayıları gittikçe artan, okulun öğrencisi olmayan faşistlerin okulun başka bir çıkış kapısından çıkarılmalarını talep ettiler. Fakat sayıları hızla artan faşistler, öğrencilerin durduğu kapıdan çıkarıldı; bu esnada faşistler, anti-faşist öğrencilere taş ve sopalarla saldırdılar.
Kısa süre önce atanan Rektör Murat Tuncer, öğrencilerle görüşmüş, geçen sene açılan soruşturmaları iptal etmiş, eylem ve etkinliklerden öğrencilere soruşturma açılmayacağını, afiş asmanın, bildiri dağıtmanın serbest olduğunu söylemişti. Daha sonrasında eski rektörün biber gazı, kalkan, gaz maskesi ihaleleleri ortaya çıkmış ve Tuncer bu durumun yanlışlığını belirtmişti. Öğrenciler üzerinde sözde “hoşgörülü bir insan” intibası yaratmaya çalışan Tuncer, son yaşanan olay hakkında ise, protestoya katılan öğrencilere soruşturma açılacağını belirtti. Fakat aynı “demokrat” rektör, ne böyle bir etkinliği düzenleyenlere, ne de bu etkinliği protesto eden öğrencilere saldıran faşistlere soruşturma açmayı aklına bile getirmedi.
Hacettepe Üniversitesi'nde yaşanan bu olaylarla aynı gün Ankara Üniversitesi'ndeki Cebeci Kampüsü’nde de benzer faşist saldırılar gerçekleşti. Ankara Siyasal Bilgiler Fakültesi'nde, Taksim'de gerçekleştirilen ırkçı eyleme karşı bir grup anti-faşist öğrenci "Piç olmak tercih değil, faşist olmak tercihtir" yazılı afişleri okula astılar. Faşist bir grubun afişleri indirmesi üzerine okulda yaşanan gerginliğin ardından faşist öğrenciler okuldan uzaklaştılar. Aynı gün akşam beş sularında yaklaşık 50 kişilik bir grupla okula girmek ve afişleri indirmek isteyen bu gruba anti-faşist öğrenciler izin vermedi. Bunun üzerine taşlarla ve şişelerle öğrencilere saldıran faşist grup sık sık "Karabağ bizimdir, bizim kalacak" sloganı attı. Kampüs kapısı önünde sopa ve taşlarla saldırılar yaşanırken, Özel Güvenliklerin (ÖGB) olaylara Müdahale etmemesi ve Çevik Kuvvet’in neredeyse yarım saat geç gelmesi, faşistlere zaman kazandırmak için göz yumulmasının bir ifadesiydi.
3 öğrencinin yaralandığının haberinin gelmesinin ardından, yaklaşık 250 kişi Kızılay'a doğru bir yürüyüş gerçekleştirdi. Yürüyüş esnasında "Hepimiz Hrant'ız, hepimiz Ermeniyiz", "Türk Kürt Ermeni, yaşasın halkların kardeşliği", "Faşizme ölüm tek yol devrim" sloganları atıldı.
Ankara’daki üniversitelerdeki saldırılardan sonra, musavvat.com adlı bir internet sitesine konuşan Z.Bayramlı isimli kişinin yaptığı açıklama gösteriyordu ki, zaten 1 Mart günü Ankara SBF’de yeni bir faşist saldırı bekleniyordu. Bayramlı’nın açıklaması şöyle: “Sabah saat 12-da PKK’lıların cevabı verilecek. Biz Ülkü Ocaklarına, Alperenlere müracaat ettik. 1 Mart’ta Türkiye vakti ile saat 12’de Ankara Üniversitesi’nin Siyasal Bilgiler Fakültesi önüne güçlü heyetle yığılacağız ve olanları protesto edeceğiz”. Fakat belirtmekte yarar var ki, 1 Mart günü okulda herhangi bir saldırı veya çatışma yaşanmadı.
Ankara’daki üniversitelerde yaşanan son olaylar kanıtlamaktadır ki, artan faşist-polis-ÖGB saldırıları karşısında öğrencilerin ve üniversite emekçilerinin birleşik mücadelesini yaratma gereksinimi içinden geçmekte olduğumuz süreçte daha da acil bir ihtiyaç haline gelmiştir!
Nesibe Kara
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder