10 Mart 2012 Cumartesi

4+4+4 = Daha Fazla sömürü!


Bir süredir basına yansıyan ve "4+4+4" ismiyle bilinen yasa tasarısı kamuoyunda gündem haline geldi.  Özetle kesintili eğitimi kapsayan yasa tasarısının gündeme gelmesinin ve uygulanma amacının altında başta Türkiyeli egemenlerin çıkarları yatıyor. 2011 yılına damgasını vuran küresel ekonomik krizin etkileri, AKP hükümetini sosyal ve ekonomik alanlarda kapsamlı kısıtlamalara götürüyor. Bununla birlikte gittikçe otoriterleşen AKP hükümeti, işçiler, öğrenciler ve Kürtler üzerinde tutuklama ve baskı yöntemlerine başvurmanın yanında eğitimi de ticarileştirmek, özelleştirmek ve ucuz kalifiye işgücü sağlamak adına kolları sıvamış durumda. Eğitim alanındaki, "4+4+4" ismiyle gündeme gelen yasa tasarısı da işte bu uygulamaların bir parçasıdır. 



Henüz "4+4+4"ün Meclis alt komisyonunda bir yasa tasarısı olma niteliğini koruması, elbette üzerinde bazı değişikliklerin yapılma olasılığını barındırıyor. Keza bir örnek vermek gerekirse, öncesinde zorunlu eğitimi(ne kadar 12 yıla çıktığı vurgulansa da!) fiilen 4 yıla indiren yasa tasarısı ciddi tepkiler çekmişti. Beraberinde alınan tepkiler dolayımıyla ilköğretimin birinci kademesinden sonra açık öğretime geçilmesini olanaklı kılan düzenleme, son 4 yıllık kademeyle sınırlandırıldı. Hemen belirtelim, yasa tasarısı üzerinde gerçekleşebilecek değişiklikler veya yeni düzenlemeler bizleri bekleyen tehlikenin özünü kavramamıza engel olmamalıdır. 


4+4+4 yasa tasarısının, ortaya çıkmasını sağlayan nedenler arasında, bazı grupların-STK'ların belirttiği üzere  salt gerici bir siyasi amaç bulunmuyor. Elbette, ki özellikle oldukça manidar olan "dindar gençlik" tartışmaları üzerine, bu eğitim yasa tasarısındaki bazı düzenlemelerin çakışması, böylesi bir amacı yadsımamaktadır. Bunu, zaten AKP'nin gittikçe otoriterleşen yüzü ve küresel kapitalizmin çıkarları doğrultusunda oynadığı taşeron role hizmet edecek kadroların yaratılması olarak görmek gerekiyor. 


Fakat ana vurgu, sürecin tek yanlı boyutuna indirgenerek yapıldığında, esasen sorunun bütünsel boyutu gözden kaçacaktır. Bununla birlikte yasa tasarısını gerekçeleyen nedenler arasından başlıcası, küresel rekabette daha fazla güçlenmek isteyen Türkiye sermayesinin ihtiyaçlarıdır. Dolayısıyla burjuva eğitim anlayışı üzerinde öngörülen bu değişiklikler, esas olarak ucuz kalifiye işgücü sağlamaya, eğitimi ticarileştirme ve özelleştirme uygulamalarıyla devletin parasız bir kamu hizmeti olması "gereken" eğitime, yaptığı sınırlı yatırımları minimize etmeye, patronlara maddi teşvikler sağlayarak organize sanayi bölgelerinde kendi okullarını açmalarına, sınırsız stajyer meslek lisesi öğrencisi çalıştırma hakkı ile muazzam bir sömürü kaynağı elde edilmesine hizmet etmektedir.  


Yine tasarıda, kesintili eğitimin ve sınav sayılarının arttırılmasının hedeflenmesi ise aynı zamanda dershane, özel eğitim sektörünün büyümesine büyük katkı sağlayacak ve asıl olarak yoksul, emekçi aileler üzerindeki ekonomik yükü arttıracaktır. Ayrıca, kesintili eğitim anlayışının ve eğitime başlama yaşının düşürülmesi düzenlemeleri de hem çocuk işçiliğinin önünü açarken, hem de genç kadınlar üzerinde ezilme-sömürülme artışına katkıda bulunacaktır.


Son olarak, "4+4+4" yasa tasarısı önümüzdeki süreçte yakından takip edilmelidir. Görüldüğü üzere, "4+4+4", eğitim yapısı üzerinde özü itibariyle sermayenin ihtiyaçları doğrultusunda çeşitli düzenlemeleri içeriyor ve tüm bunlar bu yasa tasarısına karşı çıkmak için son derece yeterlidir! Fakat, eğitim alanındaki bu düzenlemelere karşı çıkmak, mevcut burjuva eğitim yapısını savunmak anlamına gelmez, gelmemelidir. Unutmayalım ki, bu düzenlemeler burjuva eğitiminin "biçimine" dönüktür! Dolayısıyla bizler, sosyalist öğrenciler olarak eşit, parasız, bilimsel, anadilde eğitim talebimizi sürdürmeye ve bütün bu çelişkileri, eşitsizlikleri içerisinde barındıran burjuva eğitime karşı gerçek alternatifi, Özgür Emekçiler Liselerini ve Üniversitelerini savunmaya devam edeceğiz.
Erkan Soner

Hiç yorum yok: