Üniversitelerde gerçekleştirilen yeni-liberal
dönüşümlere, YÖK'e ve onun atadığı rektörlere karşı nasıl mücadele edileceği ve
alternatifi ne üzerinden inşa edeceğimiz, üniversite bileşenleri açısından hayati
önem taşıyor. Bu mücadeleye girmeden önce şu soruların yanıtlanması gerekir:
Üniversiteler sınıflar mücadelesinden bağımsız mıdır? Üniversitede sınıflar var
mıdır? Üniversitelerin tek öznesi öğrenciler midir? Üniversiteler kimindir?
Reformist solun bu sorulara verdikleri cevaplar,
Marksistlerinkinden bütünüyle farklıdır. Onlar üniversitelerdeki mücadeleyi
sınıf mücadelelerinden kopartmakta, bu mücadelenin öznesi olarak yalnızca
öğrencileri görmektedirler. Böylece, işçi sınıfından kopartılmış olan öğrenci
kitlesinin son tahlilde burjuvaziye yedeklenmesinin yolu açılmaktadır. Bizler
ise, “Öğrencilerin karşı karşıya olduğu sorunlar, işçi sınıfının karşısındaki
daha genel sorunlardan kopartılamaz. Bu sorunların hiçbiri, yalnızca okullarda
ve yerleşkelerde çözülemez. Toplumsal eşitsizliğe, işsizliğe ve savaşa karşı
koymaya çalışan öğrenciler, ülkenin tamamında ve uluslararası düzeyde işçilerle
ilişki kurmak zorundadır” diyor ve bunların çözümünü işçi sınıfının devrimci
yolunda görüyoruz.
Dolayısıyla, bizler, üniversitelerdeki mücadelemizi,
önemli bir kesimimizin anne-babalarının da içinde yer aldığı işçi sınıfının
kapitalizme karşı mücadelesinin bir parçası olarak ele alıyoruz. Bizim
mücadelemizin merkezinde, yalnızca işçi sınıfının gerçekleştirebileceği bir
sosyalist devrim perspektifi vardır. Üniversitelerdeki mücadele hattının nasıl
ve kimlerle birlikte oluşturulacağı sorusuna yanıt ararken, bu perspektiften
yola çıkılmalıdır.
Önerdiğimiz Özgür Emekçiler Üniversitesi (ÖEÜ) programı,
sosyalist devrime giden yoldaki geçiş taleplerimizi ifade etmektedir.
Emekçilerin, kökeni 1871 Paris Komünü'ne dayanan parasız,
eşit, bilimsel eğitim hakkı talebi tarihteki ilk ve tek muzaffer işçi
devrimiyle birlikte, Kasım 1917’de kurulan Sovyetler Birliği’nde (SSCB) yaşama
geçirilmiştir. Sovyet Cumhuriyeti, üniversiteleri işçi sınıfına ve gençliğe
tamamen parasız biçimde açarken, temel eğitimden yoksun işçiler için de işçi
fakültelerini kurmuş ve zorunlu eğitimi yaygınlaştırmıştı. Bu yolla, işçi
sınıfının büyük çoğunluğunun emekçi üniversitelerinde eğitim görebilmesine
olanak sağlanmıştı.
İşçi devleti,
kapitalizmdeki biçimsel-ayrıştırıcı üniversitelerden farklı olarak,
üretim ile bilimi birleştiren politeknik eğitimi hayata geçirdi. Öğrenciler hem
üniversitelerde hem üretim birimlerinde eğitim görerek, insan doğasına en uygun
şekilde yetiştirildiler.
Unutmayalım ki bütün bu kazanımlar, üretici güçlerin son
derece geri ve kaynakların sınırlı olduğu, I. Dünya Savaşı, emperyalist
müdahale ve iç savaş eliyle yıkıma uğratılmış bir ülkede gerçekleştirilmişti.
Bizim savunduğumuz ÖEÜ modeli, işçi sınıfının bu devrimci tarihsel temelleri
üzerinde yükselmektedir.
ÖEÜ’yü inşa edecek güçler, uluslararası işçi sınıfının
öncülüğünde, yine üniversitelerin bileşenleridir. Dolayısıyla ÖEÜ’yü inşa
mücadelesi, aynı zamanda, üniversitelerin diktatör yetkisine sahip olan
rektörlük kurumundan, burjuva devletin tüm bürokratik aygıtlardan, polisten,
özel güvenliklerden ve faşist çetelerden temizlenmesi anlamına gelir.
Üniversite bileşenlerini örgütleyen sendika, ÖTK (öğrenci
temsilciler konseyi) gibi mekanizmalarla bu yolda nihai kazanımlar elde ederek
ilerlemek de mümkün değildir. Bu örgütlerin başlıca ortak özelliği temsili
demokrasiye (burjuva demokrasisi) dayanan bürokratik bir yapıya ve düzen
sınırlarını asla aşamayan, dahası onun reforme edilerek devamını savunan
programlara sahip olmalarıdır.
Üniversitelerin devrimci dönüşümü, yalnızca, üniversite
öznelerinin doğrudan demokrasi (işçi demokrasisi) ilkesine dayanan kendi
örgütleri eliyle sağlanabilir. Bu yüzden, hiçbir ayrıcalıklı kastın doğmasına
olanak tanımayan militan öz-örgütlenmelerin inşası son derece önemlidir;
onların ısrarla savunulması gerekir.
Öğrenci gençliğin mücadelesinde öne çıkan eşit, parasız,
bilimsel, anadilde eğitim talebini gerçek anlamda hayata geçirebilecek bir
perspektifi yalnızca ÖEÜ programı taşımaktadır. Çünkü ÖEÜ’yü inşa mücadelesi,
aynı zamanda, tüm emekçilerin ve yoksul köylülerin çocuklarına parasız eğitim
yoluyla üniversite kapılarını ardına kadar açma mücadelesidir.
Sermayenin üniversitelerden tümüyle kovulması, bilimsel
bir eğitimin hayata geçmesi, ezilen halklardan emekçilerin ve çocuklarının
kendi anadillerinde diğer emekçi kardeşleriyle birlikte eğitim görebilmesi
mücadelesi, ÖEÜ'nün üzerinde yükseldiği sacayaklardan biridir.
ÖEÜ programı, emekçiler ile öğrencilerin kurtuluş
mücadelesini enternasyonalist, devrimci işçiler önderliğinde
ortaklaştırmaktadır. Bize göre, öğrenci gençliğin gerçek ve kalıcı kazanımlar
elde etmesi, onun işçi sınıfının kapitalizmi dünya çapında ortadan kaldırma mücadelesine
katılması ve bu mücadelenin zafere ulaşmasıyla mümkündür.
Kitlesel devrimci işçi ya da öğrenci hareketleri
“devrimciler isteyince” ortaya çıkmazlar. Aksine, onlar, bizim niyetlerimizden
bağımsız olarak, mevcut kapitalist üretim ilişkileri ile onun üzerinde yükselen
sınıf mücadelelerinin doğrudan ürünüdürler. Sorun, böylesi bir devrimci kitle
hareketine müdahale edebilme ve onu nihai hedefe yönlendirmeye hazır olup
olmama sorunudur.
Bu bağlamda, ÖEÜ’leri inşa etme mücadelesi, aynı zamanda,
öğrenci gençliği enternasyonalist-devrimci sosyalist sınıf perspektifine kazanma
mücadelesinin ayrılmaz bir parçasıdır. ÖEÜ uğruna mücadele, sosyalist bir dünyayı inşası mücadelesinden
koparılamaz.
Lenin’in ve Troçki’nin Komünist Enternasyonali’nin ve IV.
Enternasyonal’in yöntemini izleyerek, ÖEÜ programını hayata geçirmek için formüle
ettiğimiz geçiş taleplerimiz şunlardır:
- YÖK dağıtılsın! Öğretim görevlileri ve işçiler
tarafından yönetilen ve öğrencilerin denetlediği bir üniversite! Sermayenin ve
burjuva devletin müdahale edemediği bir üniversite!
- Tüm eğitim kurumlarında anadilde eğitim hakkı!
Milliyetçi ve dinci-gerici ideolojiyi yayan zorunlu din, Türk dili ve İnkılâp
Tarihi gibi dersler kaldırılsın! Varlıkları on yıllardır yadsınmış olan ezilen
halkların tarihlerinin ve kültürlerinin araştırılmasının önündeki engeller ortadan
kaldırılsın!
- Eğitim, şirketlerin kâr amacı için değil ama bireylerin
ve toplumun özgürce gelişmesine hizmet edecek şekilde örgütlenmeli; bilim
insanlarının bir bütün olarak insanlığın yararına çalışmalar yaptıkları özgür
üretim alanları haline getirilmelidir.
- Üniversitelerdeki ve diğer eğitim kurumlarındaki
resmi-sivil polisler, jandarmalar ve özel güvenlikler kapı dışarı edilmelidir.
Devletin ve sermayenin hizmetindeki kolluk güçleri, bilimin, onu üretenlerin ve
öğrenenlerin düşmanlarıdır. Onlar bilim insanlarına ve öğrencilere karşı
kendilerinin gerçekleştiremedikleri saldırılara girişmeleri için faşist
çetelere yardımcı olmaktadırlar. Kolluk güçlerinin ve faşistlerin saldırılarına
karşı, öğretim görevlilerinden, üniversite işçilerinden ve öğrencilerden oluşan
öz savunma komiteleri oluşturulmalı.
- Meslek lisesi ve meslek yüksek okulu öğrencilerine
asgari ücret, sigorta ve sendika hakkı sağlansın. Staj adı altında sürdürülen
sömürüye son!
- Her düzeyde parasız ve zorunlu eğitim! Devlet
üniversitelerinde toplanan tüm harçlar kaldırılsın! Özel ve vakıf
üniversiteleri ile bütün özel okullar ve dershaneler karşılıksız
kamulaştırılsın! Üniversitelerin ticarileştirilmesine ve eğitim üzerindeki
sermaye denetimine son!
- Üniversitelere giriş sınavı kaldırılsın. Eğitim
kurumları işçi sınıfına açık hale getirilmeli; dileyen herkes üniversitelerde
eğitim görebilmelidir.
- Tüm öğrencilere ihtiyaçlarını karşılayacakları seviyede
karşılıksız burs verilmelidir. Dileyen öğrencilere sendikalı, sigortalı ve tüm
sosyal haklara sahip olarak çalışma imkânı!
- Yurtlar kışla değildir. Mevcut yurtlar özgürce ve
sağlıklı yaşanabilen alanlar haline getirilmeli, ihtiyacı karşılayacak sayıda
yeni yurt yapılmalıdır. Her öğrenciye, ücretsiz olarak, yeterli büyüklükte ve
sağlıklı yaşam alanı sağlanmalı; yurtlara giriş çıkışlarda her türlü denetime
son verilmeli; özel güvenlikler yurtlardan uzaklaştırılmalıdır. Cinsiyetçiliğin
etkisi en çok yurtlarda hissedilmektedir. Bütün yurtlar, dileyen kadın ve erkek
öğrencilerin birlikte kalabileceği şekilde karma hale getirilmelidir.
Eğitimi süresince bir evde yaşamak isteyen öğrencilerden
yarım kira alınmalıdır.
- Özelleştirilmiş olan mediko-sosyal hizmetler
kamulaştırılsın. Tüm öğrencilere ücretsiz mediko-sosyal hakkı! Kadın
öğrencilere mediko-sosyal’de parasız doğum ve kürtaj hakkı! Anne olan
öğrencilere ücretsiz kreş! Kadın öğrenciler üzerindeki cinsiyetçi baskılara
son!
- Burjuvazi ve devlet, baskı politikalarıyla
yıldıramadığı gençliğin enerjisini ve üretken gücünü -kültürsüzleştirme, uyuşturucu
vb.- her türlü yöntemi kullanarak ortadan kaldırmaya çalışıyor. Uyuşturucu
üretimine ve satışına karşı en ağır cezalar verilmelidir.
- Sermayenin istediği, uyuşmuş beyinler olmaya hayır!
Üniversitelerde düzenli olarak kültür sanat ve spor etkinlikleri düzenlenmeli,
özgür bilimsel tartışma forumları oluşturulmasının önündeki engeller
kaldırılmalıdır.
- Öğrenciler, üniversite dışındaki tüm sosyal ve kültürel
etkinliklerden ücretsiz olarak faydalanmalıdır.
- Öğrencilerin sırtında ağır bir yüke dönüşen ulaşım
giderleri ortadan kaldırılmalı; toplu taşıma araçları ile yurt ve okullardaki
yemekler ücretsiz hale getirilmelidir.
- Her alanda, teori ile pratiği bütünleştiren; üretim ile
bilimin iç içe geçtiği politeknik eğitim!
-Sermayeye hizmet eden üniversiteye hayır; Yaşasın özgür
emekçiler üniversitesi! Yaşasın sosyalizm!
Programımızı benimseyen tüm öğrencileri, tartışmalarımıza
katılmaya, toplumsal eşitlik ve Özgür Emekçiler Üniversitesi mücadelemize omuz
vermeye çağırıyoruz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder